‘Çocuklarımın topraksız yaşamasına izin vermeyeceğim’

Efrîn'den Dêrik'e kadar binlerce göçmen hikayesinden biri de Fatima El-Elî’nin hikayesidir. Toprakları işgal edildiği için zorunlu göçe maruz bırakılan Fatima El-Elî, çocuklarının kendi topraklarında yaşaması için mücadele edeceğini söyledi.

SORGUL ŞÊXO

Hesekê – İşgal ve soykırım politikalarının bir yanı toprak ve ekonomi olsada esas yanı halkı asimile ederek, kültüründen, dilinden, kimliğinden koparmak, köksüzleştirmektir. Türk devletinin işgal saldırılarına karşı direnen Kuzey ve Doğu Suriye halkları da bu politikaları hem topraklarını hemde kimliklerini ve o kimliklerini koruyan sistemlerini savunuyor.

Önce IŞİD saldırılaryla köyünden çıkmak zorunda kalan ardından YPJ-YPG tarafından köyü özgürleşince tekrar dönen ve 4 yıl evvel Türk devletinin Serêkaniyê’yi işgali ile yeniden göç etmek zorunda kalan Fatima El-Elî, dünyaya geldiği Serêkaniye bağlı Menacîr’den Hesekê kentine bağlı Til Temir'e göç etme sürecini ve işgal saldırılarını değerlendirdi.

‘Terk etmeyeceğiz direneceğiz’

Türk devletinin işgali ardından topraklarından çıkmak zorunda kaldıklarını söyleyen Fatima El-Elî, “10 kişi tek gözlü bir evde kalıyoruz. Her şeyi bu odada yapıyoruz. Başımızı burada yıkıyoruz. Yemeklerimizi burada yapıyoruz. Burada yatıyoruz. Bu yaşama kim neden oldu?  Herhangi bir neden olmadan bize ve topraklarımıza saldırdılar. Yerimizden edildik” dedi. Kürtlerle birlikte Özerk Yönetim çatısı altında birlikte yaşadıklarını sözlerine ekleyen Fatima El-Elî, “Türkiye halkları başıma gelenleri kabul ediyor mu? İşgalci Türk ordusu Serêkaniyê’yi işgal etti. Zorla göç ettirildik. Bu sefer de Til Temir’e saldırmaya çalışıyor. Şunu çok iyi bilsin ki; bu sefer buradan çıkmayacağız. Direneceğiz. Ya onurlu yaşayacağız ya da öleceğiz” şeklinde konuştu.

‘YPJ-YPG topraklarımızı özgürleştirdi’

Topraklarından iki kez göç etmek zorunda kaldıklarını ifade eden Fatima El-Elî, “2014 yılında DAİŞ saldırıları nedeniyle göç ettirildik. O zaman geçici göç etmiştik. O zaman Kadın Savunma Birlikleri (YPJ) ve Halk Savunma Birlikleri (YPG) çetelerle savaştı ve köyümüzü özgürleştirdi. Köyü mayınlardan, bombalı araçlardan temizledi ve güvenli hale getirdi. Daha sonra biz geri döndük. Özerk Yönetim ve savaşçıları topraklarımızı özgürleştirdi” dedi.

‘Mücadeleyi büyüteceğiz’

Fatima El-Elî konuşmasını şu şekilde sonlandırdı: “Türk toplumuna soruyorum; sizin kız kardeşiniz, eşiniz, anneniz, ağabeyiniz yok mu? Çektiğimiz acıları hissedebilirler? Erdoğan, Türkiye toplumunu kandırmasın. Bu terör savaşı demesin. Halka saldırıyor ve çocukları öksüz ve yetim bırakıyor. Kız kardeşlerimize ve ağabeylerimize saldırıyorlar. Bin yıldır da geçse topraklarımızı kucaklayacağız. Serêkaniyê’den çıktık ama Til Temir, Halep’ten ve başka bir bölgeden çıkmayacağız. Sesimizi bir gün mutlaka dünyaya duyuracağız. Türk devleti bize saldırıyor. Biz de topraklarımızı savunacağız. Yaşadıklarımızı, çocuklarımın yaşamasına izin vermeyeceğim. Yaşadığım göçü çocuklarım yaşamayacak. Çocuklarım topraksız yaşamasınlar diye mücadele düzeyini yükselteceğim. Biz ve Kürt halkı tüm Hristiyanlarla birlikte aynı amaç doğrultusundan direneceğiz.”