Mısırlı kadınlar özgürlüğün peşinde

Mısırlı kadınlar, tarih boyunca hem köklerini korudu hem de özgürlük için durmaksızın mücadele etti. Nil’in bereketli topraklarında başlayan bu yolculuk, baskılara rağmen umutla devam ediyor.

SENA EL-ALİ

Haber Merkezi – Mısır’da bir kız çocuğu doğduğu andan itibaren sebepli ya da sebepsiz ihlallere maruz kalıyor. “İsis”, “Hathor” ve “Sakhmet”in torunları, zorla evlilik, keyfi ve sessiz boşanma tehlikesi altında; nafaka ve çocuklarının velayetinden vazgeçmeye zorlanıyor.

Genel tabloya bakmak gerekir. Kadın meselesi ele alınırken de bunun homojen bir grup olmadığı; yaş, coğrafya, meslek, eğitim düzeyi ve daha pek çok açıdan farklılık gösterdiği unutulmamalı.

Bu bağlamda, Mısır’daki kadın haklarının genel durumu pek de iyi değildir. Kadınlar hayatın her alanında şiddetle kuşatılmıştır. Yine de yaşam koşullarının iyileştirilmesine dair umut ışıkları vardır; ancak değişim on yıllar alabilir. Önemli olan umudu kaybetmeden devam etmektir.

Tarihî bir bakış

Nil Vadisi’nde bulunan pek çok arkeolojik eser ve belge, 3 binden fazla yıl önce yaşamış toplumların hayatını belgeliyor. Ancak Mısır tarihinde bilinçli şekilde görmezden gelinen bir kısım var: Kadınların tarihi. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın da belirttiği gibi insanlık tarihinin yüzde 98’i kadın ya da anaerkil toplum tarihidir. Yani bize ulaşan, tarihin küçük bir parçasıdır.

Komünal yaşamı oluşturan ana kadın etrafında örgütlülük büyüyordu. İnsanlar ana kadın -tanrıçalara yöneliyordu. Çünkü yaratma, yaşatma ve emzirme gibi kimsenin yapamayacağı şeyleri kadın yapabiliyordu. Tarımı keşfeden de kadındı. Bu nedenle “İsis”, “Hathor” ve “Sakhmet” gibi tanrıçalar doğurganlık, tarım, aşk ve annelikle özdeşleşti.

Mısırlı kadınlar; miras bırakabiliyor, mülk edinebiliyor, evlilik sözleşmelerine şahitlik edebiliyor, mahkemelere şikâyette bulunabiliyordu. Fakat iktidar erkek icadı olduğundan, tek başına tahta çıkabilen kadın sayısı azdı.

Ünlü kraliçeler arasında Nefertiti, Hatşepsut, Meret Neith, Hentkaus, Sobekneferu, Arsinoe II, Berenike II, Twosret ve Nefertari sayılabilir.

Sosyal yaşam

Papirüsler çok eşliliğin varlığını gösteriyor. Boşanma hakkı erkeğin elindeydi ama kadının mahkemeye şikâyet hakkı vardı.

Roma döneminde (MÖ 31 – MS 395) kadın tüm yetkilerini kaybetti. Hristiyanlık, Yahudilik ve İslam’ın gelişiyle birlikte aile kutsallaştırıldı, yönetim erkeğe verildi.

641’de İslam’ın gelişiyle Şecerüddür gibi güçlü kadınlar bile toplumsal dirence takıldı. 80 gün hüküm süren Şecerüddür, Haçlılara karşı savaşı kazanmasına rağmen erkek egemen zihniyet tarafından reddedildi.

İşgale karşı kadın

Osmanlı ve ardından İngiliz işgali dönemlerinde kadınlar ağır yoksulluk, sömürü ve zorbalık gördü. Ama kadınlar protesto ve direnişlerde ön saflarda yer aldı. 1919 Devrimi’nde yaşamını yitiren ilk kadın Hamide Halil oldu.

1923 Anayasası eşitlik maddesini içerdi. Huda Şa’ravi kadın hareketinin öncülerindendi.

1952’de Cumhuriyet ilan edilse de kadınların siyasi hakları ancak Duriye Şefik’in açlık grevi sonrası tanındı.

Kadın hakları ve devlet ideolojisi

Nasır döneminde kadın hakları görece ilerlerken, Enver Sedat döneminde Müslüman Kardeşler’le işbirliği yüzünden geriledi. 1980’de CEDAW sözleşmesi imzalandı ama gerçek değişim yavaş ilerledi.

2008’de kadın sünneti yasaklandı. 2014’te cinsel taciz suç sayıldı. 2011 ayaklanmalarında kadınlar meydanlardaydı.

Feminist hareketin bugünü

Mısır, bölgedeki en eski kadın hareketine sahip. 1898’de “el-Fetât” adlı ilk kadın dergisi yayımlandı. Ardından Huda Şa’ravi, Duriye Şefik ve Nawal el-Saadawi gibi isimler kadın hareketinin simgeleri oldu.

Devletin baskısı, kadın hareketini kısıtladı. Yine de kadınlar taciz ve sünnet gibi konularda yasal değişiklikler elde etti.

Ekonomik kriz, kadınları daha da yoksullaştırıyor. Kadınların büyük kısmı ücretsiz aile işçisi. Kırsal bölgelerde kadınlar hem çalışıyor hem de mirastan mahrum bırakılıyor.

Yaklaşık 3,4 milyon kadın doğrudan yoksullaştırma politikalarından etkileniyor.

Umut ışığı

Eksikliklere rağmen kadın örgütleri ve sivil toplum, farkındalık yaratıyor. Huda Şa’ravi’nin açtığı yolda yürüyen kadınlar hâlâ mücadele ediyor. Kadın hakları için sesleri artık daha gür çıkıyor ve toplum bu sese kulak vermek zorunda kalıyor.