‘Tunus Kişisel Statü Yasası’nın değiştirilmesi acil bir ihtiyaç’

Kadın hakları için Kişisel Statü Kanunu'nun değiştirilmesinin acil bir ihtiyaç olduğunu belirten insan hakları aktivisti Najia Al-Barini, sivil toplum örgütlerinin kadınların haklarını güvence altına almak için rolünü oynaması gerektiğini söyledi.

ZOUHOUR MECHERGUI

Tunus – Tunus’ta 2011 yılında başlayan ayaklanmalardan bu yana değişen siyasi ortam yaşanan ekonomik krizler ile birlikte gündeme gelen Kişisel Statü Yasası’nda kadınların aleyhine yapılan değişimler kadınları harekete geçirmişti. Tunuslu kadınlar daha fazlasını istiyor. Tunus’ta kadınlar sık sık Kişisel Statü Kanunu’nda kadın haklarına yönelik değişiklik yapılması talebini yineliyor. İnsan hakları aktivisti Najia Al-Barini, kanunun neden değiştirilmesi gerektiğine ilişkin ajansımıza değerlendirmelerde bulundu. Tunus Kişisel Statü Kanununun, ülkenin 1956 yılında bağımsızlığını kazanmasının ardından kadınların lehine olan ilk kazanımlardan biri olarak kabul edildiğini hatırlatan Najia Al-Barini, “Kanunun yürürlüğe girmesinden bu yana yasama alanında kadınlar öncü oldu. Yasa kadınların yaşamlarını düzenlerken, o dönem için bir devrim niteliği taşıyordu” dedi.

‘Daha geniş haklar için mücadelenin ilk kapısı oldu’

Kanunun çıktığı dönem itibarıyla Tunuslu kadınlar için büyük bir kazanım olduğunu vurgulayan Najia Al-Barini, “Büyük ülkelerin yasalaştırmakta başarısız olduğu güvenli kürtaj hakkı ve kadınlara yönelik siyasi şiddet de dahil olmak üzere her türlü şiddetten koruyan ilk Arap mevzuatı olarak kabul ediliyor. Ayrıca uluslararası alanda geniş çapta memnuniyetle karşılanan şiddet karşıtı yasa gibi daha geniş haklar için mücadeleye devam etmenin ilk kapısı da oldu” şeklinde konuştu.

‘Kadınların haklarından yararlanması için değişim gerekiyor’

Tunuslu kadınların yasal haklarına sahip çıktığını söyleyen Najia Al-Barini, ancak bunu daha da geliştirmeye ve kendi gerçeklikleri doğrultusunda desteklemeye ihtiyaç olduğunu belirtti. Najia Al-Barini, “Çünkü miras eşitliği ve kadınların bu haktan yararlanma gibi bir çok hakka ilişkin mevzuatın gözden geçirilmesi ve değiştirilmesi gerekiyor. Önemli yasaların varlığına rağmen kadınların parlamentoya katılımı engelleniyor. Bu konuda bir zayıflık kaydeden Seçim Yasası da dahil olmak üzere sahada uygulanacak yasaya ihtiyaç duymaktadırlar” dedi.

‘Kadına yönelik her türlü şiddet devam ediyor’

Kadınların ekonomik yaşamda ayrımcılıklara maruz kaldığına da işaret eden Najia Al-Barinli, "Bazı mesleklerde kadın sayısı daha fazla, ancak erkeklere kıyasla daha az ücret alıyorlar. Hatta işverenler onları işe alıp düşük ücret vermeyi ve onların zararına karlarını artırmayı tercih ediyor” diye konuştu. Kadına yönelik her türlü şiddetin de 58 Sayılı Kanuna rağmen devam ettiğine vurgu yapan Najia Al-Barinli,  şunları aktardı:

“Kadınlar, ailede ve toplumda çifte rol oynamalarına rağmen, kadın oldukları için aile içi ve toplumsal şiddete maruz kalıyor. Ne yazık ki çabaları takdir edilmediği gibi karar alma mekanizmalarına erişimleri engellenerek rolleri azaltılıyor. Aile içindeki görevlerin kadınlara yüklenmesi kabul edilemez tüm görevler aile bireyleri arasında paylaştırılmalıdır. Sivil toplum örgütleri de, bu konuda farkındalık yaratma, mevcut mevzuatı geliştirme ve kadın haklarını güvence altına alacak yasaların uygulanması için baskı yapma konusundaki rolünü oynamalıdır. Zira mevzuatın varlığı yeterli değildir ve asıl iş bunların uygulanmasında yatmaktadır.”

Toplumsal baskılar şikayeti engelliyor

Şiddete maruz kalan bazı kadınların toplumsal baskılar nedeniyle ilgili yerlere başvurularda bulunamadığını belirten Najia Al-Barini, “Eşleri, babaları ya da erkek kardeşleri tarafından şiddete maruz kalan kadınlar, yakınlarının yargılanması halinde toplum tarafından tepki görecekleri endişesiyle yargıya başvurmuyor. Erkekler de bu durumdan cesaret alarak şiddet uygulamaya devam ediyor. Bu durum birçok kadının korkunç şekillerde katledilmesine yol açıyor” dedi.

‘Zihniyet değişimine ihtiyaç var’

Toplumdaki bu yaygın şiddet kültürünün üstesinden gelmek için toplumsal zihniyet değişimine ihtiyaç olduğunu bunun içinde eğitimler düzenlenmesi gerektiğini belirten Najia Al-Barini, “Öte yandan kadınların sendika ve dernek çalışmalarına katılması, sessizliklerini kırmaya, ataerkil baskı ve sömürüden korumaya ve eşitliği sağlamaya doğru ilerlemeye teşvik edecektir" değerlendirmesinde bulundu.

Ülkedeki devrimden sonra vatandaşların içinde yaşadığı durumun değişeceğine dair umutlarının gerçekleşmediğini söyleyen Najia Al-Barini, “Seçim süreçlerinde eşitlik ilkesi yasalaştı ve seçkin kadın katılımı gözlemlendi. Ancak bu yasa iptal edildikten sonra kadınların yerel meclis ve parlamento seçimlerine katılımı düştü. Gençliğin duvarlara yazdığı kadın özgürlüğü sloganları buharlaştı ve sadece lafta kaldı. Yerel meclislerde de kadın oranları düştü” diye konuştu.