Ortadoğu’da savaş, direniş ve 25 Kasım-6
Türk devleti ve ona bağlı çetelerin işgali altında yaşamak zorunda kalan kadınlar, birçok hak ihlali ve şiddet türlerine maruz kalıyor. Tüm bu saldırılara rağmen kadınlar işgal altına direnmeye ve mücadele etmeye devam ediyor.
Türk devletinin işgali altındaki kentlerde artan şiddet, taciz, tecavüz, katledilme…
Haber Merkezi- Dünyanın her yerinde kadınlar, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’ne çeşitli etkinlik ve eylemlerle hazırlanıyor. Savaşların yoğunlaştığı bir coğrafyada yaşayan Ortadoğulu kadınlar ise savaşın, çatışmaların ve mülteciliğin zor koşulları altında direnmeye ve mücadelelerini büyütmeye devam ediyor. Özellikle işgal altındaki kentlerde ise yaşam her geçen gün daha da zorlaşıyor.
İdlibli kadınların yaşadıkları
Özellikle 2016 yılında uluslararası güçlerin yardımlarıyla İdlib tamamen paramiliter grupların denetimine geçti. Heyet Tahrir Al- Şam (Eski adıyla El-Nusra Cephesi) adlı çete grubu özellikle Türk devletiyle birlikte işgal ettiği İdlib’de kadınlar için gerici uygulamaları meşru kıldı. Kadınların yaşama katılımını zorlaştıracak birçok hak ihlalini meşrulaştırırken, özellikle zorunlu peçe takma, kız çocuklarının zorla evlendirilmesi, kadınların tek başlarına hareket edememesi gibi uygulamaları devreye koyan HTŞ, aynı zamanda kadınlara yönelik taciz, tecavüz, öldürme gibi yöntemlerle de korku ortamı yaratmayı amaçlıyor. Dini argümanları kullanarak kadınları sadece eve kapatmaya çalışan Türk devleti ve ona bağlı çete grupları kadınları baskı altına almak için her türlü insanlık dışı uygulamayı yapıyor.
2023 yılında Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü'nde, İdlib'deki kadınlara ajans olarak bugünün anlamını sormuştuk, kadınlar bugünün sadece bir isimden ibaret olduğunu, çünkü şiddetin her türlüsünün üzerlerinde devam ettiğinin yanıtını vermişlerdi.
2024 yılı boyunca, aile içi şiddet ya da erkek- egemen yönetim tarafından uygulanan şiddetle ilgili somut istatistikler elimizde olmasa da bu konuda ajansımız şu önemli bilgilere ulaşmıştır:
HTŞ’nin kadına yönelik uygulamaları
HTŞ, kadınları birçok şekilde katletmeye devam ediyor. Kimi zaman kadınları casusluk ile suçluyor kimi zamanda “zina” adı altında bunu yapıyor. Bu suçlamalar genellikle şeffaf olmayan yargı süreçlerinden sonra hızla işleme alınmakta ve kadınlar mahkemeye çıkmadan infaz edilmektedir. Çoğu durumda, bu kadınlar, savunma hakkı verilmeden, kısa süren yargılamaların ardından idam edilmektedir.
Birçok kadın, bu tür suçlamalarla karşı karşıya kaldıklarını, özellikle de "Allah’a küfretme", "karşıt gruplarla iş birliği yapma" ve "zina" gibi suçlamalar adı altında ciddi şekilde cezalandırıldıklarını belirtmişti. Hatta birçok kadının cenazesi ailelerine dahi haber verilmeden cenaze törenleri yapılmadan gömülmektedir.
Kadınların eylemlerine şiddetle karşılık veriliyor
Kadınların, Heyet Tahrir Al-Şam'a karşı gösterdiği direniş ve protestolar da şiddetle bastırılmaktadır. Temmuz ayında, HTŞ’ye karşı düzenlenen bir protestoya katılan kadınlar, çete üyelerinin şiddetine ve ev baskınlarına maruz bırakıldı. Yine kadınlar bu gruplar tarafından tehdit edildi.
Kadınların toplumsal hayata katılmalarına engel olan çok sayıda zorluk da bulunmaktadır. İdlib’deki bazı kadınlar, toplumsal normlara uymadıkları için, tehditler ve hatta kaçırılmalarla karşı karşıya kalmıştır.
Kadınların eğitim hakları da ciddi şekilde kısıtlanmaktadır. Bu durum, erken yaşta evlilikleri teşvik etmekte ve özellikle kız çocuklarının eğitimden mahrum kalmasına neden olmaktadır.
İdlib’de kadınlar, zorlu çalışma koşullarında çalışmaya zorlanmaktadır. Çalışma saatleri 12-14 saat arasında değişen kadınlar, yetersiz ücretlerle çalıştırılmaktadır. Kadınlar kendi giyecekleri elbiselere karar veremiyor, çünkü HTŞ’nin kontrol noktalarında “uygunsuz” kıyafetler nedeniyle gözaltına alınmak istemiyorlar. Kadınlar zorunlu olarak yüzlerine peçe takmakta.
Uluslararası insan haklarının ihlali ve kadınların durumu
İnsan Hakları İzleme Örgütü tarafından yapılan açıklamaya göre, Türk devletinin işgal ettiği Kuzey Suriye topraklarında Türkiye destekli Suriye Ulusal Ordusu ve bu orduya bağlı polis yapılanması birçok insanı çeşitli şekillerde zulmetmekte ve cezalandırmaktadır. Bu ihlaller arasında keyfi gözaltılar, zorla kaybetmeler, işkence ve cinsel şiddet, adaletsiz askeri yargılamalar yer almaktadır.
BM’nin kağıt üzerinde kalan kararı, 1325
Birleşmiş Milletler’in 1325 Sayılı Kararı, savaşlardaki kadın ve çocukların haklarını güvence altına almayı amaçlamaktadır. Ancak bu karar, ne yazık ki kağıt üzerinde kalmış ve pratikte hayata geçirilememiştir. Kuzey ve Doğu Suriye’ye bağlı Efrin, Serêkanyê ve Gre Spi gibi işgal altındaki bölgelerde de kadınlar, şiddet ve hak ihlalleri ile karşı karşıya kalmaktadır. Bu bölgelerde yaşayan kadınlar yaklaşık 6 yıldır Türk devleti ve ona bağlı çetelerin işgali altında yaşamaktadır. Buradaki kadınlar, evlerinden zorla göç ettirilmiş, katledilmiş, taciz ve tecavüze maruz bırakılmışlardır. Ayrıca, işgalciler, buralarda yaşayan halkı zorla yerlerinden ederken kendilerine bağlı kişileri bu bölgelere yerleştirmekte ve demografik değişim yaratmaktadır.
Efrin’de kadınlara yönelik şiddet
Kuzey ve Doğu Suriye’nin en önemli yerlerinden biri olan Efrin kantonunu Türk devleti tarafından işgal edilmeden önce kadınların özgün örgütlenme düzeylerinin oldukça yüksek olduğu bir alandı. Kadın kenti olarak anılan Efrin işgal edildikten sonra tam tersi bir hal aldı. Kadınlar için yaşam kötüye gitmiştir. 2024 yılı boyunca, Türk devletine bağlı gruplar Efrin’deki kadınları özel olarak hedef almışlardır. Bunlardan birkaçı şu şekildedir;
*22 Haziran’da, yaşlı bir kadın olan Gazaleh Darwish Arabo, evinde işgalci çeteler tarafından saldırıya uğramış ve bağlanarak darp edilmiştir.
*85 yaşındaki Zeynep Şeyho, 24 Haziran’da, işgalci askerler tarafından darp edildiği için kalp krizi geçirmiştir.
*Deyr Sawan köyünde, Efrin'e gelen yerleşimcilerden biri olan bir kadın bebeğiyle birlikte saldırıya uğradı.
*Eylül ayında Sultan Murad Tümeni'ne bağlı çeteler, Kaxre köyünde kadınlara saldırdı ve 4 kadın yaralandı.
72 kadın tecavüze uğradı
Efrin’de kadınlar ve kız çocukları zorla evliliğe maruz bırakılmaktadır. Efrin’de 72'den fazla kadın işgalin başladığı tarihten (18 Mart 2018) bu yana tecavüze uğramıştır. Aynı şekilde, bin 200’den fazla kadın, gözaltına alınmış, 100'ün üzerinde kadın ise hala kayıptır. Kadınlar, yaşamlarını büyük bir baskı ve zorbalık altında sürdürüyorlar. Yine 8 kadın şüpheli biçimde yaşamını yitirmiş, 96 küçük yaşta zorla evlilik vakası kaydedilmiştir. Efrin İnsan Hakları Örgütü’nün sınırlı imkanlar ile ulaştığı bu rakamlar gerçek sayıların çok altındadır.
Uluslararası hukukun ihlal edilmesi
Tüm bu suçlar, uluslararası insan hakları hukuku ve Cenevre Sözleşmesi'ne aykırıdır. Ancak Türk devletinin işgali altındaki bölgelerde, bu yasalar hiçe sayılmakta ve kadınlar her geçen gün daha fazla zulme uğramaktadır.