‘Suriye halkları demokratik bir sistem istiyor’

MSD Dışilişkiler Meclisi Üyesi Derya Remezan, Kuzey ve Doğu Suriye’nin Dêrezor kentinde yaşananları ve Suriye’de yeniden başlayan halk ayaklanmalarını değerlendirerek, “Halk demokratik bir sistem istiyor” dedi.

DİREN ENGÎZEK 

Qamişlo- Suriye Demokratik Güçleri’nin (QSD) 27 Ağustos’ta IŞİD ve benzeri çete oluşumlarına karşı Dêrezor ‘da başlattığı Güvenliği Güçlendirme Operasyonu 12’nci gününde devam ediyor. Birçok etnik yapıdan savaşçı ve oluşumların içerisinde yer aldığı operasyona, Arap halkı başta olmak üzere, Rojava’da yaşayan tüm kesimler destek sunuyor.  

Operasyonun amacına ve Kuzey ve Doğu Suriye’ye dönük saldırılara ilişkin konuştuğumuz Demokratik Suriye Meclisi (MSD) Dışilişkiler üyesi Derya Remezan, operasyonun barış ortamını bozmak isteyenlere yönelik başlatıldığını ifade etti. Yine nüfusunun büyük çoğunluğu Dürzilerden oluşan Suriye’nin Süveyda vilayetinde 3’üncü haftasında devam eden demokratik barışçıl halk eylemlerine değinen Derya Remezan, Suriye halklarının demokratik bir yönetim istediğini belirtti.  

‘Bölgede fitne yaratmaya çalışan güçler var’ 

Derya Remezan, Özerk Yönetimi halkın sahiplendiğini belirterek, “Bu nedenle bunu kabul etmeyen birçok düşmanımız var” dedi. Bahoz hamlesinin ardından Dêrazor’da yaşayan kadınların QSD’yi; zılgıtlarla, heyecanla karşıladıklarını hatırlatan Derya Remezan, “Terör gruplarının daha önce zulmü, şiddeti ve tacizi altında yaşayan kadınlar, QSD güçlerini nasıl karşıladılar gördük. Bölgede fitne yaratmaya çalışan güçler var. Demokratik Ulus için ‘bu alanda kurumsal olmayan bir sistem gerçekleştirmek istiyorlar’ diyorlar. Bu şekilde bölgedeki halkı ve yapıyı parçalamak istiyorlar” diye belirtti.  

‘Dêrazor’da yaşananlarda kesinlikle MİT’in parmağı var’ 

Dêrazor’da yaşananlarda özellikle Türk devletinin varlığına işaret eden Derya Remezan konuşmasının devamında şu ifadelere yer verdi: 

“Bu karışıklığın içerisinde başka eller var bunu insan görebilir. Demokratikleşme projesini istemeyen güçler, kişiler hassas olan bölgelerde özellikle Kürt ve Arap halkının yaşadığı yerlerde ortalığı bu şekilde karıştırıyorlar. Bunu QSD’ye karşı yapıyorlar. Biliyoruz ki Suriye krizinin arkasında birçok uluslararası ve bölgesel güç var. Amerika, Rusya, İran ve Türkiye’nin Suriye’de çıkarları var.” 

“Dêrazor’da yaşananlarda kesinlikle MİT’in parmağı var” diyen Derya Remezan, Türk devletinin Kürtlerin demokratik projelerini kabul etmediğini, Irak ve Suriye’de dahil her yerde buna karşı kardeşin kardeşi öldürdüğü bir karışıklık ortaya çıkarttığını söyledi.  

‘Türk devletinin bölgeye dönük hayalleri var’ 

Derya Remezan, Türk devletinin bölgeye dönük hayallerinin olduğunu vurgulayarak, “Türk devleti Lozan’da hakkının yendiğini düşünüyor. ‘Halep, Musul ve Kerkük gibi vilayetler benim toprağımdır’ diyor. Irak, Başur ve Rojava’ya her yönden saldırıları devam ediyor. Demokratik Ulus Projesi yarın kendi bölgelerinde de yayılır diye korkuyorlar. Bundan kaynaklı Dêrazor’daki olaylara Türkiye, İran ve Şam hükümeti destek veriyor” dedi.  

‘Süveyda halkının talepleri meşrudur’ 

Derya Remezan, Suriye’nin çoğunluğunu Durzilerin oluşturduğu Süveyda vilayetinde başlayan protestolara ilişkin olarak şunları söyledi: 

“Rejim (Şam hükümeti) orası ile ilgilenmiyor, dikkatini vermiyor bu alana, Dêrazor’a yöneliyor Kürt ve Arap halkı arasına fitne koymaya çalışıyor. Rejimin izlediği politika krizi derinleştiriyor. Onların bu tutumu başka yerlerde de ayaklanmalara neden oluyor. Süveyda’daki halk ayaklanması için açıklama yaptık, destek veriyoruz. Eğer siyasi ya da ekonomik kriz yaşıyorsa bir halk, şiddet uygulanıyorsa o halka karşı, ya da meşru hakları kabul edilmiyorsa, insan hakları çiğneniyorsa o zaman ayağa kalkma hakkı vardır. Amacını sloganlar ile söyleyebilir, sesini yükseltebilir. Meşru bir haktır” dedi.  

‘Şam hükümeti ayaklanmayı meşru zeminden çıkarmaya çalışıyor’ 

Ayrıca Şam hükümetinin farklı yollar ile bu ayaklanmayı bastırmaya çalıştığına dikkat çeken Derya Remezan, “Bugün Şam hükümeti, kabul etmiyor. Basından da takip ediyoruz. Rejim kolay kolay görünmüyor ama istihbaratı olarak ya da askeri olarak bu ayaklanmayı meşru zeminden çıkartmaya çalışıyor. Şiddet kullanarak sanki halk kötü şeyler yapıyormuş gibi gösteriyor ve bu şekilde ortalığı karıştırıyor, istemleri bu demeye çalışıyor” diye konuştu.  

‘Süveyda halkı Suriye halklarının çıkarlarına kimin çalıştığını görüyor’ 

“Süveyda’da halk, İhvan (Müslüman Kardeşler) ve Rejimi karıştırmak istemiyor. Barışçıl sözler ile seslerini duyurmak istiyorlar” diyen Derya Remezan şunlara vurgu yaptı: 

“Halk acılarını ve zorlanmalarını, onlara karşı işlenen suçları kamuoyuna duyurmak istiyor. Herkes biliyor ki bu ayaklanmada Özerk Yönetim çok etkili. Türkiye’ye bağlı güçler, Rejime bağlı güçler ya da uluslararası devletlere bağlı güçler hangi düzeyde Suriye’nin çözümünü istiyor. Bundan kaynaklı halk görüyor ve tartışıyor. Süveyda halkı Suriye halkları ve çıkarları için kim çalışıyor bunu biliyor.” 

Derya Remezan MSD’nin Suriye krizinin çözümü için barışçıl çözüm çağrıları yaptığını kaydederek, “Demokratik bir Suriye yaratmak istiyoruz. Bütün toplumlar eşit olmalı, herkes kendisini yönetsin ve kendileri hakkında karar alabilsin. Halk demokratik bir sistem istiyor” diye belirtti.   

‘Her ulusun kendi kaderini tayin etme hakkı var’ 

Süveyda’da atılan sloganlarda 2019 yılında Gıre Spi’de Türk devletine bağlı çeteler tarafından katledilen Hevrin Xelef’e ve Afrin’e yer verdiğini aktaran Derya Remezan, şöyle konuştu: 

“İşgalci güçler kendisi ile ne getirecek? Serekani, Efrin ve Gire Spi de görüyoruz. Talandan, kadınlara tecavüzden başka hiçbir şey getirmiyor. Süveyda halkı sivil bir şehit olan Hevrin için slogan atıyor. Siyasi bir çözüm arıyorlar aynı Hevrin’in yaptığı gibi. Her gün ortaya çıkıyor ki Suriye çözümü projesi artık tek ulus, tek bayrak, tek dil ve tek renk asla kabul etmez. Dürzilerin, Hristiyanların, Kürtlerin hakkı var. Her ulusun kendi kaderini tayin hakkı vardır, kendileri için karar alabilirler.”  

Kadınların devrimin öncüsü olduğunu ve bu yüzden iktidarların en çok kadınlardan korktuğunu ifade eden Derya Remezan, sadece Süveyda halkına değil özgürlük ve demokrasi veren tüm halkların yanlarında olduklarını ifade etti.  

‘Suriye krizinde uluslararası güçlere görev düşüyor’ 

Suriye krizinin çözümü olarak Demokratik Özerk Yönetimi işaret eden Derya Remezan, ortak bir tartışma zemininde halkların kendi çözüm önerilerini sunarak tartışılıp, krizden çıkılabilir diyerek, çözüm arayışlarının barışçıl bir çerçevede olduğunu vurguladı. Uluslararası kanunlara değinen Derya Remezan “Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 2254 sayılı kararı var, buna herkesin destek vermesi gerekiyor. Bunun için Stockholm’de bazı çalışmalarımız oldu. Suriye için genel bir çözüm bulmalıyız” diye belirtti.   

Derya Remezan son olarak, uluslararası devletlere çağrıda bulunarak, “Bu ayaklanmalarda halkın isteği; güvenlikli bir ortam yaratılmasıdır. Uluslararası güçlere görev düşüyor. Artık onlar da çözüm için bir yol bulmalılar. Suriye halkları için yaşanan krizlere bir çözüm bulunmalıdır” şeklinde konuştu.