Rosa Kadın Derneği 6’ncı yılında: Sahadan da mücadeleden de vazgeçmiyor

Amed’de 2018 yılında kadına karşı her türlü şiddetle mücadele için yola çıkan Rosa Kadın Derneği, tüm baskılara, özel savaş politikalarına ve yargı tacizlerine rağmen sahadan ve kadınlardan vazgeçmiyor.

SERPİL SAVUMLU

Haber Merkezi- Türkiye’de HDP’nin seçimle kazandığı belediyelere kayyım atanmasının ardından Kürt illerinde siyasi olarak alınan bu karar aynı zamanda kadınları savunmasız bıraktı. Belediyeler bünyesinde kurulan birçok kadın kurumu, sığınma evi, şiddete maruz bırakılan kadınların başvuracakları alanlar ya da onlar için oluşturulan alternatif yerlerin kapısına kilit vuruldu. Kimi yerler ise işlevsiz hale getirildi. Bu politik karar kadına yönelik şiddetin türlü biçimlerinin ve katledilmelerin artmasına neden oldu. Amed bu kentlerden biri.

Rosa Kadın Derneği kadına yönelik her türlü şiddetle mücadele etmek ve yine kadınlara yönelik her türlü ayrımcılığın ortadan kaldırılması için 29 Aralık 2018 tarihinde kuruldu. Şiddete maruz kalan kadınlarla temas kuran, dava takip eden, kampanya ve etkinlikler düzenleyen dernek, aslında kayyımların yaratmaya çalıştığı boşluğu doldurarak kadınlarla kol kola yürüyor. Derneğin elbette tüm adımları tam da bu yüzden devletin takibi altında. Çalışmaları engellenen türlü gerekçelerle gözaltına alınan ya da tutuklanan dernek çalışanı kadınlar, tüm baskılara rağmen Amed’de kadınlarla yan yana durmaktan vazgeçmiyor.  Rosa Kadın Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Sosyolog Ezgi Sıla Demir ile hem kentte kadınların yaşadıklarını hem de dernekteki çalışmalarını konuştuk.

‘Rosa kayyımların yaratmaya çalıştığı boşluktan doğdu’

Amed’de kadına yönelik şiddet bir cins kırımına dönüşmüş durumda. Bölgede çalışma yürüten kadın ya da diğer kurumlar bu durumun özel savaş politikalarıyla bağlı olduğunu söylüyor. Şiddetin yanı sıra, fuhuş ve uyuşturucu madde kullanımının artması bu düşünceyi güçlendiren verilerden birkaçı. Buna karşı mücadele eden kadınlar ise her daim hedefte. Ezgi Sıla Demir, kuruluşlarını şu sözlerle özetliyor:

“Rosa’nın kuruluşu yerel yönetimler, yani seçilmiş belediyelere atanan Kayyımlarla birlikte başlayan bir süreç aslında. Kazanılmış tüm belediyelere Kayyım atandı ve kadın kurumları özellikle kadınlarla ilgili çalışma yürüten tüm kurum ve kuruluşlar kapatıldı. Orada çalışan neredeyse tüm kadınlar da ihraç edildi. Böyle bir süreçten sonra şehirlerde, yerellerde bunu özellikle Diyarbakır için rahat bir şekilde söyleyebiliriz, tabi ki diğer iller için de geçerli ama yaşanan bu boşluktan kaynaklı çok ciddi sıkıntılar ortaya çıkmaya başladı. Çünkü kadınlar yerel yönetimler bünyesinde çalışan tüm kurumlarla bu kentte yaşamış oldukları toplumsal veya aile içi tüm sorunlara karşı iletişim kurabiliyordu, çözüm arayabiliyordu, muhatap bulabiliyordu, sorunlarını iletebiliyordu, başvurabilecekleri mekanizmalar vardı. Kadın Daire başkanlıkları vardı. Kadın Daire Başkanlıkları bünyesinde çalışan birçok kuruluş vardı. Bu kuruluşların bir kısmı ekonomik destek sağlıyordu bir kısmı sosyalleşecek bir ortam sağlıyordu. Bir kısmı etkinlikler, atölye çalışmaları düzenliyordu, yine şiddetle mücadele konusunda politika üretebiliyordu. Tüm bunların kapatılmasıyla birlikte ortaya çok ciddi bir boşluk çıktı. Bu boşluktan da aslında Rosa doğdu. Tamamen bu sürecin bir sonucu aslında ve kurucular kurulumuza da bakarsanız birçoğu bu alanda çok ciddi emek vermiş arkadaşlarımızdan oluşuyor.”

Amed’de Rosa Kadın Derneği gibi aslında kadına yönelik şiddetle mücadele edecek birçok kadın kurumuna ihtiyaç olduğunu dile getiren Ezgi Sıla Demir, “Sivil toplum örgütleri çok fazla doğru ama özel olarak kadın alanında özellikle bu alanda çalışan kurum sayısı neredeyse hiç yoktu. Haliyle kentte de böyle bir ihtiyaç doğunca Rosa’da bu gerekçelerden doğdu” diyor.

Derneğin esasen ilk kuruluşunda başvuru almak gibi bir perspektifinin olmadığını anlatan Ezgi Sıla Demir, ihtiyaç doğduğu için bir çalışma alanı yaratıldığını ve başvuruların da alındığını dile getiriyor. “Çünkü böyle bir talep vardı. Ve bu talebin karşılanması gerekiyordu. Daha sonrasında hukuki danışmanlık ve psikolojik danışmanlık anlamda destek vermeye başladı. Gelinen aşamada da bu sistemi oturtmuş durumda” diyen Ezgi Sıla Demir, şu anda birçok başvuru alıp, dava takip edip -izleme veya psikolojik desteğe yönlendirme ve hukuki danışmanlık yapma konusunda çalışmalarına devam ettiklerini söylüyor.

Şiddet giderek tırmanıyor

Amed’de şiddetin giderek tırmandığı sahada çalışma yapan kurumların ortak görüşü. Diyarbakır Şiddetle Mücadele Ağı’nın; 2021-2022 yılları ile ilgili hazırladığı raporunda bu anlamda dikkat çekici veriler var. Öte yandan Rosa Kadın Derneği de Ağ ile çalışmalarında ortaklaşıyor. Bu rapora göre Amed’de sadece bir yılda bin 240 çocuk cinsel şiddete maruz bırakıldı. Bu rakam her gün 3 çocuğun cinsel şiddete maruz kaldığını gösteriyor. 2022 yılında çocuklarla ilgili yapılan başvurular ilk sırada yer alıyordu. Raporlar kadınların fiziksel, psikolojik ve ekonomik şiddet gördüğünü ortaya koyuyor. Kadınlar intihar, şüpheli ölüm, alıkonulma, cinsel saldırı ve fuhuş yapmaya zorlanma gibi birçok alanda şiddete ve ihlale maruz kalıyor. Sadece basına yansıyan haberlere göre Amed’de 2023 yılının Aralık ayına kadar 6 kadın erkekler tarafından katledildi; 3 kadının da ölümü şüpheli bulundu.

‘2023’te Ekonomik şiddet başvuruları çoğaldı’

Ağ ile ortak çalışmalar yürüttüklerine dikkat çeken Ezgi Sıla Demir, kentte yaşananlara dair şunları söylüyor:

“Kadına yönelik şiddetle mücadele de ortaklaştığımız birçok çalışmamız var. Her sene düzenli olarak Şiddetle Mücadele Ağı’nda raporlar açıklıyoruz. Burada aslında diğer başvuru alan kurumların da veri havuzundan bir analiz yaparak aslında Diyarbakır’da bir yıl içerisinde kadınlar hangi gerekçelerle kurumlara başvuru yapıyor, hangi şiddetten daha çok şikayetçiler veya talepleri nedir, gibi birçok kategori elde etmiş oluyoruz. Tabi ki kadınlar geçen yıla göre bu yıl ekonomik içerikli çok fazla başvuruda bulunmuşlar. Fiziksel şiddet her başvurunun konusu maalesef. Ama bundan sonra gelen şiddet normalde psikolojik şiddetken veya fiziksel şiddet olurken ikisi değişkenlik gösterirken ilk iki sırada bu yıl ekonomik şiddetle ilgili başvurular çok fazla. 2023 yılının aslında en göze çarpıcı durumlarından biri maruz kalının o sistematikleşen şiddet döngüsünden çıkamamanın verdiği bir ekonomik yoksunluk söz konusu.”

‘Şiddetin çeşitleri artıyor’

Kentte toplumsal bir kaosun yaşandığını ifade eden Ezgi Sıla Demir, “Siyasal süreçten doğrudan etkilenen bir kent burası. Siyasal süreçten doğrudan etkilendiği için bunun birçok alt branşı var. İnsanları etkileyen toplumsal yaşamda, kendi özel yaşamlarında, psikolojik süreçlerde birçok etkeni var bunun ve sadece kadına yönelik şiddet artmış değil uyuşturucu meselesi çok gündeme çıkmış durumda. Gençler arasında çok fazla yayılmış durumda olduğu ifade ediliyor. Bazı mahallelerin özellikle çok sıkıntılı bir duruma geldiği bir sürece evrildiği gençlerin bu anlamda çok fazla bağımlı hale getirildiğine dair çok fazla şey duyuyoruz. Yine genç kadınlara yönelik yürütülen politikaların bu yönlü olduğunu biliyoruz. Fuhuşa sürükleme, uyuşturucu madde bağımlılığına sürükleme gibi buna yönelik çok ciddi veriler söz konusu. Sadece kadına yönelik şiddet deyince fiziksel şiddet veya kadın cinayetleriymiş gibi algılanıyor ama öyle değil; bunun birçok bileşeni var. Hepsi birbiriyle keşisimşel bir noktada olduğu için hem şiddetin biçimi değişiyor hem de biçimi değiştikçe şiddetin çeşitleri de çok fazla artmaya başlıyor.”

‘Birçok kategori konuşuluyor’

Tüm yaşananların özel savaş politikalarıyla doğrudan ilişkisinin olduğuna işaret eden Ezgi Sıla Demir, “Gençlere dair politikaların bu yönlü işletildiğini, bu tarz tabloların ortaya çıktığını, bunun aslında mücadele edilmesi gereken bir alan olduğunu ama mücadele edilmediğini aksine birtakım cezasızlıklarla bazı şeylerin teşvik edildiğini de görüyoruz; her zaman dile getiriyoruz. Nasıl ki cezasızlık politikaları sistematik bir şekilde arttırıp devam ettiriyorsa kadının da maruz kaldığı tüm şiddet biçimleri artıyor burada. Şu an da çok fazla kategori konuşuluyor” şeklinde konuşuyor.

‘Devletin baskı politikalarına karşı da mücadele ediyoruz’

Rosa Kadın Derneği özel savaş politikalarının hedefinde olan bir kurum. Gözaltılar, tutuklamalar, bitmeyen soruşturmalarla karşı karşıya kalan kadınlar bu alanda da mücadele etmek zorunda. Dernek binaları defalarca arandı ve evraklarına el konuldu. Banka hesapları bloke edildi. Ezgi Sıla Demir, şiddet sarmalına karşı mücadele eden kadınların nasıl şiddete maruz kaldıklarını da özetliyor: 

“Rosa, özel savaş politikalarından en çok etkilenen sivil toplum kuruluşlarından biri. Çünkü hem burada çok çetrefilli bir süreç söz konusu hem kadın meselesi zaten oldukça hassas ve çok geniş bir konu. Mücadele edilmesi gereken en zor alanlardan biri. Bu yerleşmiş akla, o toplumsal dayatmalara karşı mücadele ederken aynı zamanda aslında devletin baskı politikalarına karşı da mücadele etmek zorunda kalıyoruz biz. Kadınların hakkını savunurken bu sefer bizler dernek yöneticileri olarak hak ihlaline maruz kalıyoruz , yargı tacizlerine maruz kalıyoruz. Bunların hepsi sistematik. Bazen bir yıl içinde birden fazla bazen her sene düzenli olarak kişilerin gözaltına alınma gerekçeleri derneğe mal ediliyor. Ama derneğe yönelik özellikle açılmış bir soruşturmadan ziyade kiişilere açılmış soruşturmalar derneğe mal ederek dernek çalışmalarını illegalize etmeye çalışıyorlar.”

‘Yargı illegalize etmek için araç olarak kullanılıyor’

Ezgi Sıla Demir, yargı süreçlerinde yaşanan ‘garip’ olaylara da değiniyor konuşmasında ve devam ediyor:

“Şimdi akıl var mantık var bir erkek nasıl Rosa Kadın Derneği üyesi olabilir. Ama biz buna tanık da olduk. Gözaltına alınan erkeklerden birinin suçlamalarından biri Rosa Kadın Derneği’ne üye olmaktı. Bu tarz absürt tablolarla karşılaşırken çok sistematik bir şekilde yargı tacizine maruz kalan bir kurum. Yargı tacizi zaten özel savaş politikalarının bir ürünüdür. Bunu her defasında dile getiriyoruz. Burada bazı maruz kalınan durumları Türkiye’nin diğer illerinde rastlamıyoruz. Buradaki muamele orada uygulanmıyor. Orada sloganlar serbest olurken bir eylem ve etkinlikte aynı slogana burada izin verilmiyor. Çünkü hem manipüle ediliyor hem başka anlamlara çekiliyor hem seni illegalize edebilecek bir araç olarak kullanıyor. Yani bu yargı tacizi dediğimiz şey de aslında kadın haklarını savunan buna yönelik mücadele eden insanlara yönelik gerçekleştirilen hak ihlali süreci oluyor.”

‘Kürt kadınlar zor bir yıl geçirdi’

Amed’de özelde Kürt kadınların da zor bir yıl geçirdiklerine değinen Ezgi Sıla Demir, “Özellikle deprem sürecinin yaşanması da maalesef ciddi yaralar açmış durumda. Hem manen hem de madden gerçekten psikolojik olarak devasa bir süreç ve bu sürecin yaşanması zaten çok uzun aylar boyunca bu meseleyle hem hal olmaya geçmiş durumdaydı. Tamamen burada yaşanan süreç siyasal kaosa ek olarak maalesef bu depremin yarattığı tahribata mücadeleyle geçti. 2023’ün ilk 6 ayı bu şekilde geçti. Onun dışında birçok başvuru alıyoruz. Çok ciddi sorunlar var kentlere dair. Buralarda kadınların çok ciddi şikayetleri var. Mahalle çalışmaları yürüttüğümüzde kadınlarla konuştuğumuzda bunları çok rahat bir şekilde duyabiliyoruz. Bunun yanı sıra kentin kendi sorunları var. Kürt kadınların ayrıca kimlik mücadelesi var. Bununla ilgili de ciddi meseleler var. Siyasetçilerin yaşadığı sorun bambaşka. Sivil toplum örgütlerine yönelik gerçekleştirilen bu operasyonlar bambaşka bir sorun. 2023 yılı da aslında önceki yıllara göre çok çetrefilli ve çok da farklı olmayan bir tabloyla geçti maalesef” diye konuşuyor.

‘Birlikte mücadeleden başka şansımız yok’

Rosa Kadın Derneği her fırsatta birlikte mücadele etmenin önemini vurguluyor. Bu anlamda kısmen birlikte çalışmanın koşulları oluşturulmuş durumda. Kadın kurumuyla işbirliği ve diresek teması halinde çalıştıklarını dile getiren Ezgi Sıla Demir, ortak gündemler oluşturduklarını ve birlikte çalışma sayesinde ön yargı ve temassızlık halini aştıklarını anlatıyor. Ezgi Sıla Demir, ‘Birlikte mücadele etmek neden önemli?’ sorusuna da şu sözlerle cevap veriyor:

“Kadın meselesinin de aslında ortak sloganıdır bu basit gelebilir ama çok önemlidir. Birlikte güçlüyüz. Çünkü mücadele ettiğimiz meselenin argümanları burada farklı olabilir ama temelde mantelite olarak aynı olduğu için birlikte mücadele etmekten başka bir şansımız yok. Bizi güçlendiren, bizi direngen tutan, bizi mücadeleci yapan aslında kadına yönelik verdiğimiz o ortak anlamdır, o çatı anlamdır. Çünkü biz şunu söylüyoruz kadın meselesi siyaset üstü bir meseledir. Ve bunun a’sı b’si c’si yoktur. Bu ortaklaşmayı gerçekleştirebildiğimiz için diğer çalışma alanlarındaki kadın arkadaşlarımızla bu sesi yükseltebilme şansına sahip oluyoruz. Birlikte olmak çok önemli çünkü toplumun yarattığı çok ciddi bir algı var ve bu algının da kırılması aslında temasla, tartışmayla, bazı şeyleri gündeme getirmeyle görünmeyeni orada görünür kılmakla mümkün oluyor. Bunun da çok ciddi bir geri dönüşünü alıyoruz.”

Kadınlar 2024’te de alanda olacak

2023’ü kapatırken aynı kararlılıkla mücadele edeceklerini belirten Ezgi Sıla Demir, yine sahada kadınların yanında olacaklarına dikkat çekiyor. Rosa Kadın Derneği şiddetin temeli olarak tanımladığı toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin giderilmesi meselesini listenin en başında sayıyor. Buna dair mahalle, sokak, evlerde kadınlarla bir araya gelmeye devam ediyor. Yerel seçim tarihinin yaklaştığı bu dönemde kadınlar 8 Mart’a da bu minvalde hazırlanıyor. Ayrımcılığa karşı, şiddetin her türlüsüyle mücadele etmek, eşitliği savunmak, barış için ses olmak, demokratik ve ekolojik bir toplum için mücadele etmek Rosa Kadın Derneği’nin şimdi ve sonra da en temel ilkelerinden ve 2024 yılında da bu ilkelerle kadınlar alanlarda olacak.