'Çocuklarımın umutlarını yitirmelerini ve göç etmelerini istemiyorum’

İsrail’in saldırılarının hedefindeki güney Lübnan’da yıllarca emek vererek kurdukları hayatlarını geride bırakarak Tire’ye göç eden Manal Gharib, çocuklarına umutsuz olmamayı ve vatanlarını bırakmamanın önemini öğretiyor.

FADİA JUMAA

Beyrut – İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarının başladığı 7 Ekim 2023 tarihinden bu yana ateş altında olan yerleşim yerlerinden biri de Lübnan’ın güneyinde Filistin’e sınır olan köyler. Sürekli İsrail ordusunun bombardımanına maruz bırakılan köyler de halk büyük bir güvenlik sorunu yaşıyor.

Lübnan uzun zamandır derinleşen bir ekonomik krizin içerisinde. Ekonomik krizin etkileri ile mücadele eden güney halkı, 8 ayı geride bırakan İsrail’in saldırılarına karşı yaşam mücadelesi veriyor. Hayat pahalılığı, işsizlik ve savaş en çok da kadınların yaşamını hedef alıyor.

Lübnan’ın Filistin’e sınır olan kasabası Tair Harfa'dan savaşın başlamasının ardından emekleri ile kurdukları tüm hayatlarını geride bırakarak ailesi ile Tire şehrine göç eden ve burada bir fırın açan Manal Garib’in yaşadıkları da savaşın ağırlığını hissettiriyor.

‘Ailemi desteklemek için yıllar önce inisiyatif aldım’

Biri kız ikisi erkek 3 çocuk annesi Manal Garib, 5 yıl önce 'Sac Al-Reef' adında büyük emeklerle bir fırın dükkanı açtığını, saldırılar başlayınca güvenli bölge olması açısından Tire’ye geldiklerini söyleyen  Manal Garib, saldırılar öncesi ve sonrasında yaşadıklarını şu sözlerle dile getirdi:

“Ailemin desteği ile 5 yıl önce fırın açmıştım. Kızım hemşirelik okudu. Yakın zamanda evlendi. En büyük oğlum da makine mühendisliği, en küçüğüm ise bilişim okuyor. Özel üniversiteye gidiyorlar. Masrafları karşılamak için benim de çalışmam gerekiyordu. Covid salgını sonrası ekonomik kriz arttı. Bugün savaş ve sonuçları var ve artık tek el yaşam için gerekli ihtiyaçları sağlamak için yeterli değil. Bu yüzden eşimi ve ailemi desteklemek için yıllar önce inisiyatif aldım.”

İş yerini geliştirerek pazarlara girer

Fırını açmadan önce de birçok işte çalıştığını belirten Manal Garib, “Tarımda çalışmaya başladım, ardından evimde hazır yiyecekler için siparişler almak üzere bir mutfak kurdum. Beş yıl önce 'Sac Al-Reef' adını verdiğim bir fırın kurdum. Hamur işleri ve ekmek hazırlamaktan, pazarlama ve dağıtıma kadar ürünlerim meşhur oldu ve en önemli fırınlara ürün tedarik etmek üzere şehir pazarına girmeyi başardım. Bir dizi kooperatif ve mağazanın yanı sıra belediye ürünleri de beni iş kapsamımı genişletmeye ve çalışma saatlerini artırmaya yöneltti” dedi.

‘Her şeyi arkamızda bırakarak şehre kaçmak zorunda kaldık’

"Savaş başlayana kadar istikrar içinde yaşıyorduk ve her şeyi arkamızda bırakarak şehre kaçmak zorunda kaldık” diyen Manal Garib, konuşmasının devamında şu ifadelere yer verdi:

“Güvenlik arayışı içinde yola çıktık. Bizim için kolay olmadı. Belirsiz koşullar altında hareket etmek ve savaş, bizim için çeşitli ekonomik, sosyal ve psikolojik açıdan yeni zorluklar getirdi. Yerleşeceğimiz, yeni ve farklı bir ortamda yaşayacağımız bir yuva bulmamız ve yaşamamız artık zorunlu hale geldi. İlk başta ben de diğer insanlar gibi savaşın uzun sürmeyeceğini düşündüm, bu yüzden her gün kasabaya giderek ve siparişleri hazırlayıp dağıtarak riskler aldım. Ta ki işler daha da kötüye gidinceye ve fırın bombalanıncaya kadar. Sonra da evimiz bombalandı.”

‘Umutlarını yitirmelerini ve göç etmelerini istemiyorum’

Çalışmanın yaşamında önemli bir yeri olduğunu kaydeden Manal Garib, "Küçük bir fırınla başladım, zamanla onu genişlettim. Benim için çalışmak yaşam biçimi. Çalışmadan yaşayamam. Çeşitli krizlere karşı bir metanettir. Eğer güçlüysem, güçlü bir aile yaratacağım ve onlara iyi ve onurlu bir yaşam sunacağım. Bugün onlara vatanımızda kalmanın güzel bir örneğini oluşturuyorum. Umutlarını yitirmelerini ve göç etmelerini istemiyorum. Çalışmalarım aracılığıyla onlara eğer istersek yapabileceğimizi, çünkü fırsatlar her zaman oradadır ve onları iyi ve yaratıcı bir şekilde değerlendirmemiz gerektiğini öğretiyorum.”

‘Sabır ve kararlılık anahtardır’

Manal Garib, “Zor şartlara boyun eğmeyin” sözleri ile kadınlara da çağrı yaparak, “Kadınların büyük bir yeteneği var. İsterlerse çeşitli zorluklarla yüzleşebilir, zorlukları ve engelleri aşabilirler. Evden başlasalar bile, kadınların kendilerine ve ailelerine destek olmak için zaman ayırmaları gerekir. Sabır ve kararlılık anahtardır. Kendi bağımsız kişiliklerini ve varlıklarını inşa etmelerini sağlar. Çocukları ve çevredeki toplum için bir teşvik olur” dedi.