‘Minbic’e yönelik saldırıları kadınların özgür iradesine yönelikti’–SÖYLEŞİ
Türk devleti ve çetelerinin Minbic’e yönelik saldırılarının, esasında örgütlü kadına yönelik bir saldırı olduğunu belirten Gazeteci Dîlan Osman, kadın gazeteciler olarak tüm kadınların mücadelesine sahip çıkacaklarını söyledi.
PERWÎN AMARA
Qamişlo- Minbic son günlerde Türk devleti ve bağlı çetelerin saldırısı altında. 6 Aralık'ta Türk devletine bağlı çeteler, Minbic kentine yönelik saldırılarını yoğunlaştırdı. Bu saldırılarda çok sayıda sivil katledildi ve çeteler tarafından alı konuldu. Minbic’te tarihi bir direniş sergilenirken, saldırılar nedeniyle evlerini terk etmek zorunda kalan Minbic halkının şehirden ayrılmasına ise çeteler tarafından hâlâ izin verilmiyor.
Minbic’e yönelik saldırıları takip eden gazeteci Dîlan Osman, konuyla ilgili ajansımızın sorularını yanıtladı.
*Gazeteci olarak Minbic’teki saldırıları takip ettiniz. Türk devleti ve ona bağlı çetelerin saldırıları başladığından bu yana neler oldu, direniş nasıl yükseltildi?
Minbic’e yönelik saldırıları sadece çetelerin saldırıları olarak göremeyiz, çünkü saldırılar Türk devleti ve MİT eliyle gerçekleştiriliyor. Minbic, her türlü saldırının yapıldığı bir bölgeydi, ancak 6 Aralık'tan itibaren çeteler saldırılarını yoğunlaştırdı. Minbic'e yönelik bu saldırılar Minbic'in kurtarıldığı günden bu yana durmadı. Türk devleti MİT'i, Kuzey ve Doğu Suriye’de Demokratik Ulus Sistemi’nin kurulmasını engellemek için birçok kez gizli hücrelerini orada örgütlemişti. Bu hücreler tarafından bu sistemi çökertmek amacıyla halka yönelik çok sert psikolojik saldırılar ve özel savaş yöntemleri uygulandı. Halk üzerinde oluşturdukları tehditlerle Demokratik Ulus Sistemi’nin oluşmasının önüne geçmeye çalıştılar. Saldırılar çoğunlukla kırsal ve sınır bölgelerinde gerçekleştirildi. Bugün Minbic'e yapılan saldırılar da önceki saldırıların devamı niteliğindeydi.
*Minbic kenti çeteler tarafından işgal edildi. Konuyla ilgili gözlemleriniz nelerdir?
Yaşanan saldırı öncelikle o bölgede örgütlenen tüm kadınların özgür iradesine yönelik bir saldırıydı. Minbic özgürleştirilmeden önce Minbicli kadınların nasıl bir durumda olduğunu hepimiz biliyoruz, ama Minbic’e yönelik bu saldırılar sırasında köylerde yürütülen direnişi görünce bu bizi çok etkiledi. Bu kadınların onurunu korumak için YPJ savaşçıları ve Askeri Meclis ve asayişte yer alan tüm kadınlar büyük bir kahramanlık ve fedakarlık ruhuyla savaş mevzilerinde yerlerini aldılar. Çetelerin planları savaşçıların planlarına çarpıyordu. Bazı savaşçılar, kendi kurşunlarıyla çetelerin eline geçmemek için yaşamına son verdi. Çatışmaların şehre ulaşması ve oradaki tüm çetelerin yok edilmesi için güney hattında bir çember oluşturmak istiyorlardı. O savaşçıların direnişinden ne kadar söz edilse yetmez, her biri bir orduya karşı savaşır gibi bu savaşta üzerine düşen rolü oynadı. Minbic halkı, 8 Aralık’ta Esad rejiminin düşmesiyle birlikte kutlamalar yaptı. Minbic halkı uzun yıllar Esad rejiminin yönetiminde birçok hukuksuzluğa maruz kaldı, hatta Suriye cezaevlerinde bulunan mahkumların birçoğu Minbic halkından oluşuyordu. Bu yüzden halk rejimin düşmesinden memnundu.
*Minbic'e giren çetelerin ilk etapta kadınlara saldırdığını gördük. Zenûbya Kadın Topluluğu üyesi 3 kadın katledildi. Bu kadınlar o bölgede yıllardır IŞİD'e karşı savaşıyordu. Kadınların elde ettiği kazanımlarına yönelik genel bir tehdit var, bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Minbic saldırıları sırasında bu kirli sisteme karşı mücadele eden Minbicli kadınların direnişi bize büyük moral verdi. Minbic'e düzenlenen saldırıda katledilen Qemer Sûd, Zenûbiya Kadın Topluluğu üyelerinden biriydi. Qemer Sûd’i katleden kişi de Qemer Sûd’un çete olan dayısıydı. Saldırılarda katledilen Eyşe, Qemer ve Îman, Zenûbya Kadın Topluluğu üyesi üç kadındı ve her üçü direnişin sembollerindendi. Pek çok tehditle karşı karşıya kalan Qemer, mücadelesini son dakikaya kadar bırakmadı. Yaşananlar karşısında, kadınları hiçbir şekilde kabul etmeyen, onların hayattaki tüm haklarını gasp eden egemen erkek sistemini bir kez daha açıkça görmekteyiz. Bu üç dirençli kadının hayatını iyi anlatmak lazım. Bu kadınların direnişi diğer kadınları da etkiledi. Bu savaşta sonuna kadar yanımızda olan, topraklarına sahip çıkan birçok kadın vardı. Direnişin zorlukla yürütüldüğü birçok yer vardı, yüzlerce kişinin savaşçılara saldırdığı yerler vardı, savaş bu kadar acımasızdı. Güvenlik Güçleri’nden şehîd Mizgîn Qamişlo gibi arkadaşlar, çetelere karşı büyük direnmiş ve sonunda düşmanın eline düşmemek için teslim olmayı reddederek, kendi kurşunuyla yaşamlarına son verdi.
*Sahadaki durumu izlerken sizi en çok etkileyen neydi?
Minbic’te hiçbir şey anlamayan çocukların ellerini kaldırıp yaşasın QSD demesi bizi etkiliyordu ve bu bizim orada kazandığımızı gösteriyordu. Minbic kentine yapılan saldırı sırasında beni en çok etkileyen olay askeri hastanede gösterilen direniş oldu. Minbic'in işgalinden önceki son dakikaya kadar bir grup arkadaşımız hastanede yaralı ve şehit arkadaşlarımızı koruyordu. Orada savaşanlar tecrübeli insanlar değildi, ama bazen irade sınırları aşıyor. Hastane girişinin önünde keskin nişancı bir arkadaş vardı, oradaki arkadaşlara saldırılmasın diye hastaneyi ordu gibi çetelerden günlerce korudu. Bu direniş tarihimizde asla unutulmayacaktır. Biz de orada yaşadığımız bu anları, bir gazeteci olarak, o arkadaşların direnişini an be an hayatımızda yaşayacağız.
*Suriye'de yaşanan son gelişmelerle birlikte Suriyeli kadınların önünde nasıl bir tehlike var ve kadınların omuzlarına düşen sorumluluk nedir?
Suriye'deki değişikliklerin gelecekte nasıl bir tehdit oluşturacağı henüz belli değil. Birçok durumdan bahsettiğimizde Suriye'deki durum da bunlardan farklı olmayacaktır. Türk devleti çetelerinin kontrolündeki işgal altındaki bölgelerde kadınların her gün ne gibi durumlarla karşı karşıya kaldığını görüyoruz. Suriyeli kadınlarla ilgili halihazırda birçok kararın alındığını görüyoruz. Adalet kurumlarında görev alan kadınların artık orada görev almamasına karar verilirken, aynı zamanda kadınların başlarını örtmeleri de kararlaştırıldı. Bu karar Suriye halkının kültürü ve kimliği açısından büyük riskleri beraberinde getirecektir. Biz kadın gazeteciler ve kadının korunmasına yönelik kuruluşlar olarak kadınlara yönelik tehditler konusunda kendimizi sorumlu görüyor ve tüm kadınların mücadelesine sahip çıkıyoruz.