Kadın Konferansı’na doğru: Değişim ve dönüşümü kadınlar yapacak

HDP ve Yeşil Sol Parti’nin gerçekleştireceği Konferans’da daha somut adımlar atılacağını belirten Yeşil Sol Parti İstanbul İl Eş Sözcüsü Beser Çelik, “Türkiye’de demokrasiyi büyütebilecek bir anlayış gelişecekse, bu kadınların mücadelesiyle olacak” dedi.

PELİN ÖZKAPTAN

İstanbul- Halkların Demokratik Partisi (HDP) ile Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) Kadın Meclisi, 8-9 Eylül tarihlerinde ‘Büyük kadın Konferansı’nı gerçekleştirecek. 

Konferansta, 14 Mayıs seçimlerinin ardından başlatılan yeniden inşa süreci kapsamında yapılan çalıştay ve kadınlarla yürütülen görüşmelerde öne çıkan konu başlıkları ele alınacak. 

Yeşil Sol Parti İstanbul İl Eş Sözcüsü Beser Çelik, konferansa giden süreçte yaptıkları hazırlıkları ve konferanstaki hedeflerini anlattı. 

‘Kadınlara karşı bir tecrit politikası işletiliyor’ 

Seçim sürecinin ardından yaptıkları çalışmalara değinen Beser Çelik, “Yaşadığımız seçim sürecinde önümüze çıkan bizim örgütsel zeminimiz ve kadın kurumlarıyla bağımızdı. Bundan sonraki süreci en iyi şekilde örgütsel zemine nasıl taşıyabiliriz üzerine kimi tartışmalar da yürütmüştük. Bu tartışmaları yürütürken hem örgütsel olarak hem de yereldeki kadınlarla buluşmalar gerçekleştirdik. Orada çıkan öneri, tartışma ve fikirler doğrultusunda ortaya çıkan her söylemi raporlaştırdık. Bunun sonucunda da bir çalıştay yapıldı. Çalıştayda da yereldeki her bir kadının yoksulluktan tutun da kadın kırımına pek çok sorun gündeme getirildi” dedi. 

Beser Çelik, “Bunlar arasında mevcut iktidarın soykırımcı politikası, Kürtlere, kadın kurumlarına yönelme biçimleri, kadınların bedenleri üzerinden farklı şekilde tanımlanması, erkek egemen zihniyetin kadınları daha fazla eve kapatma anlayışını geliştirmesi yer aldı” ifadelerini kullandı. 

HÜDA-PAR’ın kız ve erkek çocukların ayrı sınıflarda okutulması, kadın ve erkeklerin ayrı toplu taşıma araçlarına binmesi gibi önerilerinin ‘kabul edilemez’ olduğunu belirten Beser Çelik, “Aslında alttan alta kadınlara karşı bir tecrit politikası işletmeye çalışan, kadınları siyaset ve çalışma alanından uzaklaştırıp eve kapatmaya yönelik politikalar var. Kadınları iradesizleştirmeye yönelik politikalar bunlar” diye konuştu. 

Ekonomik kriz ve kadınlar 

Bütün bu tartışmaları tek tek değerlendirdiklerini ve belli başlıkların açığa çıktığını kaydeden Beser Çelik, “Bu başlıkların en önemlisi ekonomik daralmalar. Bu süreci kadın aklıyla, kolektif olarak örgütsel bir dayanışmayla nasıl açığa çıkarabiliriz diye düşündük. Kooperatifleşme gibi farklı dayanışma alanlarına dair başlıklar çıktı. Mevcut dayanışma ağlarını tüm kadınlara değecek şekilde nasıl örebiliriz ana temamızdı. Çünkü ekonomik daralma kadının bir yerden bir yere gitmesini bile engelleyip, örgütsel zeminde daha güçlü olmasını da zorlaştırıyor. Yol parası bile ciddi bir külfet” dedi. 

‘Dünyadan pek çok kadın konferansa katılacak’ 

“8-9 Eylül’de Ankara’da yapacağımız merkezi konferans ile dayanışma sürecini nasıl örebiliriz noktasında derin bir tartışma yaparak, bunu bir karar altına alacağız” diyen Beser Çelik, devamla şunları söyledi: 

“Türkiye’nin ve dünyanın pek çok yerinden kadın kurumları ile kadınlar bir araya gelecek konferansta. Hem kadın örgütleriyle yan yana gelip kadın dayanışmasını büyütmek hem de bunu daha somut bir biçimde parti tüzüğüne koyma hedefimiz var. Ne kadar kadın politikalarını parti içinde meclis olarak tanımlasak da kimi anlayışları maalesef hala tüketemedik. Tüketemememizin nedenlerinden biri de belki kendi tüzüğümüzde bu konuyu yasal ve resmi bir hale getirememektir. Evet bizim olmazsa olmaz dediğimiz eş başkanlık çizgimiz var ama erkeklere yönelik eğitimle güncellemek gerekebilir.”  

‘Eksikliklerimiz üzerine somut adımlar atmalıyız’ 

Yeniden inşayı salt bir parti politikası olarak ele almadıklarını vurgulayan Beser Çelik, “Kendi eksikliklerimizi görüp (bugüne kadar ulaşamadığımız kadın yoldaşlarımızı da gören bir yerden), temas etme biçimimizin hangi noktada olması gerektiğine dair daha somut adımlar atmamız gerekiyor. Yeniden inşa süreci bizim açımızdan tam da bu temelde gerçekten önemli. Çünkü gün geçmiyor ki bir kadın katledilmesin, işten çıkarılmasın, şiddete uğramasın. Bu durum kimi erkekler tarafından sıradanlaştı. Çünkü cezasızlık bu süreci teşvik eden bir yerde duruyor” ifadelerine yer verdi. 

‘Konferanstan daha güçlü çıkacağız’ 

Beser Çelik, kadınların işyerlerinde de ilk işten çıkarılan olduğunu belirterek şunları söyledi: 

“Bu gibi süreçlere dair de sözümüzün olması gerek. Emek, ekonomi, şiddet her alanda kadınların daha çok dayanışabildiği bir ortam yaratmak istiyoruz. Bu açıdan da bu konferansın ön açıcı olacağını ve bizlere çok katkı sunacağını umuyoruz. Örneğin Kürt kadının Jin, Jiyan, Azadi sloganı tüm dünyada kabul görürken, Türkiye’de geri ve erkek egemen zihniyet kadın aklını kabul etmiyor. AKP-MHP ittifakının kadını baskılamaya çalışan politikalarına karşı bu konferanstan daha güçlü olarak çıkacağız.” 

‘Özsavunma doğal bir hak’ 

İktidar politikalarının kadın dayanışmasını büyüttüğünün altını çizen Beser Çelik, “Cezasızlık politikasının çok yoğun yaşandığı bir ülkede kadının kendisine dair özsavunmasını geliştirmesi kadar doğal bir hak olamaz. Özsavunma sadece şiddete şiddetle karşılık vermek de değil. Kesilen ağacın yerine ağaç dikmek de ekolojik anlamda bir özsavunma politikasıdır” dedi. Beser Çelik, özsavunma biçimlerini her yerde örgütlemek gerektiğini şu sözlerle açıkladı: 

“Kadınların şiddete, tacize uğradığında, işten atıldığında hangi yöntemlerle kendi hakkını savunması gerektiğini bilincine çıkarması gerekiyor. Bunun ana temalarından birisi atölye çalışmalarıdır. Mahallelerde, sokaklarda, evlerde her bir kadına temas ederek, hangi şekilde özsavunma metodu geliştirmesi gerektiği konuşulmalı. Kadın kendisini hangi hak temelinde savunabileceğinin bilinciyle hareket ettiğinde, yakınındaki kadına da dokunur ve gittikçe büyüyen bir ağa dönüşür. Çünkü bizim en büyük eksikliğimiz, merkezi atölye çalışmaları yapıp, mahalle ve sokaklarda gerçekleştirememiş olmamız. Bunları yaptığımızdaki önümüze koyduğumuz kooperatifleşme bunun en iyi örneklerinden biri; her mahallede kadınların kendi yeteneklerine göre ürettikleri ürünleri satıp bizzat ücretin onlara ödendiği bir sistem de özsavunma çeşididir.” 

‘Baskılar kadın hareketini güçlendirdi’ 

Beser Çelik, kadın hareketinin ciddi bir dayanışma içinde ve belirleyici olduğunu kaydetti. “Mücadelenin öznesi kadınlar, devletin bu soykırımcı politikası karşısında her zaman yan yana durmayı esas aldı” diyen Beser Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü: 

“İktidarın değişmeyen baskı anlayışı karşısında kadın hareketi, her zaman güçlenen büyüyen bir noktada yer almıştır. Ve bu anlamıyla da Türkiye’de demokrasiyi kendi içinde büyütebilecek bir anlayış ve iktidar aklı gelişecekse, bu kadınların mücadelesiyle olacak. Değişim ve dönüşümü yaratabilecek olan kadın hareketidir. Çünkü kadınlar bu konuda gerçekten ısrarcı, ideolojik ve politik olarak da tüm kadın kurumları birbiriyle iletişimde, dayanışmada olan noktada. Bir kadın şiddete veya haksızlığa maruz kaldığında dili, dini, ırkına bakmaksızın yanında oluyor. Ama erkek aklı böyle bakmıyor. Türkiye’deki bu aklın, kadın örgütlenme aklıyla değişeceğine inanıyorum.” 

‘Birbirimizden güç alıyoruz’ 

Beser Çelik, sözlerini kadınlara yaptığı şu çağrıyla sonlandırdı: 

“Yeşil Sol ve HDP’nin Kadın Meclisi var. Kadın Meclislerine ulaşmak isteyen, öznesi olmak isteyen olduğunda biz hep buradayız. Yerelde, mahallede, sokakta herhangi bir kadın arkadaşımızın tacize veya mobbinge uğraması gibi durumlarda da her zaman ulaşılabilir meclisimiz. Diline, dinine, ırkına bakılmaksızın bütün kadın arkadaşları kapsayacak her zeminde her zaman buradayız. Her bir kadının yaşadığı süreç bizim de canımızı acıtıyor. Bizler birbirimizden güç alan insanlarız. Her alanda, her noktada birbirimizle dayanışma içerisinde olmamız gerekiyor.”