Tunuslu yazar kadınların sorunlarına ışık tutuyor

Tunuslu yazar Umm Al-Zein Benshikha Al-Miskini, kitaplarıyla kadınların yaşadığı sorunlara ışık tutarken, Tunuslu kadınlara da, “Şiddete karşı kendilerini savunmak zorundalar” diyor.

İHLAS HAMRUNİ

Tunus- Feminizm üzerine araştırmalar yapan Tunuslu yazar ve araştırmacı Umm Al-Zein Benshikha Al-Miskini’nin felsefe, kadın, sanat ve güzellikle ilgili birçok entelektüel kitabı bulunuyor. Yakın zamanda “Feminine Hustle” kitabı yayımlanan Umm Al-Zein Benshikha Al-Miskini, ajansımızın sorularını yanıtladı.

*Kitaplarınızın ana konusunu kadınlar oluşturuyor. Buradan yola çıkarak Tunuslu kadınların gerçekliklerine ilişkin neler söyleyebilirsiniz?

Tunus kanunlarına bakıldığında kadınlara dair birçok haklar mevcut. Kadın ve erkek eşitliğini tanıyan kanunlar. Ancak sadece kanun olarak kalıyor. Sivil toplum her zaman kadınların maruz kaldığı ihlalleri kınıyor. Kadınlar yaşamın birçok alanında istismara maruz kalıyor. Coğrafi konumun önemli olduğunu düşünüyorum ancak şiddetin yayılmasının birincil ölçütü değil. Bu bir düşünce sistemidir ve erkek egemen sistemin sonucudur. Kadına yönelik şiddet olgusunu sona erdirmek için çalışmak aslında erkeğe karşı bir mücadele değil genel olarak sisteme karşı bir mücadeledir. 

Kadınların statüsü sadece coğrafi konumla değil, daha ziyade bir “cinsiyet kimliği” olarak kadınlarla ilgilidir. Kadınların kendi konumlarını göstermeye ihtiyacı var. Kadınların başarılarının tanınması ve haklarını elde etmesi için kesin yasaların oluşturulması gerekiyor. Tunus Üniversitesi'nde kadınların bölgedeki diğer üniversitelere göre akademik ve bilişsel haklarda eşitliğe daha fazla sahip olması olumlu bir durum. Ancak yaşamın birçok alanında kadınlar erkeklerle eşit haklara sahip değiller. Bu alanlardan biri de tarım alanı. Tunusluların gıda ihtiyacını karşılamak için tarlalara giderken nakliye kamyonlarında yaşanan kazalar sonucu birçok kadın hayatını kaybediyor. Ayrıca tarlalarda çalışan kadınlar kötü muameleye maruz kalıyor ve şiddete uğruyorlar.

*Kadın araştırmacılar ötekileştirilmiş kadınları savunmayı başardı mı?

Felsefe alanındaki kadın araştırmacıların sadece kadınları değil, tüm toplumun özgürleşmesi gerektiği yönündeki çalışmaları önemli. Aslında felsefenin sadece akademik bir uzmanlık değil, kadınların statüsünü ve sorunlarını savunabileceği bilişsel bir araştırma alanı olduğunu görüyorum. Kadınlar felsefeyi bir özgürlük alanı haline getirebilir ve sadece kadınların davasını savunmakla kalmayıp tüm toplumun özgürleşmesini de sağlayabilirler. Tunuslu kadınların bir mücadele yolu var ve ben de felsefeyi kadınların seslerini duyuracakları, her türlü baskıya karşı direnecekleri bir tür mücadele aracı olarak görüyorum. Tunus'ta kadınlar dünyayı aydınlatan bir fener ve mumdur. Her karanlık ve adaletsizliğin tüm tezahürleriyle mücadele eder. Felsefi açıdan bakıldığında kadınlar evde, tarlada, üniversitede, işte mücadeleci ve emekçidir. Yazmanın bir “lüks” değil, bir mücadele biçimi olduğuna inanıyorum. Ben gerçeğin sesini savunmak ve ezilen halkların onurunu korumak için mücadele yürütüyorum. Örneğin “Askeri Tugaylar” kitabımla sosyal adaletin temel gerekliliklerine dikkat çektim.

*Genel olarak toplumun gerçekliğini, özel olarak da feminizmi somutlaştıran son çalışmanız hangisi?

Geçen yıl, birkaç yıllık çalışmanın sonucu olan ama hepsi birden basılan dört kitabım yayımlandı. Bunların arasında ilk kitabım olan “Kamusal Alanda Felsefe” de vardı ve onun aracılığıyla felsefeyi savunmak istedim. Felsefeyi üniversite duvarlarından çıkarıp sokak tiyatrosu gibi yaymalıyız. Felsefe “sokak felsefesi” olabilir. Bugün, özellikle dünyanın son derece “vahşi” hale geldiği bugünlerde, Filistin'de yaşanan soykırımın hesabını sormalıyız. “The Feminine Hustle” kitabımda feminist çalışmaları, Tunuslu ve Arap kadın sanatçıların tanınmasına yönelik bölümler yer alıyor. "Dekolonyal Ufuk" kitabımda ise, yaratıcı çalışmaları tanıyan, batının büyüsünü ortadan kaldıran ve bizi zihinsel sömürgeciliğin gücünden kurtaran ufuk açısı bir kitap. Son romanım "Gün Batımı Avcısı" da bir acı hikâyeyi anlatıyor.

Kadınlar özel alanda olduğu kadar kamusal alanda da varlar ve “Feminine Hustle” kitabımda bahsediyorum. Kamusal alanda da çok fazla gürültü var, çığlıklar ve öfke dahil, bu kitabın başlığını “Kadın Öfkesi” olarak seçecektim ama içinde güzel bir anlatım olduğu için “Feminine Hustle” diye seçtim.

*Kadınlara mesajınız nedir?

Üniversiteyi kadınların kendilerini koruyabileceği ve savunabileceği tek yer olarak görmüyorum. Onur ve özgürlük değerleriyle dolu olan ve istisnaların varlığına rağmen başarılı olabileceklerinden emin olan Tunuslu kadınlara büyük güvenim var, onları yaşadıkları şiddet ve zulme karşı sessiz kalmamaya ve yaşananları rapor etmeye çağırıyorum. Tunuslu kadınlar şiddete karşı kendilerini savunmak zorundalar.