‘Çocuklar şiddetten uzak sağlıklı bir yaşamı hak ediyor’

Çocuk hakları aktivisti Parveen Azad, çocukların şiddetten uzak sağlıklı bir yaşamı hak ettiğini, ancak birçok ülkede çocuk haklarının ihlal edildiğini belirterek, uluslararası sözleşmelerin dikkate alınmadığını kaydetti.

MÜJDE KIRMAŞANÎ

Haber Merkezi – Uluslararası Çocuk Günü fikri, 1925 yılında Cenevre’de yapılan Çocukların Refahı için Dünya Konferansı'ndan sonra doğmuştur. 54 ülke katılımıyla gerçekleşen konferansta, “Çocukların Korunmasına Dair Cenevre Bildirgesi” kabul edilmiştir. Dünya Çocuk Günü adıyla çocuklar arasında ortak duygular oluşmasını, ulusların barış içinde yaşama özlemlerinin pekişmesini amaçlar. Bildirge esas olarak yoksulluk, çocuk işçiliği, eğitim gibi dünya çocuklarının refahını ilgilendiren konulara odaklanmaktadır. Konferanstan sonra pek çok ülke, çocukların sorunlarına ilişkin olarak kamuoyunun dikkatini çekmek, çocuklara mutluluk getirmek ve çocuk konusunda teşvik etmek üzere bir günü çocuk günü olarak belirlemiştir. 1 Haziran tarihi, 21 ülkede olmak üzere, en yaygın Çocuk Günü’dür. 20 Kasım tarihinde ise Çocuk Hakları Günü olarak kutlanmaktadır. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 14 Aralık 1954'te aldığı kararla, Dünya Çocuk Günü'nü BM’nin ilan ettiği uluslararası günler listesine eklemiştir. Gelinen aşamada ise savaşlarda en çok etkilenen gruplar arasında çocukların olduğu görülürken, uluslararası sözleşmelere rağmen çocuk hakları ihlal edilmektedir.

Çocuklar birçok hak ihlali ile karşı karşıya

Çocuk hakları savunucusu Parveen Azad, çocukların maruz kaldığı ihlalleri değerlendirerek, “Çocuklar, şiddet, yoksulluk, tecavüz, evsizlik, işçilik, yasal yaşın altında evlendirilme, kimlik ve doğum belgesi eksikliği gibi birçok sorunla karşı karşıya. İran'ın bazı bölgelerinde şahit oluyoruz, bunlar açığa çıkıyor ve bu çocukların okula bile gidememesine neden oluyor. Bunlar sadece İran'da değil tüm dünyada çocukların yaşadığı sorunlardır. UNICEF'in bugüne isim koymasının ana nedenlerinden biri çocukların ücretsiz ve kaliteli eğitime erişimidir” dedi.

‘Jin, jiyan, azadî ayaklanması sırasında 52 çocuk hayatını kaybetti’

İran İslam Cumhuriyeti yönetiminde sadece “Jin, jiyan, azadî” ayaklanması sırasında 52 çocuğun hayatını kaybettiğini hatırlatan Parveen Azad, “Halklar, demokratik ve özgür bir yaşam talebiyle alanlara çıktı. Ancak İran İslam Cumhuriyeti’nin saldırıları ile karşı karşıya kaldı. Saldırılarda gözlerini kaybeden çocuklar oldu. İran İslam Cumhuriyeti’nin çocuk düşmanı ve kadın karşıtı bir rejim olduğunu söyleyebiliriz. Uluslararası Çocuk Sözleşmesi'ni imzalamış olmasına rağmen çocuk haklarını tamamen göz ardı etmektedir. Kendi çıkarını düşünen, halkın taleplerini farklı yöntemlerle bastıran bir rejimle karşı karşıyayız. Öte yandan ailelerini geçindirmek için işçi olarak çalıştırılan, okulu bırakan çocukların varlığına tanık oluyoruz. Bu durumda çocuk işçiliği yeniden üretilmekte veya çocuk yaşta evlilik sayısı artmaktadır. Aileler yoksulluk sorunlarını çözmek için kızlarını genç yaşta ya da çocuk yaşta evlenmeye zorlamaktadır” ifadelerinde bulundu.

‘Savaşa hayır, yaşasın barış ve huzur’

Parveen Azad, savaşlara ve kapitalist ülkelerin çıkarlarına değinerek konuşmasına şöyle devam etti:

“Şu anda Hamas ile İsrail arasında tanık olduğumuz savaşta çocuklar mağdur. İsrail’in saldırıları nedeniyle Gazze Şeridi’ndeki çocuklarda psikolojik sorunlar yaşanırken, sağlıkları tehlikeye atılıyor. Savaşın etkileri hiçbir zaman kısa vadeli olmayıp yıllarca sürebilir ve hatta bu çocukların gelecekteki rollerini gölgede bırakabilir. Savaş bölgelerinde temizlik, hijyen, içme suyu eksikliği, tüm bunlar barınaklarda kalan çocukların yaşamında etkiler yaratıyor. Bu da gösteriyor ki, savaş sadece yıkıcı etkilere yol açmakla kalmıyor, aynı zamanda çocukların hayatlarını ve o ülkenin geleceğini de tehlikeye atıyor. Egemen devletler savaşlardan çıkar elde etmek isterken, bizlerin sloganı da ‘savaşa hayır, yaşasın barış ve huzur’ temelindedir.”

 ‘Çocukların sesi olmalıyız’

Tüm dünyadaki çocukların aynı haklara sahip olduğunu sözlerine ekleyen Parveen Azad, çocuk hakları aktivistlerine de roller düştüğüne dikkat çekerek, “Rollerimizin başında çocukların yaşadığı sorunları anlatmak ve UNICEF tarafından açıklanan temel ilkeleri hatırlatmak geliyor. Bunları sürekli tekrarlamalı, uluslararası topluluklardan, kurumlardan, çocuk hakları savunucularından bu konuda ısrarcı olmalarını ve ihlal edilmesine izin vermemelerini istemeliyiz. Örneğin İran İslam Cumhuriyeti'nde çocuk işçiliği, çocuk evlilikleri, tecavüz ve çocukların infaz edilmesi var ve bu Çocuk Hakları Sözleşmesi'ne aykırıdır. Ortadoğu ülkeleri başta olmak üzere tüm dünyada bu çocukların sesi olmamız gerektiğini her zaman hatırlatmalıyız” şeklinde konuştu.