‘Sorgulamayan ve biat eden bir nesil istiyorlar’

Son günlerde ÇEDES projesi kapsamında yapılan atamalara tepkiler devam ediyor. Proje hakkında konuşan Eğitim-Sen Amed 2 Nolu Şube Eşbaşkanı Zuhal Sezer, “AKP-MHP faşist blokunun bu projeyle asıl amacı sorgulamayan ve biat eden bir nesil yetiştirmek” dedi.

MEDİNE MAMEDOĞLU

Amed-Türkiye Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), Diyanet İşleri Başkanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığı arasında imzalanan “Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum (ÇEDES)” projesi kapsamında ‘manevi danışman’ olarak görevlendirilen imam, vaiz, din hizmetleri uzmanı ve Kur'an kursu hocaları, MEB okullarındaki öğrencilere ‘değerler eğitimi’ veriyor.

İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile İzmir İl Müftülüğü arasında yapılan protokolle, ÇEDES projesi kapsamında 842 ilkokul, ortaokul ve liseye ‘manevi danışmanlık’ hizmeti adı altında imam, müezzin, vaiz, din hizmetleri uzmanı ve kuran kursu öğreticisi atandı. Protokol İzmir, İstanbul ve Eskişehir'de yapılan atamalarla uygulamaya konuldu. Bu atamaların diğer şehirlere de yayılacağı öngörülürken, zorunlu Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin yanı sıra okullarda üç zorunlu din içerikli ders daha bulunuyor.

Okullarda manevi danışmandan ziyade sağlık personeli ve öğretmene ihtiyaç olduğunu belirten veliler ve eğitimciler karara tepki göstermeye devam ediyor. Uygulamaya konulan protokole dair konuştuğumuz Eğitim-Sen Amed 2 Nolu Şube Eşbaşkanı Zuhal Sezer, bu tür politikaların asıl amacının dindar nesil yetiştirmek olduğunu, atılan adımın ‘değerleri koruma’ hedefiyle atılmadığını ifade etti.

‘Projenin temelleri 2011 yılında atıldı’

Okullarda imamlara ihtiyaç olmadığını kendilerinin de çok iyi bildiğini ifade eden Zuhal Sezer, bu projenin yeni bir proje olmadığının da altını çizdi. 2011 yılında 4+4+4 eğitim sistemi ile bugünün temellerinin atılmaya başlandığını belirten Zuhal Sezer, “2011 yılının devamında 2014 yılında psikolojik danışmanlık ve rehberlik mezunu olan eğitim emekçisi arkadaşlarımızın psikolojik danışmanlık unvanları geri çekildi. Buradaki amaç zaten imam hatip liselerinden mezun olan öğrencilerin, manevi danışmanlık yapabilmelerinin için önünü açmaktı. İmam hatip liselerinden mezun olan öğrenciler Kuran kursu öğretmenliği ya da hafızlık gibi görevler edinebiliyorlardı. Ancak burada manevi danışmanlığın önünü açabilmek için psikolojik ve danışmanlık mesleğindeki kişiler sadece rehber öğretmen olarak görevlerini yaptı. Burada zaten ciddi bir hak gaspı söz konusu, bu bölümden mezun olan öğretmenler tek bir unvanla sınırlandırıldı” şeklinde konuştu.

‘Atama bekleyen öğretmenler yerine imamlara bütçe ayrılıyor’

Okullarda ihtiyaç duyulacak en son görevin manevi danışmanlık olduğunu vurgulayan Zuhal Sezer, okullarda psikolog veya sağlık çalışanı ihtiyacının imamdan daha fazla olduğunu söyledi. Milli Eğitim Bakanlığı’nın, Diyanet veya müftülükler yerine Sağlık Bakanlığı ile protokol imzalaması gerektiğinin altını çizdi. Eğitim-Sen olarak bunu her dönem talep de ettiklerini aktaran Zuhal Sezer konuşmasının devamında şunları belirtti: “Psikolojik danışmanlık ve rehber öğretmenleri vasıfsız hale getirip, bu boşluğu manevi danışmanlarla tamamlamaya çalışmaları tamamen bir hak gaspıdır. Bunun yanı sıra atama bekleyen yüzbinlerce eğitim emekçisi öğretmenler varken, bunlara bütçe ayrılmayıp bunun yerine imamların okullara atanması eğitimin öneminin ne kadar göz ardı edildiğinin kanıtıdır.”

‘Değer söylemini samimi bulmuyoruz’

Bu tarz politikalarla iktidarın asıl amacının söylenildiği tarzda bir ‘değer’ koruma olmadığına dikkat çeken Zuhal Sezer, “Bu danışmanları atarken ‘değerlerimiz öğretiliyor’ şeklinde bir ifade de bulunuyorlar, elbette ki insani değerlerimiz ve psikolojik sağlamlık öğretilmeli. Ancak bunu öğretecek olan kişiler manevi danışmanlar değil, psikologlardır. Bu kadar değerlere atıfta bulunan bir zihniyetin ana dilde eğitimi yok sayması, buna karşılık çocukların ruhsal gelişimlerinin sekteye uğratılması yıllardır göz ardı ediliyor. O yüzden bu ‘değer’ söylemini kesinlikle samimi bulmuyoruz” dedi.

‘Sorgulamayan ve biat eden bir nesil istiyorlar’

“Asıl amaç dindar nesil yetiştirmek” diyen Zuhal Sezer, AKP-MHP faşizminin yetişen ‘dindar nesille’ istedikleri şeye ulaşmış olacaklarını söyledi. ‘Dindar neslin’ diğer nesilleri de etkileyerek bu anlayışı devam ettireceğini vurgulayan Zuhal Sezer, “AKP-MHP faşist bloğu düşünemeyen, muhakeme edemeyen, biat eden ve sorgulamayan bir nesille tamamen güdülmeye uygun bir toplum oluşturmaya çalışıyorlar. Buna uygun bir toplum oluşturmanın kendilerince en sağlam yolu eğitim kurumları ve çocuklardır. Din derslerini artırılması seçmeli derslerin din dersleri olarak dayatılması ile çocuklarımızın hayatlarının tamamen bir dini eğitim olarak oluşturmaya çalışıyorlar. Bu sistemi Afganistan, İran ya da Pakistan uygular, ancak Türkiye cumhuriyet ile yönetilen bir ülke. Bunun gereklilikleri bugün göz ardı edilerek keyfi kararlar alınıyor” diye konuştu.