Türk devleti suyu bir silah olarak kullanıyor
Kuzey ve Doğu Suriye’de 5 milyondan fazla insan, Türk devletinin su kesintileri nedeniyle beş yıldır ciddi bir kriz yaşıyor. En ağır yük kadınların omuzunda; sağlık sorunları, psikolojik baskı ve toplumsal eşitsizlik derinleşiyor.

SORGUL ŞÊXO
Til Temir- Türk devleti, 2019 yılından bu yana Kuzey ve Doğu Suriye'ye gelen suyu kesti. Su sorununun yoğun olduğu Til Temir'de 72 bin kişiye sadece 5 su kuyusu hizmet veriyor.
Kimi araştırmalara göre, Ortadoğu ve Kuzey Afrika'daki her ülke 2050 yılına kadar aşırı su sıkıntısı altında olacak. Sıcaklıklar 4°C daha artarsa, bölgedeki tatlı su miktarında yüzde 75'lik bir azalma görülmesi tahmin ediliyor. Yüzyılın sonuna kadar bölgedeki birçok ülkenin yaklaşık 5°C ısınması bekleniyor. İklim değişikliğinden en çok etkilenen ve uyum sağlamaya en az hazır olan ülkeler aynı zamanda çatışmalardan etkilenen ülkeler. Suriye, Yemen, Irak, Lübnan ve Ürdün gibi ülkeler çatışmaların ortasında ve ciddi su sıkıntı yaşanıyor. Suriye de 2050 yılına kadar su sıkıntısı ve kuraklıkla karşı karşıya kalacak ülkelerden biri olarak anılıyor.
Kuzey ve Doğu Suriye'de su krizi
Su sorunu, Kuzey ve Doğu Suriye'de büyük ve acil bir sorun olarak ele alınıyor. Beş milyon insan, beş yıldan uzun süredir devam eden su kriziyle baş başa. Bölge, düşük su seviyeleri, bozulan su sistemleri, bombalama ve doğrudan hedef alınması sonucu su istasyonlarının operasyonel kapasitesinin azalması nedeniyle içme suyu sıkıntısıyla karşı karşıyadır. Kuzey ve Doğu Suriye'de suyu azalmış iki büyük nehir (Fırat-Dicle) bulunuyor. Türk devleti, bölgeye sağladığı suyu, 5 milyondan fazla insana hizmet veren Elok istasyonu da dahil olmak üzere siyasi bir baskı aracı olarak kullanıyor.
Yaşanan ciddi kıtlık hastalıkların yayılmasında artışa yol açarken özellikle kadınlar ve kız çocukları olmak üzere halk sağlığı üzerinde baskı oluşturuyor. Su yalnızca hayati bir ihtiyaç olmakla kalmayıp, sağlık açısından da insanları etkiliyor. Til Temir şehri ve kırsalında, Serêkaniyê, Zirgan, Efrin ile Şehba'dan gelen mülteciler de dahil olmak üzere yalnızca 14 bin aile (72 bin kişi) yaşıyor. Şehir Halk Belediyesi Su Dairesi'nden Yusra El-Xidban, krizi ajansımıza anlattı.
‘Saldırılarla sorun daha da derinleşti’
Yusra El-Xidban, Kuzey ve Doğu Suriye'de, özellikle Cizre Kantonunda kadınların karşılaştığı en temel ve derin sorunlardan birinin su sorunu olduğunu belirterek, bunun nedenlerini şöyle açıkladı: "Serêkaniyê ve Girêspî şehirlerinin işgali ve Elok su istasyonunun ele geçirilmesiyle, işgalci Türk devleti bölgedeki su sorunlarını daha da derinleştirdi. Orada başladı ve 5 yıldan fazla bir süredir 5 milyondan fazla insan su kriziyle karşı karşıya. Su sorununun yüzde 95'i kadınları etkiliyor, bu yüzden yardım etmeye çalışıyoruz."
‘14 bin aileye, yani 72 bin kişiye 5 su kuyusu’
Yusra El-Xidban, belediyenin 14 bin aileye ve yerinden ettirilenlere sağladığı imkanlardan bahsederek, bu çalışmaları şöyle anlattı:
"3 su kuyusu, üç köye ücretsiz su hizmeti sağlıyor. Ayrıca, mültecilere, şehir ve diğer kırsal bölgelerdeki sakinlere hizmet veren 2 su kuyusu daha var. Sınırlı imkanlara rağmen, toplumumuza elimizden geleni sunmaya çalışıyoruz. Bunlar geçici çözümler. Uzun vadeli ve stratejik olamaz.”
Çözüm önerileri
Yusra El-Xidban, çözüm hakkında ise "Her üç aileye bir kuyu açabilme şartıyla su kuyusu açma izni vermeyi kolaylaştırdık. Bölge çölleştikçe yeşil alanlar azalıyor ve hatta görünmüyor. Geriye kalan çözüm, su krizinin arttığı bir dönemde kuyu açılmasına izin vermek. Gözlemlerimize göre, yeraltı suyunun azaldığı ve kuraklık ve artan sıcaklıklar nedeniyle bunun gelecekte bir krize dönüşeceği açık” dedi. Yusra El-Xidban, Elok istasyonu sorununa bir çözüm çağrısında bulunarak, "Elok istasyonu sorunu insani bir sorun, BM ve nüfuzlu ülkelerin bu sorunu çözmek için müdahale etmesi gerekiyor. Çünkü işgalci Türk devleti tarafından ele geçirilmesi su sorununu derinleştirdi. Elok istasyonuyla Kuzey ve Doğu Suriye toplumuna baskı yapmak istiyorlar” şeklinde konuştu.
‘Su eksikliği kadınların psikolojik stresini artırdı’
Su sorununun kadınları psikolojik olarak etkilediğini dile getiren Şehit Amara Merkezi Psikologlarından Fadiya El-Awed de "Toplumun tüm üyeleri, özellikle de kadınlar su krizinden sosyal ve psikolojik olarak etkileniyor. Su kıtlığı, kadınlarda artan psikolojik strese, psikolojik ve duygusal gerginliğe ve çok yüksek düzeyde kaygı ve depresyona yol açmıştır. Aynı zamanda, aile yaşamlarını ve sosyal ilişkilerini de etkilemiştir. Ayrıca, cinsiyete dayalı şiddet ve istismara maruz kalmalarına da neden olmuştur” şeklinde konuştu.
Fadiya El-Awed, su krizinin üstesinden gelmek için çözüm ve önerileri şöyle sıraladı:
"Kadın haklarının korunması ve su kaynaklarının güvence altına alınması istikrar ve barıştan savaş ve çatışmaya kadar tüm koşulları kapsamalıdır. İçinde bulunduğumuz koşullar, güvenlik ve koruma rolünün güçlendirilmesinin önemini göstermektedir. Su projelerini uygulamak ve su kaynaklarını sivillerin evlerine daha yakın hale getirmek için insani yardım kuruluşları ve yerel kurumlar arasında iş birliği yapılmalıdır. Böylece kadınlar su getirmek için uzun mesafeler kat etmek zorunda kalmasın. Buna önem verilmelidir. Bu yük kadınların üzerinde olduğu için psikolojik ve fiziksel strese neden olmuştur. Ayrıca kadınların iş veya okuldan ayrılmasına da yol açmıştır."
2025 yılının sekiz ayında 5 bin kişi hastalandı
Sağlık alanındaki istatistiklere göre, Til Temir şehrindeki Şehit Zaw Seng Hastanesi, kirli su kullanımı nedeniyle 2025 başından Temmuz ayına kadar 5 binden fazla hastayı kabul etti. 8 hamile kadın çocuğunu kaybetti, 2 kadın doğumdan sonra fetal malformasyon nedeniyle çocuklarını kaybetti, akut solunum sıkıntısı sendromu olan 126 hastanın 95'i kadındı. 7 kadından 2'si dehidratasyon (susuzluk) sorunu yaşadı. 254'ü kadın olmak üzere 532 hastaya ilk yardım sağlandı. 373 kadından 187'si böbrek rahatsızlığı yaşadı. Bin 288 kişi gastroenterit (mide ve bağırsak iltihabı) geçirdi, bunların 764'ü kadındı. Aynı zamanda 140 kişi kolera hastalığına yakalandı, bunların da 51'i kadındı. Kürt Kızılayı Sağlık Bilinçlendirme Birimi'nde çalışan Nalîn Yunis suyun sağlık üzerindeki etkilerine dikkat çekti.
Hastalıklar yayılıyor
Nalîn Yunis, hastalıkların başlıca nedeninin kirli su kullanımı olduğunu belirterek, ortaya çıkan hastalıkları ve türlerini şöyle sıraladı: "Kaynağı bilinmeyen su kullanımı, kadınlarda, çocuklarda ve genel toplumda hastalıkların başlıca nedenidir. Başlıca hastalıklar vajinal akıntı, mantar ve enfeksiyonlardır. Hamile kadınlar da etkileniyor ve fetal malformasyonlara neden olabilirken, erken doğum vakaları da görülebiliyor."
Nalîn Yunis, suyla ilgili bir başka hastalık nedenini de ortaya koyarak şunları söyledi: "Bölgeyi hedef alan saldırılar, kimyasal silahların ya da savaş enkazının toprağa ve suya karışması, bir çevre krizine yol açıyor. Yaşanan su krizi nedeniyle halk su kuyuları açmak zorunda kaldı. 14 yıldır saldırı altında olan bölgemizde yüzlerce kuyu açıldı. Su şebekeleri kireçlendi ve bazıları paslandı. Halk da bu suyu kullanıyor ve su krizi çözülmezse her şey daha da tehlike oluşturacak. Çünkü bu durum kadınlarda fetal malformasyon ve kısırlığa veya yeni doğanlarda düşük doğum ağırlığına neden oluyor."
Nalîn Yunis, son olarak “Su filtreleri kullanılabilir. Halk, suyu kaynatarak veya güneşe maruz bırakarak başka yollarla da arıtabilir” sözleri ile önerilerde bulundu.