'Maaşlarımız çok düşük, basit bir yaşam sürmeye bile yetmiyor’
Revanser, Ciwanro ve Salas Babajani gibi yerlerde kadınlar, bahçelerde çalışarak geçim mücadelesi veriyor. Sigortasız ve güvencesiz çalışan kadınlar bu 1 Mayıs’ı da emekleri sömürülerek karşılarken, kadınların tek isteği, daha iyi koşullarda çalışmak.

SONİA HASANİ
Revanser - 1 Mayıs İşçi Bayramı, milyonlarca emekçinin yıl boyunca gösterdiği çabayı ve fedakarlığı simgelerken, bu anlamlı gün özellikle İran ve Doğu Kürdistan’da zor koşullarda çalışan mevsimlik işçilerin yaşam mücadelesini bir kez daha gözler önüne seriyor. Bölgedeki işsizlik oranının yüksekliği ve ekonomik durgunluk, çok sayıda kişinin geçici ve güvencesiz işlerde çalışmak zorunda kalmasına yol açıyor. Özellikle kadınlar, sigortasız ve sözleşmesiz işlerde istikrarsız koşullarda çalışıyor. 1 Mayıs, bu görünmeyen emeğin ve sürdürülen mücadelenin hatırlanması açısından önemli bir gün olarak öne çıkıyor.
Temel haklardan mahrum bırakıldılar
Doğu Kürdistan’ın Ciwanro, Rewanser şehir ve Salas Babajani ilçesinde, kadınlar ekmekleri için erkeklerle birlikte tarlalarda çalışıyor. Zorlu koşullarda emek veren bu kadınların büyük çoğunluğu, çalışma hayatları boyunca sigorta, emeklilik gibi temel haklardan mahrum bırakılmış durumda. Her sabah şehir meydanlarında toplanarak iş bekleyen yüzlerce kişi, çoğu zaman eli boş ve hayal kırıklığıyla evlerine dönüyor. Bu manzara, bölgedeki derin işsizlik krizinin ve güvencesiz çalışma koşullarının acı bir göstergesi olarak öne çıkıyor.
Sima’nın nasırlı elleri yaşadıklarının sessiz çığlıkları
Revanser’da yaşayan 36 yaşındaki mevsimlik işçi Sima Veisi, yoksulluk ve yoksunluk içinde sürdürdüğü yaşamına rağmen, direnişin ve emeğin sembolü haline gelmiş durumda. Bölgedeki birçok kadın gibi o da ağır ekonomik koşullara rağmen ailesini geçindirmeye ve hayatın baskılarından korumaya çalışıyor. Nasırlı elleri, mevsimlik tarım işlerinde yıl boyunca verdiği mücadelenin sessiz tanıkları gibi. Sima Veisi, her yıl ekim ve hasat dönemlerinde eşi ve çocuklarıyla birlikte farklı köylerdeki tarlalara giderek çalışıyor. Bu zorlu emeğiyle ailesinin temel ihtiyaçlarını karşılamaya çabalıyor.
‘Çocuğum için daha fazla çalışmak zorundayım’
Yaşam koşullarına dikkat çeken Sima Veisi, "Eşim inşaat işçisi ve maddi durumumuz iyi değil. Kiralık bir evde yaşıyoruz. Sonbahar ve kış aylarında çalışmak için güney İran’a gidiyor, ilkbahar ve yaz aylarında ise Revanser’da çalışıyor. Ben de çalışma sezonunda, köyümüzdeki diğer kadınlarla birlikte tarlalara giderek çalışıyorum. İki yıl önce küçük kızımın işitme sorunu olduğunu ve cihaz takılması gerektiğini öğrendik. Bu ameliyatın yüksek maliyeti bizi daha da zor durumda bıraktı. Günlük geçim derdim yetmezmiş gibi, şimdi bir de onun tedavi masraflarını karşılayabilmek için daha fazla çalışmak zorundayım" dedi.
‘Kadınlar çocuklarını yanına alarak tarlada çalışıyor’
Tarlalarda çalışmanın zor olduğunu kaydeden Sima Veisi, "Çalışma sezonunda kadınlar, erkeklerle birlikte tarlalarda çalışıyor ve çoğu zaman kadınların sayısı erkeklerden fazla oluyor. Eşi olmayan ve çocuklarına tek başına bakan pek çok kadın mecburen bu işe yöneliyor. Bazıları küçük çocuklarını da yanlarında tarlaya götürmek ve gün batımına kadar güneşin altında çalışmak zorunda kalıyor. Bu gerçekten çok yorucu bir iş, mecbur kalmasak kimse gitmek istemez. Bizim için sezon, ilkbaharın başında başlıyor ve yaz sonuna kadar devam ediyor. Genellikle Zalawab ve Nehrab köylerine çalışmaya gidiyoruz. Ovalarda, tarlalarda saatlerce kavurucu güneşin altında çalışıyoruz. Sezonun başında ot ayıklamaya gidiyoruz. İstenmeyen bitkileri ellerimizle tek tek temizliyoruz. Bu aşama, diğerlerine göre biraz daha kolay çünkü hava henüz çok sıcak olmuyor ve ellerin acıması da daha az oluyor” ifadelerinde bulundu.
‘Ellerimiz su topluyor’
Yaz aylarında çalışma koşullarının zorluklarından bahseden Sima Veisi, sözlerine şöyle devam etti: “Yaz yaklaştıkça işler daha da zorlaşıyor. Sırada domates fidesi dikimi var. Nemli toprağa baş parmağımızla bir delik açıp fideleri oraya yerleştirmemiz gerekiyor. Parmaklara uygulanan baskı çok fazla oluyor. Daha sonra çiftçiliğin en zorlu aşamalarından biri olan nohut hasat dönemi başlıyor. Sıcakların bunaltıcı etkisi, bezelyelerin etrafındaki dikenlerin elleri acıtması, elle sürülmesi gereken sert toprağın yarattığı yorgunluk hepimizi yoruyor. İlk hafta ellerimiz su topluyor ve genç yaşlı herkeste sırt ağrısı oluyor. Bezelye hasadından sonra sıra olgun domatesleri toplamaya gelir. Domatesler çalılardan çıkarılıp sepetlere konulmalıdır. Ödeme, teslim edilen sepet sayısına göre yapılıyor ancak domates bitkilerinin üzerinde ellerde yaralara ve kaşıntıya neden olan minik dikenler var, sepetler de ağır ve sert” ifadelerini kullandı.
‘Çuvallar ne kadar çok dolarsa, o kadar çok maaş alıyoruz’
“Domatesleri topladıktan sonra sıra patates ve soğanları toplamaya geliyor. Bu da zor bir iş ve çuvallar ne kadar çok dolarsa o kadar çok maaş alıyoruz” diyen Sima Veisi, aynı zamanda güvenlik önlemi alınmadan yolculuk yaptıklarını söyledi. Sima Veisi, “Bir kamyonete dolduruyorlar. İşçilerin yaralanmasına, hatta ölümüne yol açan birçok kazaya tanık olduk. Çalışma alanında dinlenecek veya tuvaleti kullanacak yer yok. Bazen evimize dönene kadar ihtiyaçlarımıza katlanmak zorunda kalıyoruz. Sıhhi koşullar çok kötü ve yiyecek almak istediğimizde maaşımızdan kesinti yapılıyor” dedi.
‘Maaşlarımız düşük’
Sima Veisi, mevsimlik işçilerin sigortalarının olmadığına dikkat çekerek, "Sigorta ve sosyal destek eksikliği bizim için büyük bir sorun. Yaşadığımız tüm zorluklara ve tehlikelere rağmen, herhangi bir kaza veya hastalık durumunda hiçbir kurum sorumlu tutulmuyor. Dedem de bu işçilerden biri. Yıllarca tarlada çalıştı, şimdi 57 yaşında, gerekli fiziksel güce sahip değil. Ama sigortası ve emekliliği olmadığı için çalışmak zorunda. Kırışık elleri artık güçlü değil ama başka çaresi yok. Yaşlılığına ilişkin hiçbir destek sağlanmadı. Bütün bu sorunlara ve hızla artan enflasyona rağmen maaşlarımız çok düşük, basit bir yaşam sürmeye bile yetmiyor" sözleriyle içinde bulundukları sorunlara işaret etti.