Mısırlı araştırmacılar: İran’daki halklarla dayanışma örgütlü bir biçim almalı

İran’da başlatılan halkların devrim ayaklanmasını değerlendiren Mısırlı kadın araştırmacılar, uluslararası dayanışmanın örgütlü bir biçim alması gerektiğini belirterek, kadın desteğinin de büyütülmesini istedi.

ASMAA FATHI

Kahire – Jina Mahsa Amini’nin katledilmesi ardından İran ve Doğu Kürdistan’da “Jin, jiyan, azadî” sloganıyla kadınlar öncülüğünde halkların devrim ayaklanması başlatıldı. Ülkenin tüm kentlerinde meydanlara çıkan halk, İran İslam Cumhuriyeti’nin kadın düşmanı politikalarını reddederek, demokratik ve özgür bir yaşam talebinde bulundu. Yaklaşık 8 aydır eylemler devam ederken, İran devleti de idam, işkence, tutuklama, gözaltı, katliam, okullarda zehirleme gibi yöntemleri devreye koyarak protestoları bastırmaya çalışıyor. Mısırlı araştırmacı ve yazarlar konuyla ilgili ajansımıza konuştu.

‘Uluslararası dayanışma büyütülmeli’

Yazar Shaimaa Al-Shawarbi, İran'da halkların baskı yoluyla susturulmaya çalışıldığını belirterek, “Kız okullarında yaşanan zehirlenme vakalarının bilinçli bir politikanın sonucu olduğunu düşünüyorum. Zehirlenme vakaları insanlıkla bağdaşmaz ve korkunç bir durum. İran’da devletin kadın politikaları rahatsız edici ve hatta ürkütücü. Uluslararası toplum bu duruma karşı çıkmalı ve dayanışmayı büyütmelidir. İran’da halklar üzerinde bir tehlike var, insanların hayatları tehdit altında ve bunu tek başlarına başaramazlar, uluslararası bir dayanışma ve destek gerekiyor. Kurtuluşun yolu dayanışmadan geçer. İran’da kadınlar eğitime önem veriyor ve cehaletin eğitim ile sonlanacağını biliyorlar. Bu yüzden kadınlar varlıklarını ve özlemlerini baltalayan hiçbir politikayı kabul etmeden mücadelelerini sürdürmelidirler” şeklinde konuştu.

‘Şiddet uluslararası alanda reddedilmelidir’

Al Bidaya Derneği'nin Manshiyat Nasir'deki temsilcisi Zakia Abdel Hamid ise, İran'da kadınların maruz kaldığı baskıyı kınayarak, kadınların özgürlük talebine yönelik baskıların kabul edilemeyeceğini kaydetti. Bireyler üzerinde siyasi veya dini hedeflere ulaşma baskısının halklarda tam tersi bir etki yaratacağını kaydeden Zakia Abdel Hamid, “İçinde bulunduğumuz yüzyılda insanlar artık birçok politikanın bilincine vardılar ve iktidarların dayatmalarını kabul etmiyorlar. İran’da kadınlara yönelik baskıları görüyoruz. Ülkede halklar ve özellikle kadınlar yaşanan bu kadın düşmanı politikalara karşı ayaklandı. Siyasi koşullar ne olursa olsun şiddet hiçbir şekilde kabul edilemez. Bu durum hem yerelde hem de uluslararası alanda reddedilmelidir. İran’daki halklar desteklenmelidir” ifadelerinde bulundu. 

‘Sporcular ülkelerine geri dönmek istemiyor’

Yeni Kadın Vakfı Uluslararası Mekanizmalar Programı Direktörü yazar ve araştırmacı Lamia Lutfi de İran’da siyasi krizin günden güne derinleştiğine dikkat çekerek, “İran’da devlet, halkların yıllardır özlemini çektiği talepleri gerçekleştirmekten kaçıyor. Devletin bu taleplere baskısı ise şiddet oluyor. Örneğin bazı sporcular uluslararası maçlara çıktıktan sonra kendi hayatları ve aileleri için endişe duyarak İran’a geri dönmek istemeyerek sığınma talebinde bulunuyorlar. Çok sayıda siyasetçi ve insan hakları aktivisti ortadan kayboldu” dedi. 

‘Kadınlar hala baskıların pençesinde’

İran'daki durumun endişe verici bir hale geldiğine işaret eden Lamia Lutfi, sözlerine şöyle devam etti: “Kadınlar zorunlu başörtü kuralını reddediyor. Kadınlar gerek kamusal alanda olsun gerekse de yaşamın diğer alanlarında olsun başörtü takmayı kabul etmiyor. İnsan hakları örgütleri, insan hakları savunucuları İran’da yaşanan ihlalleri görmelidir. Her gün şiddete ve bir şekilde öldürülmeye maruz kalan kadınların desteğe ihtiyacı var. İran’da Jina Mahsa Amini’nin katledilmesi sonrasında ülkedeki medya çalışanlarının haberlerinde bir düşüş yaşandı. Gerçeklerin dünyaya yayılmasını istemeyen İran yetkilileri basın çalışanlarına yönelik baskı politikalarını sürdürdü. Ülkede yaşananlar tam olarak dünyaya yansıtılamadığı için sanki orada sorunlar çözülmüş gibi bir algı ortaya çıkıyor.Bazıları meselenin çözüldüğünü ve siyasi iradenin daha fazla özgürlüğe doğru ilerlediğini belirtti. Ancak işin aslı bunu ispatlamıyor. Ülkede ciddi bir değişiklik yok ve kadınlar hala baskıların pençesinde.”

‘Feminist destek büyütülmeli’

İran’da kız okullarında yaşanan zehirlenme vakalarına da dikkat çeken Lamia Lutfi, bunun insanlık dışı bir durum olduğunu belirtti. İran’da siyasi durumun zorlu olduğunu kaydeden Lamia Lutfi, “Kadınlardan çözüm için inisiyatif almalarını ve daha fazla baskı uygulamalarını istemeyeyiz. Ancak tehlikede oldukları için bu yükü onlar adına uluslararası toplum taşımalı. Öte yandan feminist destek büyütülmelidir. Konuyla ilgili çalıştığım dosyalar var. İran'ın durumunun çok zor olduğu ve bu nedenle ölümle tehdit edilenlerin olduğu düşünüldüğünde özellikle dayanışmanın örgütlü bir biçim alması gerekiyor. Kadınların maruz kaldığı şiddete karşı uluslararası bir baskı oluşturulması gerekiyor. İran’da halklar, baskı ve öldürülme korkusu olmadan kendilerine uygun olanı seçebilecekleri daha güvenli bir geleceğe ihtiyaçları var” diyerek sözlerini noktaladı.