‘Rojava'daki kadın mücadelesi, Rojhelat'taki kadın mücadelesinin gelişmesine katkı sağlıyor’

Feminist aktivist S.M, Rojava'daki kadın mücadelesinin tüm dünya ve Rojhelat’ta örnek olduğunu belirterek Türk devletinin tam da bu yüzden hedefi olduğunun altını çizdi.

JUWAN KEREMÎ

Kirmanşah- Türk ordusu, 5 Ekim'den bu yana Kuzey ve Doğu Suriye’ye dönük yoğun saldırılar düzenliyor. Bu saldırılar sonucunda aralarında kadın, çocuk ve yaşlıların da bulunduğu onlarca sivil hayatını kaybetti. Rojava'nın Özerk Yönetim Sistemi’ni her zaman kendisine karşı ciddi bir tehdit olarak gören Türk devleti, bu saldırılarda hastaneler, okullar dahil olmak üzere, üretim ve enerji altyapısı ile su kaynakları hedef alındı.

Rojhelat’ta Kirmaşahlı feminist aktivist S.M. ile Türk devletinin Rojava'ya yönelik son saldırılarını konuştuk.

*Türkiye'nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırıları son günlerde daha da yoğunlaştı. Bu saldırılarda çok sayıda kadın hayatını kaybetti ve bombalanan alanlar arasında kadınların sanayi ve üretim merkezleri de yer alıyor. Neden üretim merkezleri ve neden kadınlar hedef alınıyor?

Rojava yeni bir sistemdir; kapitalist sınıf sömürüsüne karşı bir sistem ve bir cinsiyet/kadın hareketidir. Aslında Türk rejiminin Rojava'ya saldırısının amacı bu kadın hareketini ve Demokratik Ulus Sistemi’ni yok etmektir. Türkiye, son yıllarda Suriye'nin kuzeyi ve doğusundaki kamu altyapı ve tesislerine sürekli ve aralıksız saldırılarda bulunmakta. Bu saldırılar savaş suçu ve soykırım olarak değerlendirilmektedir. Doğal olarak Türkiye faşist iktidarının Rojava'nın üretim altyapısını yok etmesi çok önemlidir, özellikle eğer bu altyapılar kadınların gücünü, hareket özgürlüğünü, özgüvenini gösteriyorsa ve kadın işçiler burada çalışıyorsa Türk devleti onu hedef alır. Kadınların Rojava'nın demokratik sisteminde önemli bir rolü var. Bu da Türk devletinin kadın üretim merkezlerine karşı düşmanlığının ciddi bir nedeni.

 *Türkiye'nin Rojava'ya yönelik saldırıları, İsrail'in Filistin’e yönelik saldırılarıyla örtüşüyor. Dünya ana akım medyası İsrail-Filistin savaşını tüm ayrıntılarıyla aktarırken Türkiye, Kürtlere yönelik işgal saldırılarını sessizce sürdürüyor. Bu konu, Kürdistan'daki kadın hareketlerinin ve kamuoyunun medyanın ikili davranışına yönelik sert eleştirilere neden oldu. Bu ikili tutumun sebebi ne?

Türkiye'nin küresel düzeyde müttefikleri olduğuna göre, faşist saldırıların ya da bu iktidarın bölgesel politikalarının medyada sansürle ya da çok az yoğunlukla yansıtılması doğaldır.

*Rojhelat'taki ve özellikle Kirmaşan'daki kadınlar bu işgal saldırılarını nasıl değerlendiriyor?

Rojhelat'ta ve özellikle Kirmaşan'da kadınlar, Rojava'ya yapılan saldırıyı Türk faşist hükümetinin Rojava halkının demokratik projesine karşı işlediği bir suç olarak görüyor. Rojhelatlı kadınlar bu durumdan tamamen kaygılıdır ve karşı çıkıyor. Biz Türk faşist ordusunun işgallerine karşı direnilmesi gerektiğini her zaman vurguluyoruz.

*"Jin, Jiyan, Azadi" ayaklanmasının ardından kadınların durumunu önceki ve sonraki olarak nasıl değerlendirirsiniz? Rojava ve Rojhelat'taki kadın mücadelesi arasında nasıl bir bağlantı ve benzerlikler görüyorsunuz?

Genel olarak Rojhelat'ta kadınların durumu, gönüllü giyim tarzı, toplumsal düzeyde kadın dayanışması yaratma, kadın mücadelelerine dair farkındalık, toplumsal cinsiyet farkındalığı vb. açılardan geçen yıla göre önemli ölçüde arttı. Rojava'da kadınların DAİŞ suçlularına ve işgalci Türk ordusuna karşı verdikleri silahlı mücadelelerden, annelerin adalet arayışı gibi sivil mücadelelerine kadar her türlü mücadelesi, Rojhelat'daki kadın mücadeleleri için oldukça etkili bir model oldu. Rojava'daki kadın mücadelesi geleneğinin, kadın mücadelelerinin durumunun iyileşmesine ve bu mücadelelerin yaygınlaştırılmasına katkısı olacaktır.