Pasûr’da madene karşı nöbet: Bu topraklar bizim kimseye vermeyeceğiz

Pasûr’da yapılmak istenen maden ocağına karşı direnişte olan halk, “Burası bizim topraklarımız kimseye vermeyeceğiz” diyerek tüm halka, 10 Ağustos’ta yaylada yapılacak mitinge katılım çağrısı yaptı.

MEDİNE MAMEDOĞLU

Amed- Amed’in Pasûr (Kulp) ilçesinde bulunan Hasandin Yaylası’nda Kulp Madencilik ve Dış Ticaret A.Ş. adlı şirket maden rezervi arıyor. Geçtiğimiz günlerde jandarma eşliğinde kimsenin haberi olmadan bölgeden numune alan şirket, bin 970 metrekarelik alanı maden sahasına açmayı hedefliyor. 2 Temmuz 2023 tarihinde alınan maden ruhsatının 2 Temmuz 2028’e kadar geçerli olduğu öğrenilirken, yapılacak madeni kabul etmeyen yayla ve köy sakinleri günlerdir direnişte.

Kadınlar ellerinde sopalarla bekliyor

Açılması öngörülen maden 13 köy ve mezrayı etkilerken, bölgede yapılan hayvancılık ve arıcılığı etkileyecek. Yine birçok su yatağının geçtiği yayla, maden atıkları ile kirlenecek. Sodyum, potasyum, lityum, iyot ve bor tuzları gibi endüstriyel hammaddelerin yanı sıra enerji ve metalik maden faaliyetlerini yürütmeyi hedefleyen şirket polis ve askeri de yanına alarak, halkın tepkisine rağmen bölgede maden çalışmalarını hayata geçirmeyi amaçlıyor. Hem su kaynaklarını hem yaylalarını hem de temiz hava sahalarını korumak isteyen kadınlar, ellerinde sopalarla direnişe geçerken, yaşam alanlarını madenlere kurban etmemekte kararlı. Ayrıca, Diyarbakır Barosu Kent ve Çevre Komisyonu sürece dair şirkete verilen ruhsatın iptali için idare mahkemesine başvuruda bulunmaya hazırlanıyor.

Kadınlar, delik deşik edilen topraklarının daha fazla zarara uğramaması için de bütün halkı 10 Ağustos’ta yaylada yapılacak mitinge davet etti.

‘Bütün geçim kaynaklarımız ve yaşamımız tehlike altında’

Yapılmak istenen maden aramasına tepki gösteren ve bunu hiçbir alanda kabul etmeyeceklerini belirten yayla sakinlerinden Fatma Yakut şunları aktardı: “Yaylamızı vermeyeceğiz. Gelip bizi öldürseler de vermeyeceğiz. Gelecek olanlara karşı her türlü mücadeleyi vermeye hazırız. Burası bizim atalarımızın toprağı, kimse buraya göz dikmesin. Bu zulmü ve hakareti kabul etmiyoruz. Burada hayvanlarımız var, burası bizim tek geçim kaynağımız. Burası giderse bizlerde aç kalırız. Bu talanı asla kabul etmiyoruz. Ne biz ne çocuklarımız kimse burayı vermeyecek. Kimse bireysel çıkarlarının peşinde koşmasın, kimse parayı düşünmesin. Biz burayı asla vermiyoruz, vermiyoruz, vermiyoruz. Ben 30 yaşında buraya geldim. Burada inek ve koyunlarımızı otarıyoruz. Burayı onlara bırakmayacağız. Burası bizlerin tek geçim kaynağı. Bu madenle hepimizi bitirmek istiyorlar. Maden gelirse ne ineğimiz kalır ne de bizlerin yaylaya gideceği bir alan. Bunun dışında köye gelen su da buradan geliyor. Burada saha açılırsa içecek suyumuz dahi kalmaz. Çıkaracağı tozla da nefes alamaz duruma geleceğiz.”

‘Burası yok olursa biz de göç etmek zorunda kalırız’

   

Fatma Yakut, “Bu dağ biterse onlarca köyün hayvanı da suyu da geçimi de biter. Bunlar biterse bizim bu memleketten gitmemiz gerekecek. Bu dağ yoksa biz de yokuz. Onlar ne yapsa da biz izin vermeyeceğiz. Gelsinler kafamızı kessinler ama yine de burasını onlara bırakmayacağız. Sonuna kadar direneceğiz. Elimizden ne geliyorsa yapacağız. Burada yaşayan tek bir insan bu madeni istemiyor. Zaten ilçe delik deşik edilmiş, bu madenle kalanı da yok etmek istiyorlar. Biz yaz boyunca buradayız, kendi ekmeğimiz için burada çalışıyoruz. Elimizden geldiğince bu madene geçit vermeyeceğiz” sözleri ile halkı kendileriyle dayanışma içinde olmaya davet etti.

‘Gerekirse yol kapatırız ama izin vermeyiz’

    

Kadınlardan Maksude Bingöl ise şu aktarımlarda bulundu: “Biz madenleri istemiyoruz. Kimse gelip para için bu dağlara girmesin. Yazın buraya gelip, sonbaharda gidiyoruz. Geçen sene bizim haberimiz olmadan gelmişler bu sene yeniden geldiler. Bir daha ki sefere onlara izin vermeyeceğiz. Hakkımızı savunacağız. Bu toprakları kimsenin eline bırakmayacağız. Burası yer altı sularının yoğun olduğu bir yer. Kimseyi burada istemiyoruz. Herkes bu talana ses çıkarsın. Bu duruma karşı yanımızda olup bizimle beraber mücadele etsin. Biz kadınlar gerekirse taşla yolu kapatırız, sopayla da olsa engelleriz ama yine de izin vermeyeceğiz.”

‘Zehri bizden uzak tutsunlar’

   

Son olarak konuşan Serayi Yüce de şunları aktardı: “Eğer yaylamızı elimizden alırlarsa ruhumuzu bizden almış olurlar. Burada ki insanların tek geçim kaynağı burası. Eğer burası yok olursa kimse ne köylerde ne de yaylada geçinemez. Suyumuzu kapatacak bize zehir atacaklar. Ne hayvanlarımız ne suyumuz ne de hayatımız kalmayacak. Burası onların değil, bizim yaylamız. Bu zehri kabul etmiyoruz. Bizden uzak dursunlar!”