Uluslararası kurumlar kadın haklarına duyarsız

Minbic Toplumsal Ekonomi ve Kadın Meclisi Üyesi Zeliha İbrahim, CEDAW Sözleşmesi ve 1325 sayılı kararın “göstermelik” olduğunu belirterek, “Uluslararası kurumlar, İran, Irak ve Kuzey ve Doğu Suriye'deki kadın hakları ihlalleri karşısında duyarsız” dedi.

SİLVA AL-İBRAHİM

Minbic- Kadına yönelik şiddet, kadınları koruyacak yasaların eksikliği ve toplumsal cinsiyet ayrımı nedeniyle gün geçtikçe birçok ülkede artış gösteriyor. Kuzey ve Doğu Suriye’nin Minbic Kantonu’nun Toplumsal Ekonomi ve Kadın Meclisi Üyesi Zeliha İbrahim, kadına yönelik şiddet biçimlerine dikkat çekerek, cinsiyet eşitsizliğinin şiddeti derinleştirdiğini söyledi. Uluslararası sözleşmelerin şiddet karşısında sadece kâğıt üstünde kaldığını belirten Zeliha İbrahim, toplumda aile yapılarının da şiddeti meşrulaştırdığını ifade etti.

Kadına yönelik, psikolojik, cinsel, siyasi, siber, sosyal ve sözlü şiddet biçimlerinin olduğunu belirten Zeliha İbrahim, tüm bu şiddet biçimlerinin kadın ve toplum üzerinde olumsuz etkiler yarattığını söyledi.

Dijital şiddetin amacı

Özellikle dijital şiddetin kadınlar üzerinde büyük bir etkisi olduğuna dikkat çeken Zeliha İbrahim, "Toplumsal, siyasi veya hizmet alanlarında liderlik yapan kadınlar, sosyal medyada iftiraya uğramakta ve hakaret edilmektedir. Bu durum, kadınların toplumlarındaki özgüvenlerini kırmayı ve karar alma mekanizmalarından uzaklaştırmayı amaçlamaktadır" dedi.

Sosyal medya aracılığıyla şantaj ediliyorlar

Bu tür şiddetlerin, kadınları toplumsal yaşamdan dışlama amacı taşıyan bir strateji olduğuna dikkat çeken Zeliha İbrahim, "Kadına yönelik bu tür saldırılar, özel savaş olarak değerlendirilebilir" dedi. Ayrıca, özellikle genç kızların, sosyal medyada kurdukları duygusal ilişkiler aracılığıyla zorbalık ve şantajlara uğradıklarını vurgulayan Zeliha İbrahim, ailelerin bu konuda çocuklarını bilinçlendirmesi gerektiğini belirtti.

Toplumsal bilinçlenme önemli

Zeliha İbrahim, kadınların şiddetle mücadele edebilmesi için farkındalık yaratmanın önemini vurgulayarak, "Kanunlar şiddet vakalarını hafifletebilir, ancak tüm şiddet biçimlerini tamamen ortadan kaldırmak mümkün değildir. Bu yüzden kadınların kendilerini koruyabilmesi için eğitim ve bilinçlenmeye önem verilmelidir" diye belirtti.

Aile modeli şiddeti körüklüyor

Toplumsal cinsiyet temelli şiddetle mücadeleye dair de konuşan Zeliha İbrahim, ailenin toplumdaki cinsiyet eşitsizliğini körüklediğine dikkat çekti. Ailelerin, erkek çocuklarına toplumda önemli roller vererek, kadına yönelik şiddeti meşrulaştırdığını, kadınların itaatkâr ve zayıf olarak tanımlanmasına yol açtığını belirtti. Zeliha İbrahim, ailelerin, çocuklarını cinsiyet ayrımcılığından uzak bir şekilde, eşitlikçi ve adaletli bir şekilde yetiştirmesi gerektiğini ifade etti.

Kadınlar siyasi şiddete maruz kalıyor

Gazeteci, aktivist ve siyasetçi kadınların siyasi şiddete maruz kaldıklarını ifade eden Zeliha İbrahim, "Siyasi şiddet, Suriye, İran, Türkiye gibi ülkelerde yaygındır. Örneğin, Şam hükümetinde kadının siyasi alandaki yeri çok sınırlıdır ve varlığı sadece semboliktir. Bu, kadınların haklarının hiçe sayılmasıdır. Ayrıca, İran'da kadın siyasetçiler, gazeteciler ve hak savunucuları ciddi şekilde hak ihlallerine uğruyor. Tutuklamalar ve idam cezalarına maruz kalıyor. Türkiye'nin işgali altındaki Kuzey ve Doğu Suriye'deki kadınlar da aynı şekilde saldırılara uğruyor” dedi.

‘Uluslararası kurumlar kadın haklarına duyarsız’

Uluslararası anlaşmaların ve kararların kadınların siyasi yaşamda yer almasına yönelik olduğunu belirten Zeliha İbrahim, "CEDAW Sözleşmesi ve 1325 sayılı karar, kadınların karar alma süreçlerine katılımını ve şiddet mağdurlarının korunmasını öngörüyor. Ancak bu kararlar çoğunlukla sadece göstermelik olmaktadır. Uluslararası kurumlar, İran, Irak ve Kuzey ve Doğu Suriye'deki kadın hakları ihlalleri karşısında duyarsız” ifadelerini kullandı.

Son olarak, Zeliha İbrahim, uluslararası toplumdan bu yasaların etkin bir şekilde uygulanmasını sağlamak için mücadeleyi artırma çağrısı yaptı ve "Mücadele ile bu yasaların uygulanmasını sağlamalıyız. Uluslararası toplum, bizlere karşı işlenen suçlara göz yummamalı ve bizler de kendimizi korumalıyız" şeklinde konuştu.