TJA 25 Kasım startını Qoser'de verdi

TJA, 25 Kasım etkinliklerinin startını Qoser'de verdi. Kadınlar, 21’inci yüzyıl kadın özgürlük yüzyılı yapacaklarını belirterek, “Mücadelemizi, örgütlülüğümüzü birlikte gerçekleştirelim’ dedi.

Haber Merkezi- Tevgera Jinên Azad (TJA), 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü etkinliklerinin startını Mêrdîn’in Qoser (Kızıltepe) ilçesinde verdi.

Qoser Özgürlük Meydanı’nda gerçekleşen açıklamaya Mêrdîn il ve ilçelerinden çok sayıda kadının yanı sıra Amed, Şirnex, Êlih’ten (Batman) kadınlar katıldı. Açıklamada kadınlar “Bi jin jiyan azadiyê ber bi 25ê Mijdarê ve” yazılı pankart açarken Nagihan Akarsel, İpek Er, Deniz Poyraz ve katledilen kadınların fotoğraflarını taşıdı.

TJA Qoser Sözcüsü Jiyan Öner tarafından okunan açıklamada 25 Kasım tarihinin anlam ve önemine dikkat çekilerek erkek devlet şiddeti ile cezasızlık politikalarına vurgu yapıldı. Kürdistan’da kadın kazanımlarına yönelik saldırılara değinilen açıklamada “Nasıl ki kayyımların talan politikalarını daha önce boşa çıkarıp, kentlerimizi inşa ettiysek, eşbaşkanlık-eşit temsiliyet ile kentlerimizi yeniden inşa edeceğiz. Bütün ekonomiyi ve ekonomik kaynakları savaşa-ranta-yandaşa-yolsuzluklara aktaran iktidar her geçen gün kadın emeğini daha da sömürüyor. Kadın emeğinin özgürleşmesi için emeğin örgütlü mücadelesini; bütün kadınlar birlikte yükselteceğiz” ifadelerine yer verildi.

‘Çözüm adresi ve muhatap Öcalan’dır’

“Tecridi kırıp, kadın özgürlükçü yaşamı kuracağız” denilen açıklamada şöyle denildi:

“Küresel, bölgesel ve yerel düzeyde şiddete, kadın kırım politikalarına ve erkek egemen sisteme itirazı örgütleyen kadın mücadelesinin önüne geçmek isteyen iktidarlar varlıklarının devamı için derinleştirdikleri, kadın düşmanı, toplum düşmanı politikalarına, İmralı’ da Demokratik Modernite Önderi Sayın Abdullah Öcalan üzerinden geliştirdikleri tecrit politikaları ile başlamaktadırlar. Çeyrek asra yaklaşan tecrit politikaları, son dönemde mutlak tecrit biçimini almıştır. Tecridin derinleşmesi ile toplumsal sorunlar daha da derinleşmiş, çoklu krize dönüşmüştür. Orta Doğu’da savaş ve kaos politikaları günden güne daha da derinleştirilip, tüm temel hak ve özgürlükler askıya alınmıştır. Biz kadınlar biliyoruz ki, uygulanmak istenen tecrit, Sayın Öcalan’ın geliştirdiği kadın özgürlük paradigmasına ilişkindir. Kürt sorunu başta olmak üzere, Ortadoğu’ da yaşanan savaş ve kaosun çözüm adresi ve muhatabı Sayın Öcalan’dır.”

‘Yargısal şiddet kullanılıyor’

Açıklamada kadın özgürlükçü yaşamı inşa etme kararlılığında olunduğu belirtilen açıklamada mücadele eden kadınlar hakkında açılan davalara da değinildi ve “Kadın düşmanı iktidar, kadın mücadelemize dönük saldırı politikasının bir ayağını da yargı eliyle yürütüyor. Eşbaşkanlık sistemi, kadın kurumları, parlamenterler, belediye eşbaşkanları, kadın gazeteciler, sanatçılar ve kadın aktivistler kriminalize ediliyor, tutuklanıyor. Adeta siyasi soykırım operasyonlarıyla yargısal şiddet uygulanıyor. Kadın mücadelesi kriminalize edilip, 25 Kasımlar, 8 Martlar dahi dava konusu yapılıyor. Hasta tutsaklar başta olmak üzere hapishanelerde faşizan ırkçı ve cinsiyetçi politikalar uygulanıyor. İnfazlar yakılarak, keyfi uygulamalar yaşanıyor” denildi. Açıklamada “21’inci yüzyıl kadın özgürlük yüzyılı olacak diyoruz. Öyleyse yüzyılımızı kadın devrim çağına dönüştürmek için mücadelemizi, örgütlülüğümüzü kadınlar olarak birlikte gerçekleştirelim” denilerek kadınlara çağrıda da bulunuldu.

‘Kadın mücadelesine engel olunamaz’

Açıklama metninin okunmasının ardından konuşan HEDEP Mêrdîn Milletvekili Saliha Aydeniz, “Erkek-devletin militarist, cinsiyetçi zihniyetine karşı bu mirası, bu mücadeleyi o günden bugüne kadar taşıdık. Bu nedenle sokaklarda olmaya devam edeceğiz. Eril zihniyet bizi engellemeye çalışıyor. Ancak erkek egemen zihniyet dönüp tarihteki Kürt kadın mücadelesine, dünya kadın mücadelesine baksınlar. Hiçbir zihniyet kadın mücadelesine engel olamaz. Çünkü kadınlar kadın özgürlüğü ve toplum özgürlüğü için mücadele ediyor. Onlar da kadının özgürleşmesini istemediği için tüm kazanımlarını cinsiyetçi zihniyet ve devlet zihniyetiyle yok etmeye çalışıyor. İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılmasının temel nedeni bu zihniyetin kendisidir. Bugün Kürdistan’da özel savaş politikaları kadına uygulanıyor. Çünkü topluma sunmak istedikleri tüm mesajları kadın üzerinden vermek istiyorlar. Bu nedenle kadın bedeni, kadın duruşu üzerinden mesaj vermeye çalışıyorlar. Ama iğrenç politikalarınızı kadın ve kadın bedeni üzerinden veremeyeceksiniz. Bu iğrenç politikalara karşı dünyanın her yerinde ses çıkarmaya devam edeceğiz” dedi.

‘Mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz’

Saliha Aydeniz, konuşmasının devamında şunları söyledi:

“Bugün Kürt kadını ‘Jin jiyan azadî’ felsefi ile Orta Doğu’da özgür bir yaşam inşa ediyor. Bu tüm dünyada örnek oldu. Kadınlar ‘Jin jiyan azadî’ felsefesi ile mücadelesini büyütüyor. Ancak devlet tüm kurumlarıyla kadının özgürlüğüne karşı duruyor ve politika üretiyor. Bunu kayyım politikalarında da gördük. Kayyımın ilk yaptığı şey kadın kurumlarını kapatmak ve erkek atamak oldu. Bugün Kürdistan’da en çok yaşanan şiddet üniforma şiddetidir. Bunu Kürdistan’da yaygınlaştırmak istiyorlar. Kürt halkı, Kürt kadın tüm bu politikalara karşı üniforma şiddetine karşı mücadele etmeye devam edecektir. Kadına yönelik şiddet devlet eliyle gerçekleşiyor. Biz de buna karşı ‘Jin jiyan azadî’ şiarı ile sokaklarda olacağız. Tecrit devam ediyor. Mücadelemiz öncelikle tecridin kaldırılmasına yönelik olacak. Kadın gücünü kıramazsınız, hiçbir kurumunuzla kadın özgürlüğü önüne engel olamazsınız. Kadın ve toplum ittifakını gerçekleştirene kadar mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz.”

Açıklamanın ardından kadınlar, “Jin jiyan azadî” sloganları eşliğinde HDP Qoser ilçe binasına doğru yürüdü.