Kadın hakları için sınırları aşan ittifak şart
Kadın hakları savunucusu Zahra El-Vardi, baskı rejimleri, sömürgecilik ve savaşlara karşı kadınlar tarafından güçlü bir bölgesel cephe inşa edilmesi çağrısında bulunarak, kadınların her alanda savunulması gerektiğini vurguladı.

HANAN HARET
Fas- Coğrafi ve siyasi bölünmelerin derinleştiği, kadınların elde ettiği kazanımların geri alınmaya çalışıldığı bir dönemde, Kuzey Afrika ve Ortadoğu’daki kadın hareketlerinde “Kadın haklarını birlikte savunmak için sınırları aşan bir kadın ittifakı kurulabilir mi?” sorusu çok tartışılıyor.
Bu bağlamda, Faslı kadın hakları savunucusu ve Kadın Hareketi Birliği (UAF) üyesi Zahra El-Vardi, Fas’taki kadın hakları mücadelesi deneyimine dayanan bir bakış açısıyla konuştu. Zahra El-Vardi’ye göre bu dönem, sadece coğrafi değil, ilkesel dayanışmaya dayanan yeni bir ittifakı zorunlu kılıyor.
Kökleri derin, etkili bir kadın hareketi
Zahra El-Vardi, Kuzey Afrika ve Ortadoğu’daki kadın hareketlerinin geçici ya da marjinal olmadığını aksine, bu hareketlerin yerel bağlamlarında köklü ve etkili olduğunu belirterek,
“Bu bölgedeki kadın hareketleri, toplumsal ve hukuki dönüşümlerin itici gücü oldu” dedi.
Kadın hakları için aile ve yurttaşlık yasalarında önemli reformlara öncülük ettiklerini söyleyen Zahra El-Vardi, hareketlerin uluslararası standartları benimseyerek ulusal yasalara uyarlama konusunda da önemli adımlar attığını ifade etti.
Ancak bu hareketleri asıl farklı kılan unsurun, siyasi partiler ve resmî kurumların geleneksel yapılarının dışına çıkarak bağımsız sivil mücadeleyle geniş bir savunuculuk ve yasa yapma deneyimi biriktirmeleri olduğuna dikkat çeken Zahra El-Vardi, şunları söyledi:
“Kadın hareketi, etkisi ve bilgisiyle diğer toplumsal güçlerden ayrışıyor. Uluslararası hukukla güçlü bağlar kurdu ve bu hukuku somut gerçekliğe dönüştürmeyi başardı.”
Ortak ilkelere dayalı bölgesel ittifaklar
Zahra El-Vardi, Fas’ın tek başına değil, Arap, Afrika ve Akdeniz bölgelerinde yer alan feminist ağların aktif bir üyesi olarak hareket ettiğini kaydederek şöyle konuştu:
“Biz sadece ulusal düzeyde değil, bölgesel ve uluslararası kadın ağlarıyla ortak stratejik meselelerde sürekli bilgi paylaşımı ve ortak eylem içindeyiz.”
Bu ittifakların rastlantısal ya da geçici dayanışmalara değil, demokrasi ve insan haklarına dair ortak referanslara dayandığını vurgulayan Zahra El-Vardi, “İlkesel uyuşmazlık olan yapılarla ittifak kuramayız. Ortak ilkeler, bu işbirliklerinin kalıcılığını ve etkisini belirliyor” değerlendirmesinde bulundu.
Zahra El-Vardi devamında şunları söyledi: “Örnek olarak 13 ülkeden 20’den fazla kadın örgütünün katıldığı ‘Ruaa (Vizyonlar) Ağı’ deneyimini paylaştı. Bu ağ, insan kaçakçılığı ve kadın/çocuk istismarı dosyaları üzerinde çalışarak Ürdün ve Mısır'daki kadınların kurtarılmasını ve Fas’ta 2016 yılında insan ticaretine karşı bir yasa çıkarılmasını sağladı. Ayrıca ‘Şiddete Karşı Sıfır Tolerans’ programının bir parçası olarak ilk müdahale ekiplerinin eğitimi ve okullarda farkındalık kampanyalarının yürütülmesi sağlandı. Şiddeti önlemek çocukluktan başlayan eğitici bir süreçle mümkündür.”
Zahra El-Vardi, bu başarıların ardında ise yerelden bölgesel ölçeğe aktarılan bilgi paylaşımı ve etkili koordinasyon olduğunu belirtti.
Ulusaldan karar mekanizmalarına
Zahra El-Vardi, Fas’taki kadın koordinasyon ağlarının Aile Yasası'nın gözden geçirilmesine dair geniş çaplı bir reform teklifinin şekillenmesinde etkili olduğunu da söyleyerek, “Bu süreç, parlamentoya sunulacak önerilerin yer aldığı çok taraflı bir resmi raporla sonuçlandı. Artık kadın hareketi sadece protesto eden bir güç değil; yasa yapımına ve siyasi karar alma süreçlerine doğrudan etki eden bir aktör” dedi.
Kadınların ittifakı
Zahra El-Vardi’ye göre mevcut jeopolitik krizler ve artan çatışmalar, yıllardır kadınların verdiği mücadeleyle elde edilen hakları tehdit ediyor.
BM Güvenlik Konseyi’nin 1325 sayılı “Kadın, Barış ve Güvenlik” kararının uygulanmamasını ve özellikle Filistin’deki kadın ve çocukların korunmasız bırakılmasını örnek göstererek, şöyle dedi:
“Yalnızca açıklama yayınlamak yetmez. Biz bu ağlar üzerinden BM’ye mektuplar gönderiyoruz, saldırılarda rolü olan devletlere karşı duruyoruz ve Filistinli kadınların durumunu BM Kadının Statüsü Komisyonu’na taşıyoruz.”
‘Fas’ın feminist deneyimi örnek teşkil ediyor’
Ancak bu çabaların ciddi bir engelle karşı karşıya olduğunu da dile getiren Zahra El-Vardi, sonucun finansal abluka olduğunu belirtti. Özellikle Filistin davasını savunan örgütlerin Avrupa ve bölgesel düzeyde fon kesintisiyle tehdit edildiğini değerlendiren Zahra El-Vardi, bu durumun yalnızca örgütlerin çalışmasını değil, bölgesel iş birliğini geliştirme olanaklarını da tehdit ettiğini belirterek, “Ama Filistin meselesine olan inancımız, bu zorluklara rağmen mücadeleye devam etmemizi sağlıyor” dedi.
Zahra El-Vardi, Fas’ın feminist deneyiminin, ilkelere bağlı, bölgeye açık ve bağımsız duruşuyla örnek teşkil ettiğinin altını çizerek, “Sınırları aşan kadın dayanışması artık bir tercihten öte, çoklu çöküşlerin yaşandığı bu çağda direnmenin temel şartıdır” mesajını verdi.