Rojhilat’ta gazetecilik baskı altında: Mesleklerini gizlilik içinde yürütüyorlar
Rojhilat’ta kadın gazeteciler, 2022'deki "Jin, Jiyan, Azadî" ayaklanmasının ardından İran rejiminin baskısı nedeniyle çalışmalarını büyük ölçüde gizli bir şekilde yürütüyor.
Haber Merkezi- İran’ın başkenti Tahran’da, 16 Eylül 2022'de Kürt kadın Jina Amini’nin “başörtüsünü kurallara göre takmadığı” gerekçesiyle “ahlak polisleri” tarafından katledilmesinin ardından İran ve Rojhilat Kürdistan’ında “Jin, Jiyan, Azadî” ayaklanması başladı. Bu ayaklanma birçok değişim sağlarken, ülkede hakim olan korku duvarlarını da yıktı.
Ayaklanmalarla birlikte İran İslam Cumhuriyeti, özellikle Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı Rojhilat Kurdistan’ına yönelik siyasetten, medyaya kadar çeşitli sektörleri baskı altına almaya başladı. Aynı zamanda ülkede yaşayan Kürtler ve diğer halklar birçok baskı politikasıyla karşı karşıya kaldı.
Ajansımız 2022’deki “Jin, Jiyan, Azadî” ayaklanmasından İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan’ın görev süresine kadar, İran rejiminin kadın gazeteciler üzerindeki baskılarını derledi.
'Jin, Jiyan, Azadî' ayaklanması ve medya üzerindeki etkisi
Rojhilat’ta başlayan ve daha sonra İran'a yayılan "Jin, Jiyan, Azadî" ayaklanması İran İslam Cumhuriyeti'nin temellerini sarsan en önemli ayaklanmalardan biri oldu. İran İslam Cumhuriyeti, tüm dünyada yankı uyandıran ayaklanmayı bastırmak için idam, işkence, gözaltı, tutuklama, internet hizmetlerinin kapatılması, zehirleme, katliam, fişleme, tehdit, insan kaçırma da dahil olmak üzere birçok baskı yöntemini devreye koydu. İran İslam Cumhuriyeti, gerçeklerin dünyaya yansımasını engellemek amacıyla basın üzerinde de bir baskı politikası uyguladı.
62 gazeteci tutuklandı
Ayaklanmanın ardından 24'ü kadın olmak üzere en az 62 gazeteci tutuklandı. Bu, sadece dört kadın olmak üzere 47 gazetecinin hapse atıldığı 2009'a kıyasla önemli bir tırmanışa işaret ediyor. Bu durum İran'ı, gazeteciler için “dünyanın en baskıcı” rejimlerinden biri olarak Çin, Myanmar, Türkiye ve Belarus gibi ülkelerle birlikte konumlandırdı.
Ancak bu engellere rağmen "Jin, Jiyan, Azadî, özellikle Kürt kadınları ve değişim için mücadele eden aktivistler için bir direniş çağrısı oldu.
2023’te 226 ihlal belgelendi
İran hükümetinin "Jin, Jiyan, Azadî" ayaklanmasının ardından hayata geçirdiği baskı politikaları, Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) tarafından da rapor edildi. İran’ın orantısız bir şekilde özellikle Kürt gazetecileri hedef aldığını doğrulayan CPJ raporunda, ayaklanma döneminde en az 9 Kürt gazetecinin tutuklandığını açıkladı. 2023 tarihli bir rapora göre de ülkede 226 medya baskısı belgelendi. Bu raporda gazeteciler hakkında 144 adli işlem yapıldığına, 102 tutuklama ve dava açıldığına, 42 celp ve şikayet yaşandığına dikkat çekildi.
2024'ün sonuna kadar, en az 12 kadın gazeteci medya faaliyetleri nedeniyle hapiste kalmaya devam etti. Bunlar arasında Jina Amini’nin katledilmesini ilk haberleştiren Elaheh Mohammadi ve Nilüfer Hamadi de yer alıyor. Gazeteciler daha sonra yüklü bir kefaletle geçici olarak serbest bırakıldılar.
Göç etmek zorunda kaldı
Sine’de Kürt gazeteci ve önde gelen kadın hakları aktivisti Zhina Modares Gorji, 21 yıllık cezası iki yıl dört aya indirildikten sonra tutuklandı ve cezaevine nakledildi. Bir diğer Kürt gazeteci Nazila Maroufian, Evin Hapishanesi'nden serbest bırakıldıktan sonra İran güvenlik güçlerinin devam eden taciziyle karşı karşıya kaldıktan sonra Eylül 2024'te Paris'e göç etti.
Gazeteciler etiketleniyor
İslam Devrim Muhafızları Ordusu (IRGC) İstihbarat Örgütü ve İstihbarat Bakanlığı İslam Cumhuriyeti'nin temel güvenlik kolları, kadın gazetecileri, "Batının ajanları" olarak etiketliyor. Özellikle Kürt gazeteciler, Kürt siyasi partileri ve onların faaliyetleri ile ilişkilendiriliyor ve bu da onlara yönelik baskıları artırıyor. Bu sistemsel baskı, IRGC İstihbarat Örgütü'nün kontrol uyguladığı Rojhilat’ta daha belirgin bir şekilde görülüyor.
Basın özgürlüğünde 176’ncı sırada
Sınır Tanımayan Gazeteciler’e göre; İran'ı basın özgürlüğünde 180 ülke arasında 176’ncı sırada. 18 Aralık 2024'te yaklaşık 70 kadın da dahil olmak üzere 140'tan fazla gazeteci, gazetecilere ağır kısıtlamalar getiren “Hicab ve İffet Yasa Tasarısı'nı” kınayan bir bildiri imzaladı. Yasa tasarısı, hicab zorunluluğu, seçimlere katılım oranları ve hükümet eleştirisi gibi konuların haber yapılmasını suç sayıyor.
İran'daki baskıcı ortam, medyanın da yeniden şekillenmesine neden oldu ve bu nedenlerin doğurduğu sonuçlar şu şekilde:
*Dışa Bağımlılık: Yerel medya ağır sansürle karşı karşıya kaldığından, izleyiciler güvenilir haberler için daha fazla uluslararası yayın organlarına yöneldi.
*Basılı Medyanın Gerilemesi: İnternetin yaygınlaşması, gazete ve dergilerin yayınlanmasını önemli ölçüde zayıflattı. Instagram, Telegram, Facebook ve X (Twitter) gibi platformlar, İran'da hala erişilebilir durumda.
*Yeraltı Gazeteciliği: Birçok kadın gazeteci gizli bir şekilde çalışıyor ve ücret karşılığında Farsça web siteleriyle iş birliği yapıyor.
*Yerelciliğin Yükselişi: Yerel haber kanalları Kürt şehirlerinde çoğalırken, kadınların sesleri bu platformlarda marjinal kalmaya devam ediyor.
Medyada kadın aktivizmi
Rojhilat’ta kadın medya çalışanları, İran İslam Cumhuriyeti'nin baskısı nedeniyle büyük ölçüde yeraltında çalışmakta.
Bazı kadın medya aktivistleri, sosyal medya platformlarında, İran web sitelerinde ve Adalat Bari İran, Madrasah Forough, Bidar Zani, Aso ve Radio Zamaneh gibi kanallarda çalışmakta ve bunlar genellikle ABD ve diğer Batılı kuruluşlar tarafından finansal olarak desteklenmektedir.
İran'daki Kürt kadın gazeteciler, İslam Cumhuriyeti'nin genel politikaları nedeniyle birçok baskı ile karşı karşıya kalıyorlar. Bu zorluklar, bağımsız örgütler kurma veya Rojhilat’taki kadınların seslerini etkili bir şekilde duyurmaya da engel oluyor. Aynı zamanda maddi sıkıntılar, Rojhilat’taki pek çok profesyonel gazeteciyi, çoğu zaman büyük riskler alarak, yabancı internet siteleri ve kuruluşlarla iş birliği yapmaya zorluyor; bu durum, bu gazetecilerden bazılarıyla yapılan görüşmelerde de doğrulandı.