1 Mayıs İşçi Bayramı ve direnişin tarihi

Bundan 137 yıl önce ABD'nin Chicago kentinde işçiler 8 saatlik iş günü için greve gittiler. O direniş tüm dünya işçi sınıfına yol gösteren bir bayramın adını koydu: 1 Mayıs İşçi Bayramı.

SARYA DENİZ

Haber Merkezi- Yüz yıllardır insanlar hayatta kalabilmek için zor koşullarda çalışmak zorunda bırakıldılar. Hayatı üretenlerin talepleri her zaman görmezden gelindi ya ötelendi ya da bu talepler hiçbir zaman dikkate alınmadı. Hak talebinde bulunan ve işçilerin hakları için mücadele eden kapitalist düzenin çarkları arasında ezilmeyi reddeden yüzlerce kişi katledildi. Elbette bu mücadelede işçilerin kazanımları da tarihin sayfalarına yazıldı ve günümüze kadar taşındı. Mücadele ve direnişin simgesi haline gelen 1 Mayıs da işçilerin tarihinde adeta bir ‘zafer’ aynı zamanda taleplerin dile getirildiği bir direniş günü olarak İşçi Bayramı adıyla anıldı.

1 Mayıs’ın kökeni daha kısa iş günü mücadelesinin bir parçası olarak doğdu. Bu talep iççiler için hayati bir öneme sahipti. 19’uncu yüzyılda işçiler günde 18 saate kadar sadece hayatta kalabilecekleri ücretlere çalışıyorlardı. Hiçbir şekilde sosyal hakları olmayan işçilerin, çoğu fabrikaların hemen yanında kurulan barakalarda kalıyordu. İşçiler, o çalışma koşullarında 40 yaşın sonrasını göremiyorlardı. 21 Nisan 1856 tarihinde Victoria'daki Avustralyalı taş ustaları, sekiz saatlik iş günü hareketinin bir parçası olarak toplu halde iş bıraktılar. Bu iş bırakma eylemi her yıl düzenlenen bir anma töreni haline geldi ve Amerika’da işçilere de ilk iş durdurma eylemlerinde ilham oldu. Ülkede binlerce işçi greve gitti ve sonra Haymarket Olayı olarak tarihe geçen ve 1 Mayıs’ın Uluslararası İşçi Günü olarak seçilmesine neden olan olaylar yaşandı.

1 Mayıs’ın kökleri

1 Mayıs 1886’da Chicago'daki Haymarket'te bir işçi mitingi düzenlendi. Mitingin yapılış nedenlerinden biri de sendikanın Chicago'da üç hafta önce kazandığı zaferdi. Tarım aletleri üreten bir fabrikada işçiler insanlık dışı çalışma koşullarını protesto etmişler ve greve gideceklerini açıklamışlardı. İşçiler kitlesel olarak işten atıldılar. Boşalan 800 ila 1000 kişilik kadrolara, fabrika önünde bekleyen göçmenlerin başvurması bekleniyordu. Ancak o dönem İşçi Gazetesi'nin yürüttüğü kampanya sonucunda sadece 300 yeni işçi fabrikaya başvurdu. Bu bir kazanım sayıldı. Daha sonra Chicago'da birkaç günlük bir grev gerçekleştirildi.

İşçiler katledildi

3 Mayıs günü, grevci işçileri polis dağıtmak istedi. Müdahalede altı işçi öldürüldü ve onlarcası yaralandı. İşçiler sokaktan ayrılmadı ve Haymarket Meydanı'na doğru yürüyüşe geçerek eylemlerini gerçekleştirdi. 4 Mayıs günü Haymarket Meydanı'nda toplanan işçilere bomba atıldı. Olayda on iki kişi öldü. İki polis memuru da hayatını kaybetti. Bunun üzerine polis kalabalığa ateş açtı, en az dört sivil, yedi polis öldü, yüz on beş sivilin yanı sıra altmış polis memuru da yaralandı. Bunların sonunda yüzlerce işçi lideri tutuklandı ve dördü hukuksuz bir yargılamanın ardından idam edildi. 5 Mayıs’ta grevcilere yine ateş açıldı. Biri çocuk yedi kişi hayatını kaybetti. 1 Mayıs uluslararası işçi hareketi için en önemli tarihlerden biri oldu.

İkinci Enternasyonal ve ilan

İkinci Enternasyonal, Fransız işçi temsilcisinin önergesiyle " Mayıs'ı işçi sınıfının birlik, dayanışma ve mücadele günü ilan etti.1889’da Paris’te İkinci Enternasyonal’in ilk kongresi toplandı. 1 Mayıs 1890'da ABD ve Avrupa’nın birçok ülkesinde işçiler çağrıya cevap verdi. Şili’de Peru’da gösteriler düzenlendi.  1 Mayıs, Enternasyonal'in 1891'deki ikinci kongresinde resmi olarak yıllık bir etkinlik olarak kabul edildi.

Osmanlı ve Türkiye’de 1 Mayıs

Osmanlı devleti döneminde 1 Mayıs 1860'lı yıllardan itibaren Ermeniler tarafından kutlanmaya başlandı. 1886'dan itibaren çok daha kitleselleşti. Bütania, Kilikia ve Batı Ermenistan'ın Ermeni köylerinin çoğunda artan katılımlarla kutlanarak giderek toplumsallaştı. Emekçiler tarafından 1 Mayıs sahiplenildi ve kutlamalar gerçekleşti.

1923 yılında, İstanbul'da tütün işçileri, askeri fabrika ve demiryolu işçileri, fırıncılar, İstanbul tramvay, telefon, tünel, gazhane işçileri 1 Mayıs'ı sokakta kutladı. İşçiler "Yabancı şirketlere el konsun", "8 saatlik iş günü", "Hafta tatili", "Serbest Sendika ve Grev Hakkı" pankartlarıyla yürüdü. 1976 yılına gelindiğinde Türkiye’de işçi hareketi ve gençlik hareketi birlikte mücadele saflarında yer aldı. 1923’ten tam 50 yıl sonra 1 Mayıs İşçi Bayramı İstanbul Taksim Meydanı’nda yapılan büyük bir mitingle kutlandı. Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (DİSK) düzenlediği 1976 1 Mayıs'ı, Türkiye'de kitlesel 1 Mayıs kutlamalarının başlangıcıydı.

 Kanlı 1 Mayıs

1976 yılının görkemini işçiler, emekçiler, kadınlar ve gençler 1977’de de sürdürmek istedi ama bu 1 Mayıs Türkiye’de hafızalardan asla silinmedi. DİSK’in Taksim Meydanı’nda düzenlediği 1 Mayıs mitingine 500 bine yakın işçi, emekçi katıldı. DİSK Başkanı Kemal Türkler konuşmasının sonuna geldiğinde etraftan silah sesleri duyulmaya başlandı. Alana girişler halen sürerken Sular İdaresi binasının üzerinden ve Intercontinental Oteli'nden (şimdiki The Marmara Oteli) kalabalığın üzerine ateş açıldı. Polis panzerleri de topluluğun üzerine yürüdü. Kazancı Yokuşu`ndan aşağıya kaçmaya çalışan kalabalığı daha da korkutmak için bir daha ateş açıldı. İnsanlar panzerler altında kalarak ve birbirlerini ezerek kaçmaya devam etti. 28 kişi ezilme ya da boğulma nedeniyle, 5 kişi vurulma nedeniyle, 1 kişi de panzer altında kalarak yaşamını yitirdi, yaklaşık 130 kişi de yaralandı. Tarihe "Kanlı 1 Mayıs" olarak geçecek olan o gün Kazancı Yokuşu'nda 9 kadın katledildi: Diran Nergis, Hacer İpek Sarman, Hatice Altun, Jale Yeşilnil, Kıymet Duman, Leyla Altıparmak, Meral Özkol, Nazan Ünaldı ve Sibel Açıkalın.

1 Mayıs 1977’deki katliamın sorumluları yargılanmadı; hesap vermedi. Kanlı 1 Mayıs’ın ardından önce sokaklar sonra 1 Mayıs yasaklandı.

Yasaklı 1Mayıs

1979'da İstanbul'da 1 Mayıs kutlamaları tamamıyla yasaklandı. O gün çıkma yasağı kondu. 1 Mayıs'ta İstanbul'da sokağa çıkan Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Behice Boran ve bine yakın kişi gözaltına alındı. Behice Boran ve 330 Türkiye İşçi Partili 6 Mayıs'ta tutuklandı. 1980 yılında DİSK Mersin'de 50 bin kişinin katıldığı bir miting düzenledi. DİSK Genel Başkan Vekili Rıza Güven mitingde tutuklandı. 12 Eylül cuntasıyla birlikte 1 Mayıs da yasaklandı.

1 Mayıs’tan vazgeçmeyen işçiler yasakları tanımadı. 1989 yılında 1 Mayıs'ı kutlanmasının yasaklanması üzerine Taksim meydanına çıkmak isteyenler polis saldırısıyla karşılaştılar. Polisin açtığı ateş sonucu Mehmet Akif Dalcı adında 17 yaşında genç bir işçi hayatını kaybetti.

1990 yılına gelindiğinde Türk-İş Genel Kurulu'nda 1 Mayıs'ın kutlanması karar altına aldı. Hak-İş'te tarihinde ilk kez 1 Mayıs kutlaması yapmış oldu. Polis 1 Mayıs gösterilerini önlemek amacıyla İstanbul'da sıkı güvenlik önlemleri aldı. Semtlerde gösteri yapmak isteyen gruplarla polis arasında çatışmalar çıktı. Pangaltı'daki olaylar sırasında üniversite öğrencisi Gülay Beceren polis tarafından vurularak felç oldu.

30 yıl sonra yine Taksim

Kanlı 1 Mayıs’ın 30. yıl dönümünde kadar Taksim Meydanı işçilere kapalı kaldı. 2007’de binlerce işçi ve emekçi Taksim’e yürüyüşe geçti. Tüm Taksim abluka altına alınırken, yüzlerce kişi polis şiddetine maruz kaldı, gözaltına alındı. Ancak barikatler aşıldı ve yüzlerce kişi 1 Mayıs 2007’de 30 yıl önce katledilenleri anmak ve 1 Mayıs alanına yeniden sahip çıkmak için Taksim Meydanı’na ulaştı. 2008 ve 2009 yıllarındaki 1 Mayıslar da bezer yasaklama, tedbir ve polis şiddetine rağmen bir şekilde Taksim meydanına ulaşan işçilerle sonuçlandı.

Resmî tatil

22 Nisan 2009 günü TBMM Genel Kurulu'nda, 1 Mayıs'ın, "Emek ve Dayanışma Günü" adıyla tatil olmasına ilişkin kanun tasarısı kabul edildi. 5 binden fazla insan, Taksim meydanında 1 Mayıs'ı kutladı. Ancak yine yüzlerce kişi 1 Mayıs’ta gözaltındaydı. 2010 yılında 32 yıl sonra Taksim Meydanı ilk kez 'eyleme' açıldı. Büyük bir coşku ve heyecanla 200 binin üzerinde katılımcı ile görkemli bir kutlama gerçekleştirildi.

Taksim’e yeniden yasak

2013 yılı devletin şiddet dozunu artırdığı bir yıl oldu. Sadece 27 gün sonra Gezi direnişi ile Taksim hesaplaşmasına girecek olan AKP iktidarı, 1 Mayıs 2013’te Taksim Meydanı’nı “Taksim Yayalaştırma Projesi inşaatı” nedeniyle “güvenli önlemi” bahanesiyle kapattı. Bu bahaneyi görmezden gelen işçiler

Taksim'e gitmeye çalıştı. Pek çok yerde polisle göstericiler arasında çatışmalar yaşandı. 2014 yılında 1 Mayıs kutlamalarına hükümetin izin vermeyeceğini açıklaması üstüne Taksim Meydanı'na çıkan tüm yollar polis tarafından kapatıldı. 39 bin polisin görev yaptığı İstanbul'da OHAL ilan edildi. O gün yaklaşık 300 kişi gözaltına alındı.

2015 yılı birçok açıdan demokratik hakların kullanımında bir milat oldu. Fiili yasaklar 15 Temmuz Darbe Girişimi ile “kanunlaştı”. Taksim, işçilere, muhaliflere, Kürtlere, kadınlara, gençlere kapatıldı. Tüm yasak kararlarına karşın 1 Mayıs’tan ve Taksim’den vazgeçmeyen işçi ve emekçiler direnişlerine devam ediyor.