Women Deliver’dan: Asıl güç kadınların küresel güçlenmesiyle oluşur

Ruanda’da yapılan Women Deliver 2023’e katılan Kadının İnsan Hakları- Yeni Çözümler Derneği Koordinatörü Zelal Ayman, “Küresel olarak kadınların güçlenmesini çok önemsiyorum, asıl güç bu olur” dedi.

ROJDA KIZGIN

Haber Merkezi- Tüm kimlikleriyle cinsiyet eşitliğini, kız çocukların ve kadınların sağlığını ve haklarını savunan lider bir küresel savunucu olan Women Deliver (Kadınlar Konuşuyor), 2007’den itibaren cinsiyet eşitliğinin ilerlemesi için yüzlerce ülkeden binlerce kişinin katılımıyla küresel konferanslar düzenliyor.

İlk konferansı Ekim 2007'de Londra’da gerçekleştiren Women Deliver, Haziran 2010’da ABD’de Washington D.C.’de, Mayıs 2013’te Kuala Lumpur'da, Mayıs 2016’da Danimarka'nın Kopenhag kentinde, 2019’da Kanada'nın Vancouver kentinde yüzlerce ülkeden binlerce katılımcıyla küresel konferanslar düzenledi.

Son konferans Ruanda’da yapıldı

Women Deliver 2023 konferansı ise 16 Temmuz’da Ruanda’nın başkenti Kigali’de düzenlendi. Konferansın, kadınların yaşanan iç savaşın ardından ülkenin yeniden inşasında aktif yer aldığı Ruanda’da yapılması ayrı bir anlam taşıyor. Konferansa Türkiye’den yıllardır uluslararası konularda çalışan Kadının İnsan Hakları- Yeni Çözümler Derneği Koordinatörü Zelal Ayman katılım sağladı. Zelal Ayman, konferansa ilişkin sorularımızı yanıtlayarak, kişisel deneyimlerini paylaştı.

Konferansın küresel kadın hareketi için başarılı ve verimli olduğunu vurgulayan Zelal Ayman, kazanılmış haklara saldırıların ortak ses olarak çıktığı konferansta, “Buna izin vermeyeceğiz, kazanılmış haklarımızı geri alamazlar, eşitlik karşıtı hareketlere karşı biz de mücadele edeceğiz” mesajlarının verildiğini anlattı.

‘Afrika’nın bütün ülkelerinden onlarca kadın vardı’

*Women Deliver 2023 Ruanda’nın başkenti Kigali’de yapıldı. Konferansın ana teması neydi? Hangi ülkeler katıldı, kaç katılımcı vardı?

Konferans Kigali’de 16 Temmuz'da başladı 4 gün sürdü. Dünyanın bütün kıtalarından 6 bin 300 kişi katıldı. Online olarak da 2 binden fazla insan katıldı. Toplamda 8 bin civarında katılım oldu. Konferans bu tip organizasyonlara uygun bir mekanda yapıldı. Ana teması “Alanlar Dayanışma ve Çözüm Yolları” idi. Büyük kapsamlı paneller, sanatsal faaliyetler yapıldı. Konferans özellikle Afrika'da yapıldığı için Afrika’dan katılım yüksekti. Afrika’nın bütün ülkelerinden onlarca kadın vardı. Zaten siyah ağırlıklıydı. Beyaz kıtalardan çok fazla katılım yoktu. Özellikle buna dikkat edilmişti. Yani Ekvador altı Küresel Güney dedikleri kıtalardan çok fazla katılım vardı.

Pandemi krizinden sonra dünyada yapılan ilk büyük toplantılardan biri oldu. Yani sivil toplumdan tutun kamu kurumlarına kadar, parlamenterler, başbakanlar, cumhurbaşkanlarının katılımıyla gerçekleşti. Konferansta, pandemi krizinden sonra bu kadar kalabalık ve başarılı bir organizasyonla bir araya gelmenin ne kadar önemli olduğu sık sık vurgulandı.

*Türkiye’den kimler katıldı? Bu kadar geniş çaplı küresel bir konferans medyada, kadın örgütlerinin gündemine pek yansımadı…

Sadece Kadının İnsan Hakları-Yeni Çözümler Derneği adına ben katıldım. Türkiye kadın hareketi böyle uluslararası toplantılara çok fazla ilgili değil. Biz dernek olarak biliyorsun uluslararası ilişkilerimiz, katılımlarımız güçlü yıllardır böyle. Ve girişimde bulunduk ben derneği temsilen katıldım. Başka da kimse yoktu. Ana akım medya zaten toplumsal cinsiyet eşitliği, feminizm, kadın hareketine asla yer vermiyor. Alternatif medya da çok ilgilenmiyor. Türkiye'de uluslararası düzeyde dayanışma, işbirliği konularına çok büyük bir ilgisizlik var muhalefetin, kadın hareketinin, Kürt kadın hareketinin genel bir durum. Biz dernek olarak böyle bir fırsatı değerlendirdik. Çok da iyi oldu.

‘Kazanılmış haklara saldırı ortak ses olarak öne çıkan konulardandı’

*Konferansta en çok vurgulanan konular nelerdi? Somut eylem planları çıktı mı, ittifaklar geliştirilebildi mi?

Somut eylem planı çıkmadı. Zaten ortak bir şey çok zor. Ama birbiriyle görüşen pek çok kadın örgütü, platform kendi aralarında bir sürü iletişim ve etkileşim geliştirdiler. O ilişkiler devam edecektir. Bence zaten amaç bu. Küresel düzeyde eylem planının çıkması çok gerçekçi değil. Ama kıtasal düzeyde, bölgesel düzeyde ve örgütsel bazda ilişkiler, iş birliği olanakları, dayanışma yolları çokça konuşuldu ve konferanstan zaman içinde kısa, orta ve uzun vadede verimli sonuçlar çıkacağını düşünüyorum. Böyle şeylerin hep etkisi vardır. Burada ortak bir şeye varmak çok güç ama ortak ses şuydu “kadınların ve kız çocukların güçlendirilmesi hala çok önemli bir sorun” denilerek hükümetler, bu konuya daha duyarlı olmaları somut adımlar atmaları için davet edildi.

Özellikle yapılan büyük oturumlarda kazanılmış haklara saldırılar, bunların gaspı ve toplumsal cinsiyet eşitliğine karşı hareketlere yönelik neler yapılabilir konuları çok çok öne çıktı. Ortak bir ses olarak çıktı. ‘Buna izin vermeyeceğiz, kazanılmış haklarımızı geri alamazlar, eşitlik karşıtı hareketlere karşı biz de mücadele edeceğiz’ mesajları verildi. En önemli sonuç buydu. Bir de iş birlikleriydi. Ama bu iş birliklerin sonuçları hemen ortaya çıkmaz zamanla.

‘Küresel kadın hareketi için başarılı ve verimli bir toplantıydı’

*Küresel kadın hareketi için Women Deliver konferansı nasıl bir öneme sahip?

Güney Yarım Küre'deki kadın hareketi için verimliydi. Çok güzel toplantılara, tartışmalara katıldılar. Hükümetler düzeyinde katılımlar oldu. Çok iyi bir savunuculuk yapıldı toplumsal cinsiyet eşitliği, feminizm, kadın ve kız çocuklarının güçlendirilmesiyle ilgili. Bir konferanstan hemen somut gözle görülür bir sonuç beklenemez ancak kıtasal düzeyde insanların ilişki kurması, iş birliği geliştirmesi, dünyaya mesaj vermesi Türkiye'de yansımıyor ama bütün dünyada ‘Women Deliver yapıldı kadınlar şu mesajları verdi’ diye yansıdı. Birçok ülke bu tür konferansların önemini biliyor, takip ediyor, paylaşıyor. Bence küresel kadın hareketi için başarılı ve verimli toplantıydı.

‘Ortadoğu’da hazırlık toplantısı olsaydı Türkiye’den daha fazla katılım olurdu’

Özellikle Güney Yarım Küredeki kadınların bir araya gelmesi bakımından iş birliği olanaklarını geliştirmeleri bakımından ve pandemi sonrası feministlerin, aktivistlerin bir araya gelebilmesi bakımından önemliydi. 6 bin 300 katılımcıdan söz ediyoruz. Bir de online 2 binden fazla insan katıldı. Konferansın sonuçları birkaç ay sonra açıklanacak. Konferansa ilişkin yapılan ankette de belirttim; bu tür küresel toplantılar yapılmalı. Bölgesel toplantılarla hazırlık yapılmalı. Mesela Ortadoğu'da bunun hazırlık toplantısı olsaydı belki Türkiye'den daha fazla katılım olurdu diye düşünüyorum. Şuna inanıyorum, küresel bir şekilde güç olununca etkili olunuyor. Türkiye'de güçlüyüz ama etkimiz çok kısıtlı oluyor. Küresel bir güç olan Women Deliver gibi bu kalabalık hal, bu güçlü enerjiyi önemsiyorum. Keşke 10 bin kadın bir araya gelse diyorum ama maliyet çok yüksek.

‘Küresel olarak kadınların güçlenmesini çok önemsiyorum asıl güç bu olur’

Küresel olarak feministlerin, feminist hareketin, kadınların güçlenmesini çok önemsiyorum, asıl güç bu olur. Ülkeler düzeydeki güç o ülke içini etkiliyor. Küreseli etkilemiyor çok fazla. O yüzden Women Deliver gibi konferansların bu kadar kalabalık her kıtadan özellikle sömürgeleştirilmiş, çok ezilmiş, hala iktidar güç ilişkilerinin sert yaşandığı yerlerden kadınların buluşması çok anlamlı. O yüzden Türkiye ve Kürdistan'dan kadınların katılması çok güzel olur. Oralarda bulunmak lazım o kadınlarla temas halinde olmak lazım.

Türkiye'de cumhuriyet sonrası modernleşme, muasır medeniyet seviyesi hep batı, beyaz, Avrupa, Kuzey Amerika üzerinden gidilmiş. Oysaki bizim onlarla sosyolojik, politik, ekonomik ortaklığımız pek yok. Biz Hindistan’la yakınız kültürel olarak, Afrika’yla, Ortadoğu’yla. Beyazların ülkesi bize bir şey vermiyor. Afrikalı kadınlarla bizim daha çok ortak noktamız var, Güney Asyalı kadınlarla, Latin Amerikalı kadınlarla. Ekonomi, sosyolojik koşullar, kültürler, ezme ezilme biçimleri, hükümet sistemleri benziyor. Hep Avrupa Avrupa olunca terazi şaşıyor. Elbette ki Türkiye sekülerlik, yasal mevzuat bakımından Avrupa’ya yakın daha da yakın olmasını istiyorum o ayrı bir şey. Ama kültürel çeşitli politik koşullar ve ekonomik olarak Avrupa’yla o kadar yakın değiliz.

‘Ruanda’da toplumsal olarak kadınlar çok görünür’

*Konferansın Ruanda’da da yapılması ayrıca anlamlı. 1994’te yaşanan iç savaş sonrası ülkenin yeniden inşasını kadınlar sırtladı. Konferansa Ruandalı kadınların, hükümetin desteği nasıldı?

Konferansı Ruanda hükümeti çok destekledi, destekleyici bir tutum almıştı zaten. Biliyorsun Ruanda’da 1990'larda çok şiddetli bir iç savaş yaşandı 2 milyona yakın insan öldü. Bu süreçten sonra ülke yeniden bir yapılanmaya gitti. Ekonomik, sosyolojik, politik, toplumsal ve devlet düzeyinde pek çok düzeyde yapılanmaya gitti. Kadınlar çok aktif toplumun yeniden kurulmasında rol oynamış. Hükümet barışçıl hayatı kurma programı başlatmış, mahkemeler, toplumsal uzlaşma, intikam almama gibi büyük eğitim programları ve toplumsal dönüşüm programları düzenlemiş kadınlar çok güçlü bir şekilde bu süreçlere katılmışlar.

Çok büyük bir katliamdı. Ve bundan kadınlar adına çıkan çok önemli sonuç, Afrika gibi bir yerde kadınların çok daha görünür olmaya başladığı bir toplum oldu. Kadınların şu an yüzde 56 oranında siyasete katılımı var parlamentoda. Sadece parlamento düzeyinde değil işgücüne katılım, eğitime katılım gibi alanlarda da kadınlar son derece görünür. Aynı zamanda toplumsal olarak da kadınlar çok görünür.

‘Kadınların görünür olması erkekleri de etkilemiş toplumsal dönüşüm yaşanmış’

Sırf Kigali'de dolaştığında bunu görüyorsun. Ve erkeklerin tutumunu da görüyorsun. Yani o kadınların çok görünür olması erkekleri de etkilemiş, toplumsal dönüşüm yaşanmış. Çok saygılılar, davranışları çok düzgün. Mesela Güney Yarım Küredeki gelişmemiş toplumlarda görülmeyecek bir saygı ve düzey var kadınlara karşı. Konferansta görev alan personel erkeklerin tutumlarında bile çok büyük bir saygı vardı. Onlar hükümetin görevlendirdiği kişilerdi, hükümet adına konferansı destekliyorlar. Şunu hissediyorsun burada kadınlara değer veriliyor, kadınlar bunu başarmış, kadınlar kıymetli, hükümet destekliyor, kamu destekliyor. Mesela bunu Türkiye'de asla hissedemezsin.

Konferansı Ruanda Hükümeti adına Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Kadın Bakanlığı çok desteklemiş, koordine etmiş. Kapanış oturumuna gelen bakanlık destekleyici bir konuşma yaptı. Açılış törenine gelen Ruanda Cumhurbaşkanı yine bir konuşma yaptı. Macaristan Başbakanı, Senegal Başbakanı böyle 3-4 ülkenin başbakanlık düzeyinde açılış törenine geldiler.

‘Kadınların aktif olması hem Afrika hem küresel dünya için önemli’

Afrika gibi geri bıraktırılmış, sömürgeleştirilmiş bir yerde Ruanda çok küçük bir ülke olmasına rağmen, yaşadığı bu katliama rağmen kendini çok güzel toparlamış. Tabi kapitalist bir ekonomi var, liberal bir ekonomi var ama atılım yapmaya çalışıyorlar. İşte ekonomik anlamda da çok girişimleri var, bir şekilde demokrasi var. Seçimler oluyor, kabine var, bakanlık var, parlamento var. Parlamentoda kadınlar güçlü. Doğu Afrika'da örnek bir model yaratmaya çalışılıyor. Bu noktada kadınların da bu süreçte aktif olması aslında kıtasal düzeyde Afrika için genel olarak küresel dünya için önemli diye düşünüyorum. Bir model çıkıyor oradan, kadınlar güçlü, ekonomi gelişiyor, demokrasi gelişiyor ve güzel pozitif bir model oluştuğunu düşündüm.

‘Afrikalı kadınlardan etkilendim ben de bir Kürt olarak sömürgeleştirilmenin zorluklarını yaşadım’

*Sizin açınızdan nasıldı konferans, kişisel deneyiminizden var mı aktarmak istediğiniz anekdotlar?

Çok güzel bir deneyim oldu. Konferansı ben başarılı buldum hem teknik, hem içerik hem politik anlamda. Uzun zamandır katıldığım en başarılı toplantıydı diyebilirim. Verimliydi, düzgün planlanmıştı, içerik çok güçlüydü, mesajlar çok güçlüydü. Orada özellikle Afrikalı kadınlarla, Afrikalı kadın hareketleriyle, örgütleriyle tanışmış olmaktan çok etkilendim. Çünkü ben de bir Kürt olarak sömürgeleştirilmenin, bir sömürgede büyümenin, sömürgeleştirilmiş bir ülkede büyümenin zorluklarını çok yaşadığım için bir feminist olarak onlarla çok yakın hissettim. Çok iyi anlaştık ve birbirimizi hemen anladık. Çünkü onlar da çok acı çekmişler hala çekiyorlar hala devam ediyor. O bakımdan ben konferansın Ruanda’da olduğunu duyunca katılmak istedim.

Kanada’da yapılan konferansa katılmak istememiştim. Beyaz ülkeler, beyaz toplum, beyaz kültür ilgilendirmiyor beni, ilgimi çekmiyor bana bir şey vermiyor çünkü. Ama Afrika gibi sömürgeleştirilmiş bir kıtada bir ülkede olanlar ilgilendiriyor. İyi ki gitmişim iyi ki o kadınlarla tanıştım. Yarın bir gün onlarla bir iş birliği yapacağız diye değil ama o kültürü görmek o direnmeyi görmek, o kadınların gücünü görmek çok iyi geldi bana. Latin Amerikalı kadınlar da. Katalonya’dan bir grup kadınla tanıştım. Onlar Kürt hareketini biliyor, Rojavayı biliyor. Çok güzel sohbetler ettik. Onlarla görüşmeyi düşünüyorum mesela. Hewler'den feminist Kürt bir kadınla tanıştım. Sömürgeleştirilmiş ülkelerden toplumlardan kadınlarla görüşmek çok anlamlıydı. Konferansın anlamı da buydu zaten.

‘Women Deliver feministlerin öncülük ettiği bir inisiyatif’

*Women Deliver nasıl bir inisiyatif? Konferansları nasıl düzenliyor, konferansların yapılacağı ülkeleri neye göre belirliyor? Herkes katılımcı olabilir mi?

Women Deliver bir inisiyatif. 2007’den itibaren konferanslar düzenliyor. Bu inisiyatifte dünyanın her yerinden özellikle küresel güney dedikleri Ekvador altı yoksul ve gelişmekte olan ülkelerdeki feministlerin Güney Asya, Afrika, Latin Amerika gibi sömürgeleştirilmiş, geri bıraktırılmış kıtalardaki feministlerin öncülük ettiği bir inisiyatif bu temelde. Bir danışma grubu, hazırlık grubu olarak çalışıyor. Temayı belirliyor, konuşmacıları belirliyor, ara toplantılar yapıyor, fon buluyor, lojistiğini ayarlıyor bütün organizasyonu yapıyor. İnsanlar ‘şöyle bir oturum yapmak istiyorum’ diyerek başvuruyor. Bütün bu başvuruları değerlendiriyor. Women Deliver danışma kurulu hazırlıyor bütün bunları.

Belli bir örgüt yok. Ama her ülkeden belli örgütler bunu destekliyor. Mesela Türkiye'den Kadının İnsan Hakları-Yeni Çözümler Derneği işin içinde. Güney Asya'da, Hindistan'da, Afrika'da, Latin Amerika'da belli kadın örgütleri işin içinde. Konferanslarda ev sahibi olan ülke de aktif oluyor. Bir önceki konferans Kanada'ydı. Kanada'daki feministler çok aktif oluyor. Kanada’da yapılan konferansa da dernek olarak katılmıştık. Konferansların yapılacağı ülkeler belli bir kritere göre belirlenmiyor. Ülkedeki insanlar ilgi gösteriyor, kadın örgütleri, hükümetler. Özel bir kriter yok herkes katılabilir. Ancak ulaşım, kayıt parası, konaklama gibi maliyeti çok yüksek bir organizasyon. O yüzden maddi kaynak çok önemli. Çok fazla fon kuruluşu var onlar destekliyor. Bizim konferansa katılımımızı Latin Amerika’dan bir feminist örgüt destekledi.