Siham Boucetta: Kadınlar köleleştirilmeye karşı tarihi direniş sergiliyor

Sendikacı Siham Boucetta, kadınların sömürü ve köleleştirilmeye karşı tarihi direnişler sergilediğini belirterek, eşitliğe giden yolun zor olduğunu ancak tüm kadınların dayanışma ile kolaylaştıracağını söyledi.

ZOUHOUR MECHERGUI

Tunus – Tunus Genel İşçi Sendikası’nda eğitim bölümünde çalışmalar yürüten Siham Boucetta, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kapsamında ajansımızın sorularını yanıtladı. Tunus’ta feminist hareketin yasaların değiştirilmesi konusunda önemli çabaları olduğunu belirten Siham Boucetta, şimdiki mücadelelerinin ise yasaların uygulanması konusunda olduğunu anlattı.

Kadınların sendikal çalışmadaki varlığını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Tunus Genel İşçi Sendikası’nda eğitim bölümünde çalışıyorum. Ülkede ilk kez iki kadının ulusal yürütme ofisinde rol üstlenmesi Tunuslu kadınlar açısından önemli bir başarıdır. Bu başarı Tunuslu kadınların yetiştirdiği büyük bir mücadelenin tarihine kadar uzanıyor. Sendikalar da dahil olmak üzere karar alma pozisyonlarında kadınların yer alması devrim niteliğini taşıyor. Federasyonun tarihinde sadece bir kadın görüyoruz ama son konferansta sayı ikiye çıkarıldı. Kadınlar sahada varlıklarını kanıtladı ve sendika çalışmalarında önemli işler yapıyor.

‘Feminist kadınlar kazanımları geliştirmeye devam etti’

Tunuslu kadınlar yasalar ve yasaların uygulanması arasındaki farktan şikayetçi. Sizce uygulamada eksiklikler var mı?

Tunus kadın hakları alanında bir öncüdür ve bu öncülüğü Arap ve hatta Avrupalı kadınların durumuna göre de tarihi önemdedir. 1956 yılında çıkarılan Kişisel Durum Dergisini incelediğimizde tanınırlık düzeyinde bir öncü olduğunu görürüz. Kadın haklarının korunması, kız çocuklarının okullaşma oranı, güçlü ve etkili varlığı bunun en iyi kanıtıydı. Çok eşlilik, evlilik ve boşanmanın düzenlenmesi, reşit olmayan evliliğin önlenmesi gibi konularda önemli kararlar alınmıştır. Devrimden sonra feminist mücadele bu kazanımları geliştirmeye ve derinleştirmeye devam etti. Eşitlikçi bir yaşam iddiamızı devam ettirdik. Örneğin kadınlar şiddete maruz kalıyor ve bizler bu şiddet kavramını çok boyutlu olarak ele alıyoruz. Özellikle ataerkil toplumlarda kadınlar ekonomik, politik ve kültürel şiddete maruz kalıyor. Feminist hareket yasaların değiştirilmesi konusunda önemli çabaları oldu ancak yasaların uygulanması konusunda sıkıntılar var. Bundan sonraki mücadelemiz yasaların uygulanması konusunda olmalı.

‘Yasalar tek başına yeterli olmuyor’

Sizce yasaların uygulanması için neler yapılmalı, konuyla ilgili çözümleriniz nelerdir?

Toplumsal bir dönüşümün sağlanması için bilinç önemli. Örneğin şiddet karşıtı bir yasa varsa bunun topluma da yansıması gerekiyor. Şiddete karşı tedbirler alınmalı. Bizler şiddete karşı bilinç yükseltme programlarımızı yürütüyoruz. Çocuklarımızı geleceğe nasıl hazırlayabiliriz, nasıl bir kişilik oluşturabiliriz üzerinde duruyoruz. Bu anlamıyla yasaların tek başına yeterli olmadığını düşünüyoruz. Sanat, siyaset, çalışma yaşamı gibi birçok alanla ilgili eğitim programlarımız var.

Kadına yönelik ne gibi ihlaller yaşanıyor?

Çalışma yaşamında kadınlar birçok sorunla yüz yüze bırakılıyor. Çalışma yaşamında yer alan kadınların sosyal güvenceleri yok, ücret konusunda bir eşitlik durumu söz konusu değil. Konuyla ilgili çözüm üretmeye çalışıyoruz. Bunun yanı sıra düzensiz göçe karşı her türlü ayrımcılığın ortadan kaldırılması için tartışmalar yürütüyoruz. Ülkenin ekonomik olarak kalkınması, yolsuzluğun son bulması, kadın ve çocuk haklarının korunması, sendikalarda kadın varlığının artırılması gibi birçok konuda mücadelemiz devam edecek.

‘Tüm dünya kadınları hakları için birleşmeli’

Son olarak 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü nasıl değerlendiriyorsunuz. Kadınlar cephesinden nasıl bir öneme sahip?

8 Mart Dünya Kadınlar Günü tarihi bir direnişin sonucudur. Bugünün mücadelesi öyle kolay verilmedi. Hakları için mücadele yürüten çok sayıda kadın bu uğurda canını feda etti. Kadınlar sömürü ve köleleştirilmeye karşı tarihi direnişler sergiliyor. Kadınların statüsünü ilerletmek için önümüzde uzun bir yol var. Bu yüzden tüm dünya kadınları hakları için birleşmeli ve taleplerini ortaklaştırmalıdır. Eşitliğe giden yol öyle güllerle dolu değildir. Bu nedenle yolumuz zor ancak tüm kıtalardaki kadınlar olarak birlikte hareket edersek, kadın dayanışmasını yükseltirsek istediğimiz yaşamı elde edebiliriz.