Nagihan Akarsel için Adalet İnsiyatifi’nden açık mektup

Nagihan Akarsel için Adalet İnsiyatifi, Jineoloji Araştırma Merkezi üyesi, gazeteci- yazar Nagihan Akarsel’in katledilmesiyle ilgili uluslararası kamuoyuna açık mektup yayınlayarak, “Yeni ölümlerin önünün alınması için acilen adım atılmalı” denildi.

Haber Merkezi- Nagihan Akarsel için Adalet İnsiyatifi, Jineoloji Araştırma Merkezi Üyesi, gazeteci- yazar Nagihan Akarsel’in bir suikast sonucu katledilmesiyle ilgili olarak uluslararası kamuoyuna açık mektup kaleme aldı. BM Genel Sekreteri António Guterres, Avrupa Konseyi Başkanı Charles Michel ve Irak Başbakanı Mihemed Şîa El Sûdanî’ye yazılan 51 ülkeden 266 şahsiyet, 46 örgüt ve kurumun imzaladığı mektupta, “Bizler tüm insan hakları savunucularını, gazetecileri, sanatçıları ve Kürdistan’ın dört parçasından ve dünyadan tüm kadın hareketlerini acilen harekete geçmeye çağırıyoruz” denildi ve yaşanan hukuksuzluğun sona erdirilmesi istendi. Mektupta Türk devleti Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AKP hükümetinin uluslararası hukuk çerçevesinde savaş suçu, insanlığa karşı işlenmiş suçlar, kadınlar ve halklara dönük suçlarından dolayı yargılanmasının sağlanması talep edildi.

       
         


        

Kuzey ve Doğu Suriye’den açıklama

Kuzey ve Doğu Suriye’de Jineoloji Akademisi, Kongra Star, Kadın Meclisi ve çok sayıda kadın dernek ve örgütünün katılımı ile Qamişlo kentinde bulunan Birleşmiş Milletler (BM) önünde mektubun yer aldığı açıklama gerçekleştirdi. Jineoloji Akademisi üyesi Nofa Ali’nin okuduğu açıklamada, Nagihan Akarsel’in fotoğrafları taşındı. Açıklamada Nofa Ali, sorumlulardan hesap sorulması çağrısı yaptı.

‘Harekete geçin’

Nagihan Akarsel için Adalet İnsiyatifi’nin açık mektubunda şu ifadeler yer aldı:

“Akademisyen, Kürt kadın gazeteci ve kadın hakları savunucusu Nagihan Akarsel bundan bir yıl önce 4 Ekim 2022’de Irak/Güney Kürdistan Federal Yönetimine bağlı Süleymaniye şehrinde Bahtiyari mahallesindeki evinden çıkarken katledildi. O günden bugüne acımız, adalet arayışımız devam etmektedir. Şimdiye kadar ne Nagihan Akarsel’in katilinin yargılanması ne de siyasi cinayetlerin önünü almak için gereken siyasi, hukuki tedbirler alınmamıştır. Bizler tüm insan hakları savunucularını, gazetecileri, sanatçıları ve Kürdistan’ın dört parçasından ve dünyadan tüm kadın hareketlerini acilen harekete geçmeye çağırıyoruz.

‘Hiçbir hukuki adım atılmadı’

Henüz Nagihan Akarsel’in öldürülmesinin üzerinden bir gün geçmeden, Süleymaniye polisi, geniş bir araştırma sonucunda Hewler ve Koye’deki asayiş güçlerinin de iş birliği ile olaydan hemen birkaç saat sonra Hewler’e kaçmakta olan katili yakalamışlardır.  Basın yayın organlarından alınan bilgilere göre Nagihan Akarsel’in katili İsmail Peker, Türkiye’nin Ankara şehrinin Mamak ilçesi nüfusuna kayıtlıdır. Bu kişi Türkiye Devleti’nin istihbarat örgütü MİT tarafından bu cinayeti işlemek üzere kiralanmıştır. Olay sonrasında Türkiye Devleti’nin Irak Konsolosu Ali Rıza Güney’in basına yaptığı açıklama ile katilin MİT tarafından görevlendirildiği yönündeki tahminler daha da güçlenmiş oldu. Fakat şimdiye kadar suçlunun yargılanması, bu cinayetin gerisindeki siyasi güçlerin aydınlatılmasına dair hiçbir hukuki adım atılmamıştır. Ne Kürdistan Bölgesel Yönetimi ne de Iraklı yetkililer katilin ve onun gerisindeki güçlerin mahkûm edilmesi, bu hukuksuz cinayetin aydınlatılmasına dair bir girişimde bulunmamışlardır.

‘Net bir zihne sahip olduğu için hedeflendi’

Nagihan Akarsel, birçok başka kadınla açılış hazırlıklarını yaptıkları Süleymaniye’de kayıtlı, resmi bir kurum olan Kürt Kadın Kütüphane, Arşiv ve Araştırma Merkezi’ne giderken bu saldırıya uğradı. Nagihan Akarsel cesur bir yüreğe ve net bir zihne sahip olduğu için hedeflendi. Nagihan Akarsel özgür varlık sahibi Kürt halkı ve kadınlarını inkar eden zulmün tarihini biliyordu. Bir gazeteci, akademisyen, Kuzey Kürdistan’da yayın yapan Jineoloji dergisinin kurucularındandı. Jineoloji Akademisi’nin birçok projesine öncülük etti. O tüm yaşamını araştırmaya ve hakikati aramaya adadı. Nagihan Akarsel hiçbir zaman zulme, işgale, haksızlığa karşı sessiz kalmadı.

Farklı halklardan ve toplumsal kesimlerden kadınları onurlu ve özgür bir ortak yaşam için bir araya getirdi. Bu nedenle Nagihan Akarsel, Türk devletinin zihninde adeta bir dikene dönüştü ve hedef alındı. ‘Jin, Jiyan, Azadî (Kadın, Yaşam, Özgürlük)’ sloganının üç temel ilkesini kişiliğinde ve yaşam duruşunda birleştirdi. Bu slogan, Doğu Kürdistan ve İranlı kadınlar tarafından Jîna Emini’nin İran devlet güçleri tarafından öldürülmesinin ardından başlayan eylemlerle tüm dünyaya yayılmıştı. Nagihan Akarsel’in Türk devletinin taşeron katilleri eliyle öldürülmesi, bu olaydan 18 gün sonra gerçekleşti.

‘Erdoğan’ın yargılanmasını istedi’

Nagihan Akarsel’in öldürülmesi, Türk devlet güçlerinin 40 yıldır hukuksuz biçimde Kürt kadınlarına dönük sürdürdüğü katliam silsilesinin bir devamı niteliğindedir. Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP)-Tayyip Erdoğan iktidarı döneminde Kürdistan Kadın Özgürlük hareketi öncülerine dönük Türkiye Devleti sınırları içinde ve dışında yasadışı biçimde gerçekleşen öldürme faaliyetleri artmış durumdadır. Bu nedenle 2020 yılının Kasım ayında Avrupa Kürt Kadın Hareketi (TJK-E), Erdoğan ve AKP iktidarının kadın kırımı politikalarından dolayı yargılanması için 100 neden- yani kadın cinayetini ‘Diktatörün Yargılanması için 100 Neden’ kampanyası ile gündemleştirdi.  Bu kampanya kapsamında 235.727 kişi, Erdoğan’ın uluslararası hukuk normları ekseninde yargılanmasını talep etti.

BM Kadınlara ve Kız Çocuklarına Yönelik Şiddet, Sebepleri ve Sonuçları Özel Raportörü de bu konudaki kaygılarını tekrarlayarak çoğunluğu Kürtler olmak üzere çok sayıda sivil kadının “teröre karşı operasyon” gerekçesi ile Türkiye Devlet’i güçleri tarafından öldürüldüğünü dile getirdi. Aynı zamanda BM yetkilileri Türkiye’ye çağrı yaparak bu suçları gerçekleştirenlere karşı yargılamaların ve caydırıcı cezalandırmaların yapılması için bağımsız uluslararası kuruluşların yardımı ile tarafsız soruşturma mekanizmalarının kurulması çağırısı yaptılar.  Fakat bunların hiçbiri gerçekleştirilmedi.

‘Kürt kadınlar katlediliyor’

Bunun aksine durum giderek ağırlaşmaktadır. 2022 yılından bu yana Kürt kadınlarının hukuksuz bir biçimde öldürülmesi olayları artarak devam etmektedir. Çünkü suçlular ceza almayacaklarının güveni ile hareket etmektedirler. Bu cinayetler uluslararası hukuk kanunları çiğnenmesi anlamına geldiği gibi insansız hava araçları sistematik bir biçimde Suriye, Irak ve İran’daki Kürdistan toprakları üzerinde saldırılar gerçekleştirmekteler. Sadece 2023 yılının Ocak ile Haziran ayları arasında Türkiye Devleti’ne ait insansız hava araçları tarafından Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetim Bölgelerinde 53 kişi katledildi. Bu kadınlar içinde siyasetçi kadınlar ve toplumda öncülük yapan kadınlar yer almaktaydı.

Aynı zamanda çok açık kanıtlarla Türkiye Devleti’nin 2013 ve 2022 yıllarında Fransa/Paris’te Kürt Kadın Hareketi öncülerini katlettiği ortaya çıkmış durumdadır. Fakat bu suç da şimdiye kadar cezasız kalmıştır. Doğu Kürdistan ve İran’da Jina Emini’nin katledilmesinin ardından başlayan ayaklanmalarda onlarca kadın İran Devleti tarafından infaz edildi ya da işkenceyle katledildi. Bu suçluların hiçbiri de henüz yargılanmış değil.

‘Türk devleti sistematik suç işliyor’

Tüm bu örnekler Türkiye Devleti’nin Kürt kadın hakları savunucularına dönük hukuksuzca işlediği sistematik suçları göz önüne sermektedir. İnanıyoruz ki bu suçu işleyenlerden ve onların gerisindeki güçlerden hesap sorulabilirse, diğer katliam ve cinayet mağdurlarının adalet arayışında bu önemli bir adım olacaktır. Siyasi cinayetlerin cezasız kalmasının sona erdirilmesiyle suçlular ve onların ortaklarının aydınlatılmasıyla gelecekte insanlığa karşı işlenecek suçların önü alınmış olacaktır.

‘Acil harekete geçin’

Bunun için; BM ve ilgili tüm kurumlara acil harekete geçme çağrısında bulunuyoruz. Nagihan Akarsel için adalet istemimiz aynı zamanda hukuksuz bir biçimde ve farklı yol ve yöntemlerle katledilen kadınlar için adalet istemidir. Ni una menos! (Bir kişi daha eksilmek istemiyoruz!) sözü ile kadınların yaşam ve haklarının korunması için uluslararası kurumlara etkili ve acil tedbirler almaları çağrısında bulunuyoruz.

Alınacak tedbirler arasında şunlar da olmalıdır:

*Nagihan Akarsel cinayetinin ve tüm siyasi cinayetlerin sorumlularının yargılanması ve mahkum edilmesi,

*Irak ve Suriye hava sahalarının Türkiye Devleti’nin savaş uçakları ve insansız hava araçlarına kapatılması,   

*Türkiye Devleti’ne Kürdistan halklarının yaşadığı Irak, Suriye, İran, Türkiye devlet sınırlarında kalan Kürdistan bölgelerine yönelik hukuksuz saldırılarını, işgal politikasını, kadın ve insan hakları savunucularına dönük sistematik cinayetleri durdurması için baskı yapılması.

*Erdoğan ve AKP hükümetinin uluslararası hukuk çerçevesinde savaş suçu, insanlığa karşı işlenmiş suçlar, kadınlar ve halklara dönük suçlarından dolayı yargılanmasının sağlanması.

*Jîna Emînî ve İran’da özgürlükleri ve hakları için mücadele eden kadınlara dönük öldürme, işkence ve tutuklamalara karşı adaletin sağlanması.

Biz bu açık mektubun imzacıları olarak taleplerimizi kendi talepleriniz olarak görmenizi; adaletin sağlanması ve yeni ölümlerin önünün alınması için acilen adım atılmasını istiyoruz.”