Suriye'de erkek şiddeti dijital medyaya yayıldı
Kadınların kamusal alanda görünürlüğü arttıkça, nefret söylemi ve dijital zorbalık da artıyor. Suriyeli hak savunucuları, kadınların yalnızca sembol değil, gerçek temsilciler olarak yer alması gerektiğini vurguluyor.

RAMA XALAF
Şam – Suriye’de iç savaş sonrası umut edilen demokratik dönüşüm, kadınlar açısından yeni baskı ve saldırı biçimlerine dönüştü. Özellikle kamusal ve dijital alanda görünür olmaya başlayan kadınlar, sistematik bir nefret kampanyasının hedefi haline geldi.
Baas rejiminin zayıflamasıyla birlikte başlayan bu süreçte, El Kaide bağlantılı Heyet Tahrir El Şam (HTŞ) gibi çete gruplarının yönetime getirilmesi, kadınların toplumsal yaşamda varlık göstermesini daha da zorlaştırdı. Hak savunucuları, bu baskının yalnızca siyasal değil, aynı zamanda kültürel ve toplumsal kodlarla beslendiğine dikkat çekiyor.
‘Kadınlara yönelik nefret yeni değil, ama daha yıkıcı’
Kadın hakları savunucusu ve Avukat Rahada Abdouş, Suriye’de kadınlara yönelik nefret söyleminin yeni bir olgu olmadığını, ancak dijital çağla birlikte daha görünür ve yıkıcı hale geldiğini belirtiyor.
“İktidar kimde olursa olsun, kadınlar bedenleriyle yargılanıyor, fikirleri değersizleştiriliyor. Kadının yeri olarak hala mutfak ya da annelik gibi roller işaret ediliyor. Bu durum sadece rejimle değil, toplumsal zihniyetle ilgilidir” diyen Rahada Abdouş, kadınlara yönelik ilk saldırıların sıklıkla kıyafet tercihi üzerinden yapıldığını vurguluyor.
‘Konuşan kadınlar hedef alınıyor’
Aktivist Meram Demir de kadınların kamusal alanda ses çıkarmaya başlamasıyla birlikte sistematik nefret söylemine maruz kaldığını söylüyor. Meram Demir, bir kadın aktivistin yerel yönetimlerde kadın katılımını savunduğu bir canlı yayının ardından “Dine düşman” ilan edildiğini ve özel fotoğraflarının dijital medyada yayılmaya çalışıldığını aktarıyor.
“Bu bir tesadüf değil, bir susturma taktiği. Kadınlar konuştukça tehdit ediliyor, hedef gösteriliyor, kişisel hayatları kurcalanıyor. Sonuçta ya sosyal medyadan çekiliyorlar ya da susmak zorunda kalıyorlar” diyen Meram Demir, dijital güvenliğin artık kadınlar için yaşamsal bir öncelik olduğunu vurguluyor.
Gerçek temsil, sembolik olanın yerini almalı
Kadın hakları savunucuları, toplumun ve kurumların bu nefret söylemlerine karşı somut adımlar atması gerektiğini savunuyor. Kadınların sadece vitrin süsü olarak değil, karar mekanizmalarında etkin ve bağımsız temsilciler olarak yer alması gerektiği ifade ediliyor. “Kadınlar toplumun yarısı. Onların sesi sadece duyulmakla kalmamalı, aynı zamanda korunmalı ve saygı görmeli” deniliyor.
Kadın özgürlüğü ertelenemez
Suriye’deki kadın hakları mücadelesi, yalnızca siyasi değil; kültürel, sosyal ve dijital alanda da sürüyor. Kadın hakları savunucularına göre; kadınların özgürlüğü ve toplumsal katılımı hiçbir şekilde ertelenemez ve bu hakların korunması tüm toplumun sorumluluğudur.