Nejla Kurul: Evcillik ideolojisi yeniden üretilmek isteniyor

Eğitim Sen Genel Başkanı Prof. Dr. Nejla Kurul, gündemdeki ‘kız okulları’na dair, “Kadına dönük şiddet, tek cinsiyetli okullarda erkekliğin kışkırtılmasıyla ve kadının evcillik ideolojisi içinde güç yitimine uğratılmasıyla daha da artabilir” dedi.

ROJDA KIZGIN

Haber Merkezi- Toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve ayrımcılığı sistemli bir şekilde yaşamın her alanında kadınlar ve kız çocukları için can yakıcı olmaya devam ediyor. Eşitsizliğin yansıdığı alanlardan biri de eğitim. Yasalarla eğitimde cinsiyet eşitliği düzenlenmiş olsa da, ders kitapları, eğitim müfredatı, 4+4+4 uygulamasıyla kimi zaman “örtük” kimi zaman “açık” bir şekilde kız çocuklarına yönelik ayrımcılık ve eşitsizlik pekiştirilerek daha da derinleştiriliyor.

Okul öncesi sınıflarda oyuncakları bile ayrıştırılan kız ve erkek çocuklarına, tüm eğitimleri boyunca gerek okutulan kitaplarla gerek düzenlenen etkinliklerle, dindarlık ve geleneksel toplumsal roller benimsetilmeye çalışılıyor. Bu uygulamalar kimi zaman kız çocuklarına yönelik şiddete neden olabiliyor. Sayısal veriler olmasa da, kuran kurslarında, tarikat yurtlarında, okullarda, aile içinde ve sokakta kız çocuklarına yönelik cinsel taciz ve cinsel saldırı başta olmak üzere her türlü şiddet olayındaki artış basına yansıyor.

Son günlerde “karma” eğitimi hedef alan açıklamalar yeniden gündeme getirildi. Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin velilerin kız çocuklarını okula göndermek istemediğini savundu. Kız çocuklarının eğitime erişememesinde iktidarın sorumluluğunu görmezden gelen Yusuf Tekin “Kız çocuklarını okula göndermeyen ailelerin en baştaki argümanı, ‘Ben çocuğumu erkeklerle aynı okula göndermek istemiyorum’ oluyor. Veliyi ikna etmek için gerekirse kız okulları da açabilmeliyiz” dedi. Yine Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş Cuma hutbesinde "Okullardaki ders programlarının cuma namazının vaktine göre düzenlenmeli" fetvasında bulundu.

Sorularımızı yanıtlayan Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Genel Başkanı Nejla Kurul, “karma” eğitimi hedef alan söylemler ve uygulamaların nedenlerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Tek cinsiyetli eğitim sürecinden hayatın yarısını oluşturan tüm kadınların zarar göreceğini söyleyen Nejla Kurul, karma eğitimin güçlü bir biçimde savunulması gerektiğini vurguladı.

‘Haydi kızlar açık öğretime dönemi sürüyor!’

*Bir dönem kız çocuklarının okullaşması için kampanyalar yürütülürken, sürecin ‘karma’ eğitimi hedef alan söylemler ve uygulamalara kadar gelmesini nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu söylemlerin amacı nedir?

21’inci yüzyılın ilk çeyreği sağ, otoriter ve popülist bir iktidarla geçti Türkiye’de. Sizin de ifade ettiğiniz gibi, ‘haydi kız çocukları okula!’ dönemi, yerine ‘haydi kızlar açık liseye ya da açık öğretime!’ dönemi sürüyor. Hem eğitimin hem de kız çocuklarının eğitiminin değer kaybettiği bir süreç yaşıyoruz. Kapitalist sistem hep toplumsal çitlemelerle ilerliyor, yani sistem iktidar ilişkileri yoluyla, insanları birbirlerine ve hatta kendilerine yabancılaştıran farklılıkları, eşitsizlikleri, hiyerarşileri ve ayrımları dönemin koşullarına göre yeniden düzenliyor. Yani ücretli emek sömürüsü, artı değer sömürüsü yanında toplumu kendi içinde ayırımlara tabi tutuyor. Karma eğitimi kaldırarak kadın ve erkekleri ayrı ayrı mekânlar içine almak işte o çitlemelerden bir tanesi. Bu aynı zamanda toplumu cinsiyete göre yönetme aracı.

Evcillik ideolojisi yeniden üretilmek isteniyor

‘Neden buna ihtiyaç duyuyor?’ sorusuna gelince; birincisi dindar nesil yetiştirme hedefi var. Dini yorumların büyük bir kısmında ataerkil bir değer sistemi, dolayısıyla eril bir cinsiyet rejiminin söz konusu olduğunu biliyoruz. Bu değerlerin muhafaza edilmesi ve yaygınlaşması için, kadınların aleyhine bile olsa “evcillik ideolojisi” yeniden üretilmek isteniyor, bu tek cinsiyetli eğitimle daha kolay olacaktır. Bu durumda okullarda cinsiyetçi bir “habitus”un yaygınlaşması söz konusu olacaktır. İkincisi, son yıllarda okul içinde ve okul dışında çocuklara, kadınlara yönelik gittikçe artan bir istismar ve şiddet var. Siyasal iktidar “zayıf olanı koruma ve kollama” adına, ailelerden talepler de geldiği için, zaman zaman dinsel yorumlara dayanmadan şiddet karşısında çözümün tek cinsiyetli eğitimde olduğunu ifade ediyor. Ama şiddeti önlemek tek cinsiyetli eğitimle çözülemez. Erkek cinayetleri ve istismarları evde ve sokakta oluyor çoğu zaman, ayrıca kadına dönük şiddet, tek cinsiyetli okullarda erkekliğin kışkırtılmasıyla ve kadının evcillik ideolojisi içinde güç yitimine uğratılmasıyla daha da artabilir. Öte yandan kız çocuklarının ve kadının zayıf ve kurban konumuna indirgenmesi şiddeti artırır.

Tek cinsiyetli eğitimde kadınların ücretli işten dışlanmaları söz konusu olacaktır

Üçüncüsü, Türkiye’de son yıllarda istihdamsız bir büyüme stratejisi izleniyor. İşsizlik had safhada. Neo-liberalizmin bu evresinde “haydi kadınlar kamusal alandan çekilin, doğru eve, özel alanlara gidin” denilerek kadınların boşaltacağı yerlere evin geçimini sağladığı düşünülen erkeklerin geçmesi planlanıyor. Bu bir yandan kadınların yoksullaştırılması ve diğer yandan değersizleştirilmesine yol açar. Erkeklerin ücretli işlerin olduğu üretime, kadınların emeğini ve yeniden üretim işlevini, “üç çocuk yapın, yetmez beş çocuk yapın” çağrılarıyla işgücünün yeniden üretimine tabi kılan keskin bir cinsiyete dayalı bir işbölümü planlanıyor.  Tek cinsiyetli eğitimde kadınların ücretli işten dışlanmaları ve yeni işçiler üreten makinelere dönüşmesi söz konusu olacaktır. Bu süreçten hayatın yarısını oluşturan tüm kadınlar zarar görürler diye düşünüyorum. Öte yandan erkeklerin bu süreci desteklemesi durumunda sınıf dayanışması azalır. O nedenle karma eğitimin güçlü bir biçimde savunulması gerekir. Son olarak bir de oy ve AKP’nin tabanına muhafazakâr habituslar yaratma konusunda mesaj verme amacı var.

‘Karma eğitimden uzaklaşılması tüm öğretim düzeylerinde yaşanıyor’

*Bu söylemler çocukların özellikle kız çocuklarının eğitimini nasıl etkileyecek? Her ilde farklı uygulamalara neden olabilir mi?

Okulların karma eğitimden uzaklaşması imam hatip ortaokulları ve imam hatip liselerinde daha sık görülmekle birlikte toplumsal cinsiyete göre mekan ve ilişkilerin ayrıştırılması tüm öğretim tür ve düzeylerinde yaşanıyor. Yani bu söylemlerin tüm eğitim sistemine, üniversitelere bile etkisi var. Yani okulları cinsiyete göre ayrıştırmak, aynı okulda sınıfların cinsiyete göre düzenlenmesi, kızlar ve erkeklerin ayrı sınıflarda ders görmesi veya aynı sınıftaki kız ve erkek çocukların ayrı sıralarda oturmaya teşviki, ikna edilmesi ya da zorlanması da karma eğitimin ihlali!

Kız ya da erkek öğrenci için yan sıradaki arkadaşını kız ya da erkek olarak görmesini sağlamak bu söylemlerin doğrudan amacı! Sınıftaki çocuk, yan sırada oturan diğer öğrenciyi, Matematikte çok iyi olan bir arkadaşı veya çok iyi resim yapan birisi, çok güzel şarkı söyleyen bir arkadaşı, ödevi beraber yaptığı kişi olarak görmüyor da onu daha çok cinsiyeti ile tanımlıyor?

‘Öğrencileri cinsiyete göre ayrıştırdığınızda insanlığın yarısının halini tanımayacak’

Halihazırda karma eğitim içinde de toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri çok yaygın! Ancak öğrencileri cinsiyete göre daha çok ayrıştırdığınızda, insanlığın yarısının halini tanımayacak, anlamayacak, sağlıklı iletişime geçemeyecek duruma sürükleyerek kadın cinayetlerinin artışını, kadına yönelik şiddetin daha yaygınlaşmasını, çatışma kültürünün daha da sertleşmesini sağlarsınız. Kız ve erkek çocukları, bir süre sonra iş yaşamında, sokakta, tiyatroda, bankada, AVM’lerde veya özel yaşamlarında birlikte olacaklar, barışçıl, sevgi ve saygı içeren ortak yaşam kültürü içinde yaşamlarını sürdürecekler. Cinsiyete göre ayrı eğitim, ortak yaşam kültürüne zarar verecektir.

Ayrı okul uygulaması bir süre sonra kız çocuklarına ayrı erkek çocuklarına ayrı eğitim programlarına yol açacaktır, kız okullarında kadın öğretmenler, erkek okullarında erkek öğretmenler talep edilecektir. Cinsiyete dayalı eşitsiz güç ilişkileri nedeniyle kız çocuklarının eğitimine daha az yatırım yapılmaya başlanacaktır. Bugün bunları konuşuyor olmak ne kadar ürkütücü ve can sıkıcı değil mi? Milliyetçilik ve muhafazakârlık erkek egemen düzenle birlikte inşa ediliyor. Politik olarak sandığa yansıdığı haliyle sağ partilere oy veren illerde karma eğitim karşıtı yönelimin olması olasılığı daha yüksek! İç Anadolu, Karadeniz ve Doğu Anadolu’da bulunan bazı iller akla geliyor.

‘Özgürlüğü savunuyoruz egemen dinsel inanç için değil tüm inançlar için’

 

*Sendika olarak bu zihniyete karşı nasıl bir politika yürütüyorsunuz, neler yapıyorsunuz?

Sendikamız kamusal, bilimsel, laik ve demokratik eğitimi savunuyor. Laikliğe yaklaşımımız kuru, donmuş bir laiklik anlayışı değil. Laikliği, din tacirlerinin geriletmeye çalıştığı emek mücadelesini desteklediği için sınıf mücadelesi açısından çok değerli görüyoruz. Öte yandan laiklik eşit yurttaşlık mücadelesini anımsatıyor. Eğitim Sen için laiklik bir mücadele sürecidir. Din ve vicdan özgürlüğünü savunuyoruz, ancak bunun egemen dinsel inanç için değil tüm inançlar için olması gerekiyor. Ayrıca laiklik, seküler bir yaşam sürdürenlerin, eşitlik, özgürlük ve adalet arayışına inananlar için de son derece önemli. Laiklik tüm farklılıklarımızla birlikte barış içinde yaşamanın temel ilkelerinden birisidir.

Eğitim alanı giderek dinselleştiriliyor

Eğitim alanı giderek dinselleştiriliyor. Buna karşı kamuoyunu, iktidarı uyaracak çeşitli çalışmalar yürütüyoruz. Bunların bir kısmı, eğitim hakkı mücadelesinin bir parçası olarak sendikal mücadeleleri, bir kısmı dinci vakıf ve derneklerle protokollerin iptali, zorunlu din kültürü ve ahlak bilgisi derslerinin insan hakları ihlali olduğu gerekçesiyle hukuksal mücadeleler, seçmeli din derslerinin okul yöneticileri tarafından ikna ve zorla seçtirilmesine karşı alan eylemleri, karma eğitimin ihlaline karşı mücadeleler olarak sıralanabilir. Ayrıca 16 Eylül 2023’te ‘Laik Eğitim Laik Yaşam İstiyoruz! ÇEDES’e Hayır!’ şiarı ile İzmir’de güçlü bir bölgesel miting yapacağız.

Çocuklar ve gençler kadar eğitim ve bilim emekçileri için de anlamlı, onurlu ve zengin bir yaşam; kamusal, bilimsel, laik, parasız, anadilinde, demokratik cinsiyet eşitlikçi ekolojik bir eğitimden geçer! Eğitim Sen’in yüz yılı aşan mücadelesi bu ilkelerde özetlenmiştir. Tüm bu ilkeler birbiriyle ilişkilidir.

‘Laiklik karşıtı uygulamalar karşısında sessiz kalınmamalı!’

*Özellikle ailelere ve eğitim alanında faaliyet yürütenlere ne mesaj vermek istersiniz?

Öncelikle 16 Eylül’de yapacağımız bölgesel mitingimize İzmir’de güçlü bir katılım bekliyoruz eğitim emekçileri ve velilerimizden. Afganistan’da kız çocukları okullarından ayrılırken, karma eğitimden vazgeçilirken, kadınlar kamusal yaşamdan dışlanıp özel alana gönderilirken Türkiye’nin yeni seçkinleri ‘Türkiye’nin Taliban’ın inancıyla alakalı ters bir yanı yok’ demişlerdi. Bu söylem yeni iktidar pratikleri ile de yaygınlaşıyor, yani laiklik tehdit altında! Laiklik mutlaka savunulmalıdır! Veliler ve öğretmenler laiklik karşıtı uygulamalar karşısında sessiz kalmamalıdır!