Sudan’da kadın gazeteciler görevlerini yaparken zorlanıyor

Sudan’da süren çatışmalar nedeniyle yerlerinden edilen kadın gazeteciler de, sivillere yönelik yaşanan ihlallere ilişkin tüm çabalarına rağmen görevlerini yerine getiremediklerini anlattı.

MAYSA AL-QADİ

Sudan – Sudan Ordusu ile Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasında 15 Nisan’dan bu yana Sudan’ın başkenti Hartum’da başlayan çatışmalar nedeniyle yaklaşık 5 bin kişi yaşamını yitirdi. Yaşanan olaylarda 4,6 milyona yakın kişi ülke içinde ve dışında yerinden edildi. Çatışmaların yıkıcı etkisi sürüyor. Sudanlı kadın gazeteciler de çatışmalar nedeniyle göç etmek zorunda kaldıklarını, sivillere yönelik ihlallere ilişkin görevlerini tam olarak yerine getiremediklerini anlattı.

‘Kadınlar sokağa çıkamadı evde kilitli kaldık’

Gazetecilerden Amani İsmail, yerinden edilme ve işsizlik başta olmak üzere savaşın kadınlar ve gazeteciler üzerindeki etkisinin büyük olduğuna işaret etti. Mart ayından bu yana maaşını alamadığını belirten Amani İsmail, şunları aktardı: “Çoğu gazeteci çalışmayı bıraktı. Ben de turistik tatil yerlerinden birinde halkla ilişkiler memuru olarak çalışmaya başladım. Ancak bu çalışma da durduruldu. Tatil yeri yağmalandı, yıkıldı, Al- Kalakla bölgesinde kuşatıldık. Kadınlar olarak ne sokağa ne de herhangi bir yere çıkabildik. Beyaz Nil Eyaleti'ne göç edene kadar sadece evde kilitli kaldık.”

‘Evimiz soyuldu yağmalandı’

Ailesiyle birlikte Hartum'dan göç ederken bir takım zorluklarla karşılaştıklarını dile getiren Amani İsmail, sadece Hızlı Destek Kuvvetleri tarafından durdurulduklarını, birden fazla kez arandıklarını, bir aramanın sadece iki saat sürdüğünü söyledi. Amani İsmail, "Yanımızda hiçbir şey götüremedik. Sonrasında evimizin soyulduğunu ve yağmalandığını öğrendik. Sokaklarda insanları koruyacak güvenlik, emniyet veya polis yok. Savaş, insanlara büyük psikolojik, maddi ve sosyal zararlar veriyor” diye konuştu.

‘Meslektaşlarımız hakları verilmeden işlerinden atıldı’

Sudan'da çatışmalar başlamadan önce de gazetecilerin koşullarının kötü olduğunu ancak savaşla birlikte bu durumun daha da kötüleştiğini anlatan Amani İsmail, “Gazeteler ve medya yayınları durma noktasına geldi. Erkek ve kadın meslektaşlarımın çoğu hakları verilmeden işlerinden atıldılar. Yaşananlar kadın ve erkek gazeteciler olarak durumlarımızı etkiledi. Çatışmaların durması konusunda ufak bir umut ışığı da yok” dedi.

‘Her şeyi arkamızda bırakacağımızı beklemiyorduk’

Gazeteci Sarah İbrahim de, çatışmalar nedeniyle Hartum’daki evini terk ederek göç etmek zorunda bırakılanlardan. Şu an Nil Nehri Eyaleti’nde yaşayan Sarah İbrahim, “Göç eden birçok kişi gibi ben de güvenli bir yaşamın arayışındayım. 6 aydır devam eden ve binlerce kişinin şehirlerinden ve yerlerinden olmasına neden olan çatışmalar yüzlerce kişinin ölmesine sebep oldu. Her şeyimizi arkamızda bırakacağımızı, evlerimizi terk etmek zorunda kalacağımızı hiç beklemiyorduk" şeklinde konuştu.

‘Kadın gazetecilerin yüzde 80’i göç etmek zorunda kaldı’

Gazeteciler Sendikası Toplumsal Cinsiyet Sekreterliği ve Kadın Gazeteciler Kurumu Genel Sekreteri Lubna Abdullah ise çatışmalar nedeniyle kadın gazetecilerin tahminen yüzde 80 oranında başka bölgelere göç etmek zorunda kaldığını anlattı. Lubna Abdullah, “Ülkenin batısındaki Darfur eyaletindeki gazeteciler en çok etkilenenler oldu. Kadın gazetecilerden biri hamileydi ve yaya olarak göç yolculuğuna çıktı. Darfur'dan yürüyerek Çad eyaletine gitti ve çocuğunu yolda doğurdu. Yol boyuncu çok acı çekti” dedi.

‘Savaşı durdurun diyen gazeteciler tehdit edildi’

Kadın gazetecileri hedef alındığına dikkat çeken Lubna Abdullah, şunları aktardı: "Çatışmaların başlamasından bu yana kadın gazeteciler de dahil olmak üzere tüm Sudan halkına yönelik ihlaller meydana geldi. Bu ihlaller istikrarsızlık, yerinden edilme ve kadın gazetecilerin işlerini kaybetmesiyle kendini gösteriyor. Çoğu çalışmayı bırakmak zorunda kaldı. Yerinden edilme sürüyor. Gazeteciler çatışmalarda sivillere yönelik ihlalleri izleyemiyorlar. Bazı kadın gazeteciler ‘Savaşı durdurun’ yorumunu yaptıkları için her taraftan da tehdit edildiler. Savaşın durdurulması çağrısı bazıları için sorun yarattı, bazıları da bir tarafa önyargılı davranmakla suçlandı.”

‘Görevimizi yerine getiremedik’

Bazı kadınlara tecavüz edildiğini söyleyen Lubna Abdullah, sözlerini şöyle sürdürdü: “Gazeteciler olarak bu tür olayları haber yapmak bizim sorumluluğumuz ama biz bunları zor koşullar nedeniyle takip edemedik. Bütün çabalarımıza rağmen üzerimize düşen görevi gereği gibi yerine getiremedik. Çalışmak için psikolojik olarak iyi hissetmiyoruz. Bölgelere sürüldük. Psikolojik bir hayal kırıklığı var. İnsanlar bir bilinmezliğin içinde yaşıyor. Ne zaman evlerine dönecek, işlerinin başına ne zaman dönecek, ülke ne zaman toparlanacak; insanlar bu soruları soruyor”