Arap Kadınları Örgütü’nden Fadiya Kiwan savaş alanlarındaki kadınların durumunu değerlendirdi -1-

Fadiya Kiwan: Kadınların güçlendirmesi gerekiyor

Arap Kadın Örgütü Genel Yöneticisi Fadiya Kiwan, toplumda adaleti korumak için kadının güçlendirilmesinin ve korunmasının kesinlikle gerekli olduğunu söyledi.

ASMAA FATHI

Kahire - Arap Kadınları Örgütü Genel Yöneticisi Dr. Fadiya Kiwan, 1995 yılında önemli bir uluslararası toplantı olan Pekin Konferansı ile kadın sorunları üzerinde çalışmaya başladı. Tüm gücü ve iradesiyle kadınları güçlendirmeye çalışan Fadiya Kiwan, 2018'den bu yana örgüte başkan olarak seçilen ilk Lübnanlı kadın oldu. Paris Sorbonne Üniversitesi'nden siyaset bilimi doktorası alan Fadiya Kiwan, ayrıca Lübnan Üniversitesi'nden felsefe ve psikoloji diploması da aldı. Ajansımıza konuşan Fadiya Kiwan, toplumsal adaleti korumak için kadınları güçlendirmek ve korumak için çalışmanın gerekliliğine işaret etti.

 “Savaş en çok kadınları etkiledi”

*Örgütler ve devlet kurumları, savaştan zarar görmüş bölgelerdeki kadınlara nasıl destek oluyor?

Savaşlar ve silahlı çatışmalarla dolu geçen on yıl, en çok kadınları olumsuz anlamda etkiledi ve zarar verdi. Birçok ülkenin kadınları silahlı çatışmaların sonuç ve etkilerinden koruma planları var. Silahlı çatışmalarla ilgili 11 uluslararası karar var. Bu kararların uygulanmasında kendimizi üye ülkelerin yerine koyuyoruz ve hükümet çalışmalarıyla birlikte hareket ediyoruz. Ulusal planları geliştirmek ve ulusal siyaseti yaymak isteyenler için bölgesel düzeyde özel kurslar düzenliyoruz. Kadınların bu koşullarda korunması için hükümetin öncelikli plan ve olanaklarını gerektiriyor. Ayrıca kadınlara güvenli bir yer veya temel şeylerinin sağlanacağı acil yardıma ihtiyaç var. Ancak bu hizmetleri doğrudan sağlama imkanımız yok. Doğrudan hizmet sağlayanlar birçok imkana sahip olan Kızılay ve Mülteciler Yüksek Komiserliği'dir. Tutuklu kadınlara ve aylarca haklarında karar verilmeden idari cezaevlerinde tutulan kadınlara ne olduğu konusunda pek çok soru var.

“Birlik olunmalı”

*Lübnanlı kadınlar şuanda ekonomik anlamda zorluk çekiyorlar. Lübnanlı kadınlar için neler yaptınız?

Lübnan benim ülkem. Ülkenin içinde bulunduğu durumdan kaynaklı çok üzgünüm. Kötü ekonomik koşullardan bahsettiğimde, ekonomik koşullardan sadece kadınların acı çektiğini söyleyemem. Çünkü bugün Lübnan'da yaşayan herkesin durumu çok kötü. Ancak bizim ve diğer kurumlar tarafından yapılan ekonomik ve sosyal araştırmalardan biliyoruz ki, sefalet ve yoksulluktan en çok kadınların etkileniyor. Bu anlamda kadınların yüzdesi daha yüksektir. Lübnan'daki durum tehlikelidir. Yaşamın sorunlarını çözmek için bir birlik olmalıdır. Çünkü ekonomik sorunu zayıflatan tehlikeli bir siyasi bölünme var. Lübnan, Uluslararası Para Fonu ile yapılacak olan bir anlaşmanın önünü kapatmak istediği için toplumsal adalet davası açmak için uluslararası bir projenin başlatılmasına kısa süre önce müdahale ettik. 25 yıl önce Pekin Konferansı’ndan döndüğümüzde dönemin cumhurbaşkanı Refic Hariri'ye genel bir rapor sunduk.  Ondan kadınların durumunu öğrenebilmemiz için cinsiyet standardının inşasını tüm istatistiklerle birlikte genelleştirmesini istedik. 25 yıl sonra Beyrut limanındaki patlamanın ardından yetkililere kaç kadının mağdur olduğunu sorduk. Ancak bu konu hakkında bir bilgilerinin olmadığını gördük. Aynı şey hizmet sunumu için de geçerlidir. Kadın sayısına ilişkin herhangi bir istatistik yok.  Arap ülkelerindeki profesyoneller için eğitim kursları düzenlemeye ve onları afetlerde toplumsal cinsiyet entegrasyonunun gerekliliği konusunda ikna etmeye yönelik çalışmalarımıza rağmen, yardım almada cinsiyet entegrasyonu ve eşitliğini göremiyoruz. Kadınlar toplumun yarısıdır ama erkeklere daha fazla yardım yapıldığını biliyorum. Bu da hiç adil değil.

“Çalışmalar yeterli değil”

* Mısır sokaklarında kadın sünneti, çocuk yaşta zorla evlendirme gibi derin krizler var. Hükümetin bunlarla mücadeledeki rolünün etkisini nasıl yorumluyorsunuz?

Parlamento ve Senato'nun yasama çabaları var. Ancak bu yeterli değil. Çünkü sivil toplum, özellikle kırsal bölgelerde ve okuma yazma bilmeyen gruplar, yasaların prosedürlerine ve uygulanmasına direniyor. Örneğin, kadın sünnetini yasaklayan yasanın eskiden uygulanmasında zorluklar yaşandığından kaynaklı bu adet uzun bir süredir devam ediyor. Şu anda hükümetin karşı karşıya olduğu zorluğun yasaların uygulanması olduğunu düşünüyorum. Kadın-erkek eşitliğinin sağlanmasında insan hakları ve eşitlik için mücadele eden sivil toplum kuruluşlarının ve kadınların yaşadığı krizlerin bu yasaların uygulanması için hükümetle daha fazla işbirliği yapması gerektiğine inanıyorum.