Lübnan’da kadınlar lehlerine olan yasaların uygulanmasını istiyor
Lübnan'da kadınlar yasaların lehlerine uygulanmasını isterken, toplumsal bir dönüşüm için mücadelelerine devam ediyor. Kadın aktivistler Rasha Wazni ve Fatima El-Hac ülkelerindeki son durumu değerlendirdi.

SUSAN EBU SAİD
Beyrut- Lübnan'daki kadınlar, tarihsel, siyasi ve sosyo-ekonomik faktörlerin bir araya gelmesiyle derinleşen ve sistematik hale gelen bir şiddet döngüsünün içinde yer alıyorlar. Kadınların yaşadığı bu zorluklar, yasal eksiklikler bir yana var olan yasaların uygulanmamasından da kaynaklanıyor. Sivil toplum örgütleri ve bazı hükümet kurumlarının çabalarına rağmen, kadınların adalet ve eşitliğe ulaşma yolunda önünde ciddi engeller bulunuyor.
Lübnan Demokratik Kadın Meclisi İletişim Koordinatörü Rasha Wazni ve Avukat Fatima El-Hac konuyu ajansımıza değerlendirdi.
‘Kadınlar sınırlandırılıyor’
“Lübnan'da kadınların ve kız çocuklarının çektiği acılar devam ediyor” diyerek konuşmasına başlayan Rasha Wazni, yıllardır adalet ve eşitlik adına devam eden çabalara karşın yeterli bir yol alamadıklarına dikkat çekti. Bunun sebebini, "Kadınların güçlenmesini engelleyen ve onları temel haklarından mahrum bırakan gelenek ve göreneklere dayanan ataerkil ve erkek egemen toplumsal sisteme" bağlayan Rasha Wazni, geleneklerin kadınların rollerini sınırlandırdığını ve onları belirli kalıplara hapsettiğini ifade etti.
Dini otoritelerin etkisi
Özellikle kötüleşen ekonomi ile birlikte kadınların ve kız çocuklarının ekonomik olarak sömürüldüklerine işaret eden Rasha Wazni, bu konuda dini otoritelerinde etkisine değindi ve “Bu durum bazılarını erken evliliğe ittiği için bu sorunları daha da kötüleştiriyor. Ayrıca, dini otoriteler kadınlarla ilgili geleneksel rolleri güçlendirmeye katkıda bulunuyor. Bu da onların rollerini marjinalleştirmeye ve haklarını zayıflatmaya yol açıyor. Bu durum, her kadın veya kız çocuğunun, evlilik yaşı, velayet, nafaka haklarıyla ilgili olarak, ait olduğu mezhebin manevi mahkemesinin yasalarına tabi olduğu birleşik bir kişisel statü yasasının olmamasıyla daha da kötüleşiyor" şeklinde konuştu.
Kadınların ve kız çocuklarının haklarını bilme konusunda eksikliğin yaşandığını sözlerine ekleyen Rasha Wazni, kadınların toplumdaki rollerini oynayabilmeleri için şiddetin son bulması adaletin sağlanması gerektiğini anlattı.
‘Az da olsa başarı elde edildi’
Kadınların kimi başarılara da imza attığını söyleyen Rasha Wazni, konuşmasına şu sözlerle devam etti:"Zorluklara rağmen, son yıllarda sivil toplum örgütlerinin ve yerel kadın aktivizminin çabaları sayesinde kayda değer ilerlemeler var. Birçok başarı elde edildi, en önemlisi kadınlara yönelik şiddet ve hakları konusunda farkındalık yaratmak ve bu tür şiddete karşı bir kamuoyu oluşturmaktı. Bu, dijital medyanın ve dijital teknolojinin yaygınlaşmasıyla az da olsa başarıldı. Aile İçi Şiddet Yasası ve Cinsel Taciz Yasası gibi bazı yasalar da çıkarıldı ve bunlar yasal koruma alanında önemli adımlar teşkil ediyor."
‘Cezasızlık artışlara neden oldu’
Yasaların pratikte uygulanması konusunda sıkıntıların yaşandığına ve kimi boşlukların olduğuna işaret eden Rasha Wazni, kadınlara karşı işlenen suçlarda kimi mekanizmaların geliştirilmesine ihtiyaç duyulduğunu anlattı. Rasha Wazni, “Kadınları korumayı amaçlayan bazı yasaların varlığına rağmen, bunların uygulanmasında hala ciddi boşluklar var. Özellikle de cezasızlığı önlemek için net bir politikanın olmaması nedeniyle sıkıntılar yaşanıyor. Yıllar boyunca yasaların zayıf uygulanması sonucu hafif cezalarla sonuçlanan cinayetlere tanık olduk. Bu durum, cinayetler ve tekrarlanan saldırılar da dahil olmak üzere kadınlara yönelik şiddette önemli bir artışa yol açtı” diye konuştu.
‘Değişim uzun bir mücadele ile mümkün’
Rasha Wazni, evlilik yaşı ve çocukların evlendirilmesi ile ilgili çalışmalarının devam ettiğini de belirterek, bu zorluklarla sadece kadınların değil toplumun tüm kesimlerinin bilinçlenmesi ve mücadele etmesi gerekliliğine vurgu yaptı. Toplumsal değişimin kısa sürede değişmeyeceğine bunun uzun yıllar sürecek bir mücadele ile mümkün olacağına değinen Rasha Wazni, “Toplumun ayrımcılıktan uzak olduğu, kadınların, kızların, erkeklerin ve tüm grupların eşit haklara sahip olduğu ve Lübnan toplumunun gelişimine ve dayanıklılığına katkıda bulunacak aktif roller üstlenebildiği kapsamlı bir adalet ve eşitlik vizyonuna ulaşmak için çabalarımızı sürdüreceğiz" şeklinde konuştu.
‘Şiddet kamusal ve özel hayatta kendini gösteriyor’
Şiddete ve Sömürüye Son Örgütü Üyesi Avukat Fatima El-Hac ise toplumdaki şiddet olgusunun köklü olduğunu belirterek, şiddetin hem kamusal hem de özel hayatta kendini gösterdiğini söyledi. Fatima El-Hac, "Şiddeti günlük davranışlarında kendini gösteren şiddetli bir toplumda yaşıyoruz. Birçok sosyal ortamda, kadınlar iftira ve hakarete maruz kalıyor. Bu da toplumsal kültürün bir parçası olarak kadınlara yönelik şiddetin ‘hoşgörülülüğünü’ yansıtıyor” dedi. Fatima El-Hac, şiddet olgusunun sebeplerini, kadınlara yönelik ayrımcılığı ve şiddeti sürdüren ataerkil yetiştirme tarzının yanı sıra, başta 18 mezhep ve 15 kanun olmak üzere çeşitli mezhepler arasında yaygın olan kişisel statü kanunları olmak üzere adaletsiz kanunlara bağladı.
‘Kimi vakalar şiddet olarak bile görülmüyor’
Fatima El-Hac, "Bu kanunlar, kadının itaat ve disiplin kavramlarını pekiştiriyor, örneğin kadının erkeğin otoritesine itaat etmemesi durumunda onu disiplin altına alma hakkı tanıyor" dedi. Ülkedeki koruma kanununu etkin uygulanması gereken niteliksel bir sıçrama olarak tanımlayan Fatima El-Hac, “Hükümetin kadınlara yönelik şiddet vakalarındaki hoşgörüsü endişe verici rakamlarda açıkça görülüyor. 2024'te, eşleri tarafından öldürülen yaklaşık 17 kadın vakası vardı, 2023'te ise bu sayı daha da yüksekti" şeklinde konuştu. Çoğu suçun kayıt altına alınmadığını anlatan Fatima El-Hac, kimi vakaların şiddet olarak bile görülmediğini ifade etti. Fatima El-Hac, şüpheli kadın ölümlerinin de yüksek oranlarda yaşandığını kaydetti.
‘Hesap verilebilirliğin olması lazım’
Fatima El-Hac, tüm bu tabloya karşın faillere daha ağır cezalar verilmesini ve yargılamaların hızlandırılmasını yasalarda ilerlemelerin olduğunu kadınlara gerçek adaletin ve kapsamlı korumanın sağlanması için bu yasaların uygulanmasındaki boşlukların giderilmesi gerektiğini vurguladı. Kadınlar için yasaların geliştirilmesini ve uygulanmasını isteyen Fatima El-Hac, “Ciddi bir hesap verebilirliğin olmaması, kadınlara yönelik şiddetin devam etmesini teşvik ediyor. Toplum kadınlara yönelik suçların işlenmesini gerçek bir caydırıcılık olmadan kolaylaştıran şiddet dolu, ataerkil bir kültürde yaşıyor. Kadınlara yönelik şiddeti ve cinayeti suç sayan yasaların varlığına rağmen, bunların uygulanması genellikle zayıf ve caydırıcı bir etki yaratmak için yetersiz” diye ekledi.
‘Kapsamlı yasa parlamentoda’
Fatima El-Hac da kadınlara yönelik şiddetle mücadelenin uzun bir süreç olduğuna inanırken, “Kadına yönelik şiddetin tüm yönlerini ele alan kapsamlı bir yasa tasarısı sunduk ve şu anda parlamentoda. Yeni dönemin ve bu taslağı destekleyen yeni temsilcilerin, korumayla sınırlı olmayan, aynı zamanda faillerin kovuşturulmasını ve uğradıkları zararların tazminini de içeren bu kapsamlı yasayı geçirerek iradelerini somut adımlara dönüştürmelerini umuyoruz, zira kadınlar uğradıkları zararların tazmin edilmemesinden mustarip olmaya devam ediyor" dedi.