“O isyanın ateşi hep kalbimde yanıyor”

Eyşan Berekat, 12 Mart 2004’ te Qamişlo’da oynanan futbol müsabakasında Baas rejimi tarafından vurularak öldürülen Cihat takımının seyircilerinden Ehmed'in annesi. Eyşan Berekat, o günü şu sözlerle anlatıyor: “O isyanın ateşi hep kalbimde yanıyor."

ROJ HOZAN

Qamişlo- Mart ayı Kürtlerin tarihinde katliamlar zamanı olarak geçiyor. 12, 16 ve en son 18 Mart Kürtler üzerinde baskı ve yıkım girişimleri olarak anılıyor. Kürtler tarihin sayfalarına karışan bu katliamları unutmuyor. O günler bugün ortak yaşam mücadelesini yükseltmenin bir aracı olarak kullanılıyor.

12 Mart 2004 tarihi Kürtlerin “yok edilme tarihi” olarak geçiyor. Qamişlo kentinde Fetva ile Cihad ismindeki futbol takımları karşı karşıya geldi. Maçın başlamasının ardından Qamişlo halkı, tribünlerde Baas rejiminin Kürtlere karşı oluşturulan baskı ve asimilasyon politikalarını sloganlarla protesto etti. Bu protestolar sırasında Araplar'ın, rejim lehinde sloganlar atmasıyla birlikte Kürtler ile Araplar arasında çatışmalar çıktı ve çatışma sonucunda 52 kişi yaşamını yitirdi.

Yaşamını yitirenlerden biri de Ehmed’di. Suriye rejiminin silahlarına karşı sonuna kadar savaşan 25 yaşında bir Kürt genci olan Ehmed, futbol maçlarını izlemeyi severdi ve tüm arkadaşları gibi 12 Mart'ta Kürt Cihad takımını desteklemek için maçı izlemeye gitmişti. Stadyumda kavga çıkınca Ehmed'in babası onu eve getirmeye gitti ancak babasıyla birlikte dönmeyi reddetti ve stadyumda Baas rejiminin kurşunuyla hayatını kaybetti. Ehmed’in annesi Eyşan Berekat, o günün acısını ve yaşadığı duyguları ajansımızla paylaştı.

 “O gün onunla kapıya çıktım, gözden kaybolana kadar onu seyrettim”

Eyşan Berekat, oğlu Ehmed'in evden ayrılıp stada giderken ki anını anlattı.

“12 Mart'ı her hatırladığımda kalbim acı ile doluyor. O gün öğlen Ehmed eve geldi ve bugün bir futbol maçı olduğunu, stadyuma gideceğimi söyledi ve gitmeye hazırlandı. Kapıdan çıkmadan önce birkaç kez arkasına baktı ve bana sarıldı. O gün onunla kapıya çıktım ve gözden kaybolana kadar onu seyrettim. Kapının önüne oturdum ve içimin rahat olmadığını hissettim, birkaç kez içeri girip çıktım. Gözlerim Ehmed'in dönüşündeydi ama Ehmed’imin bir daha dönmeyeceğini bilmiyordum. . Stadyumda Kürtler ile Araplar arasında bir kavga olduğu haberi bana ulaştıktan sonra Ehmed'in babasına hemen stadyuma gitmesini söyledim. Babası gidip onu eve getirmek için yakalar, babasının elinden kaçar ve kavgaya karışır, babasına ‘eve gelmeyeceğim onurumu koruyacağım’ der.”

“Haykırışlarla oğlumu almaya gittim, onu hastaneye götürmüşlerdi”

Eyşan Berekat, stada geldiği ilk anları hatırlatarak, şöyle devam etti:

“Babası Ehmed’i getirememişti, gidip onu alacağımı söyledim. Ehmed'i aramaya gittim ama hastaneye kaldırılmıştı. İnsanların birbirini tanımadığı o anlarda herkes çocuklarını soruyordu ve kurşunlar havada uçuşuyordu. Kürtlerin hüznü yüreğimi yaktı, bir yandan da oğluma yanıyordum. Qamışlo'daki Aziz Ferman Hastanesi'ne geldim, oradan geçmeme izin vermediler, Ehmed'in halasının kızı haykırışlarla hastaneye girdi. Adını duyunca adeta ciğerlerime bıçak saplandı ve bayıldım. Evet, Ehmed'i bekliyordum ama Ehmed ayrılırken bana veda etti. Ertesi gün, Ehmed ve yoldaşları, Baas rejiminin yeniden ateş açtığı, insanları öldürdüğü ve yaraladığı Qasimo camisinin önüne yürüdü. İnsanlar o günü kolay kolay anlatamazlar. 12 Mart'ta hala üşüyorum. Ehmed'in vedasını hatırlamak için tekrar kapıdan çıkıyorum ve onu bekliyorum.”

“O isyanın ateşi hep kalbimde yanıyor”

Eyşan Berekat, 12 Mart ayaklanmasının yıl dönümünde şehit ailelerine başsağlığı diledi ve sözlerini şöyle tamamladı:

“12 Mart ayaklanmasının 18. yıl dönümünde evet diyorum, canımdan bir parçayı kaybettim ama pişman değilim. Çünkü oğlum Kürt onurunu savundu  babasıyla birlikte eve dönmeyi reddetti. O isyanın ateşi hep kalbimde yanıyor. Ehmed’im Kürt esaret zincirini kırmanın şehidi, özgürlüğün dirilişinin kardeşiydi. 12 Mart ayaklanmasının 18. yıl dönümünde şehitlerin ailelerine taziye dileklerimi sunuyorum, yaşadığım müddetçe Ehmed ve yoldaşlarının namusunu koruyacağım.”