Tişrîn Barajı'ndaki gazeteciden çağrı: Uluslararası basın bu direnişi duyurmalı

Tişrîn Barajı'ndaki direnişi takip eden Gazeteci Nûjîn Serxwebûn, Tişrîn Barajı'nda tarihin en önemli anlarının yaşandığını belirterek, uluslararası basının direnişi duyurması için çağrı yaptı.

SORGUL ŞÊXO

Hesekê- Türk devletinin Kuzey ve Doğu Suriye'deki Tişrîn Barajı ve çevresine yönelik saldırıları sürerken, saldırılara karşı 8 Ocak’ta halkın başlattığı direniş de devam ediyor.

Türk devletinin saldırısı sonucu aralarında çocuk, tiyatrocu, gazeteci ve kadın hakları savunucularının da olduğu 24 kişi hayatını kaybetti, 200'den fazla kişi de yaralandı.

Gazeteci Nûjîn Serxwebûn da ilk günden bu yana halkın direnişini an be an takip eden gazetecilerden biri. Direnişteki gözlemlerini anlatan Nûjîn Serxwebûn, Tişrîn direnişi ile tarihte yeni bir sayfa açıldığını söyledi. Direniş ile Rojava halkının birliğinin güçlendiğini ifade eden Nûjîn Serxwebûn, Tişrîn Barajı’nda savaşçılar ve halkın direnişinin birlikte sürdüğünü kaydetti.

Saldırı ve direnişin aynı anda yaşandığını belirten Nûjîn Serxwebûn, “Direniş sürüyor, aynı anda katliamlar, yaralanmalar ve savaş suçları da var. Savaşçılar savaşıyor, anneler slogan atıyor, sanatçılar direnişi anlatan videolar çekiyor. Burada pek çok olayı bizzat takip ettik, yaşananlara tanıklık ettik ancak bu destansı direnişin gelecek nesillere gösterilmesi için kayıt altına almak önemli” dedi.

‘Halk ölümü göze alarak direnişe katılıyor’

Türk devletinin saldırılarla birçok ihlale neden olduğunu ifade eden Nûjîn Serxwebûn, “Burada sivillerin katledilmesine tanık olduk. Ancak saldırılara rağmen direniş sürüyor. Türk devleti, halkı susuz ve aç bırakarak iradesini ele geçirmeye çalışıyor. Ama burada Türk devletinin hesaba katmadığı bir şey var; Başta Kürt halkı olmak üzere, özgürlüğü yaşayan bölge halkı, iradesini teslim etmez. Nöbete katılanlar ölümü göze alarak geldiklerini söylüyor” diye belirtti.

‘Uluslararası sessizlik gazetecilere yönelik suçların artmasına neden oldu’

Sivillerin ve direnişi takip eden gazetecilerin hedef alınarak katledildiğini ifade eden Nûjîn Serxwebûn, “Türk devleti sivilleri hedef alıyor. Eğer siviller öldürülüyorsa, halkın yanında mücadele eden, direnişi dünyaya duyurmak isteyen ve sivillerin sesi olan gazeteciler de vardır. Ancak bu gazeteciler de saldırıya uğruyor, öldürülüyor. Uluslararası hukuka göre bu suçtur, ancak Türk devleti bu yasaları tanımıyor. Ceza almadığı için de soykırım saldırılarına devam ediyor. Uluslararası sessizlik gazetecilere yönelik suçların artmasına neden oldu. Eğer Türk devletine önceki suçlarında yaptırım uygulansaydı, bugün Cihan ve Nazım aramızda olurdu” şeklinde konuştu.

‘Cihan ve Nazım’dan güç aldık’

Türk devletinin SİHA saldırısında katledilen gazeteciler Cihan ve Nazım'ın bölgedeki gazetecilere mücadele azmi verdiğini ifade eden Nûjîn Serxwebûn, “Onlar bize zengin bir miras bıraktı. Bedeli ne olursa olsun, hakikati ortaya çıkarmayı onlardan öğrendik. Eğer bir ayı aşkın süredir burada halkın direnişini takip ediyorsak, bu Cihan ve Nazım'dan aldığımız gücün sonucudur” diye belirtti.

‘Nöbettekiler sanki yıllardır tanışıyormuşçasına birbirine sarılıyorlar’

Barajdaki direnişin her meslekten ve halktan insanı bir araya getirdiğini söyleyen Nûjîn Serxwebûn, “Siviller bombalanırken, gazeteci bir arkadaşım yaralandı ve oradaki yara almayan diğer gazeteciler sivilleri kurtarmak için koşturuyordu. Orada öyle bir ruh oluştu ki, savaşçılar, siviller ve gazeteciler arasında hiçbir ayrım yaşanmıyor. Nöbettekiler arasında ortak bir sevgi var, sanki yıllardır tanışıyormuşçasına birbirine sarılıp, birbirlerinin direnişini selamlıyorlar” şeklinde konuştu.

‘Halkın kararlılığı sınırları aşmamı sağladı’

Tişrîn Barajı’na büyük bir sorumluluk üstlendiğinin bilinciyle gittiğini söyleyen Nûjîn Serxwebûn şöyle dedi: “Anneler ‘Biz ölümden büyüğüz’ diyordu, Şehîd Bavê Teyar ‘Ölümün kefenini yırttık’ diyordu. Halkın bu kararlılığını ve gücünü görünce bir gazeteci olarak bazı sınırları aştım. Çünkü sadece bir gazeteci olarak orada olursam direnişe bakış açım çok dar kalacaktı. Bir Kürt kızı olarak benden ne istenirse çekinmeden yapacağımın sözünü verdim kendime. Kameramdan kalemime, halka hizmetten yaralı ve şehitlerin tahliyesine kadar. Tabii bu görevleri yaparken bu anları belgeleme görevini de unutmuyorum ve her iki görevimi de birlikte yerine getiriyorum. Bombalamada bir gazeteci arkadaşım yaralandı. Bir yandan onu kurtarmaya çalışıyordum, bir yandan da Türk devletinin suçlarını belgelemeye çalışıyordum.”

Uluslararası basına çağrı: Bu direnişi görün

Konuşmasını tüm gazetecilere çağrı yaparak noktalayan Nûjîn Serxwebûn, şöyle dedi: “Gerçeğin sesi olduğunu söyleyen tüm gazeteciler Tişrîn Barajı'na gitmeli. Burada olup biteni dünyaya duyurmalı. Çünkü burada bir destan yazılıyor. İnsan haklarını koruduğunu söyleyen gazeteciler kameralarını baraja çevirmeli. Ben bir Kürt gazeteci olarak Arap, Suriyeli ve Süryani halkının direnişinin sesi oluyorsam, yurt dışından da gazeteci ve sanatçıların gelip bu direnişi yakından görmesi, takip etmesi, direnişin sesi olması ve tarihini belgelemesi gerekiyor.”