Lehim makinesiyle hayatı nakşediyor

Semer İbrahim’in hikâyesi var olma, en basit araçlarla anlam yaratma hikâyesi. O, toplumun kadınları görünmez kıldığı bir coğrafyada, bir lehim kalemi ve ahşap parçasıyla yaratıcılığını ve direncini ortaya koyuyor.

MONA TOUKA

Libya- Semer İbrahim, 2020 yılında ilk kez bir lehim kalemi eline aldığında artık aynı insan değildi. Ateş, onun için yeni bir ifade dili oldu. Ahşap plakalar ise hikâyesini anlatabileceği açık defterlere dönüştü. Sanat onun için hem bir varoluş biçimi hem de bir yaratıcılık alanı haline geldi.

Semer İbrahim için ahşabın yanmasını, yok oluşun değil, yeniden doğuşun işareti olarak yorumluyor. Lehim kalemiyle tahta üzerinde çizdiği her hattın, çevresindeki dünyayı yeniden şekillendirme çabasının bir parçası olduğunu söyleyen Semer İbrahim, özellikle Libya’nın güneyinde, kadınlara yaşam alanının daraltıldığı bir ortamda kendine özgün bir iz bırakmanın yolunu arıyordu.

Atılan ilk adım

Sanat yolculuğunun tesadüfen başladığını anlatan Semer İbrahim, şunları dile getiriyor:

“Fezzan Nakışları isimli bir kuruluşun verdiği çevrim içi kursa başvurdum. Kurs kapsamında lehim kalemiyle yapılan ahşap oymacılığı atölyesi vardı. Konu benim için yeniydi, klasik kalem veya boya ile resim yapmaya benzemiyordu. Ama merak ettim ve denemek istedim.”

Kursun birkaç ay sürdüğünü dile getiren Semer İbrahim, tahta zımparalamadan şekli çizmeye, ardından yakma kalemiyle oyma işlemine ve son olarak da vernik uygulamaya kadar tüm süreci öğrendi. Atölye sonunda eserlerini sergilediği bir sergiye katıldı ve bu süreçte sanata devam etme fikri doğdu.

Hobi geçim kaynağı oldu

İlk sergiden sonra eve tutkuyla döndüğünü ifade eden Semer İbrahim, daha büyük tablolar yapmaya ve yeni tarzlar denemeye başladığını anlatıyor:

“İlk sergiden sonra kendimi geliştirdim. Basit malzemelerle çalışıyordum: lehim kalemi, biraz ahşap ve renkler... Ama zamanla kendime özgü bir tarzım oluştu. Üstelik ürünlerimi satın alan müşteriler de ortaya çıkmaya başladı.”

Semer İbrahim, 2022’de üniversiteden mezun olduktan sonra karşılaştığı işsizlik gerçeğinin, hobisini bir geçim kaynağına dönüştürdüğünü belirtiyor ve “Satışlar çok büyük değil belki ama az da olsa bu işe devam ettiğimi gösteriyor. Bu bile önemli” diyor.

Modern dokunuşlarla geleneksel sanat

Lehim kalemiyle oymanın kadim bir sanat olduğunu ifade eden Semer İbrahim bu sanatı modern bir ruhla yeniden canlandırdığını ifade ediyor. Geleneksel motifleri yağlı boya ve akrilik gibi çağdaş malzemelerle harmanlayarak geçmiş ile günümüzü bir araya getiren eserler üretiyor. “Sergilerde insanlar hep el işlerine daha çok ilgi gösteriyor. El emeği sıcaklık ve ruh katıyor; makine ise soğuktur” diye konuşan Semer İbrahim, sanatın sadece güzellik üretmekle kalmadığını, aynı zamanda sosyal mesajlar da verebileceğine inandığını belirtiyor.

Libya’da sanatçıların büyük zorluklarla karşılaştığını da vurgulayan Semer İbrahim, o zorlukları şöyle ifade ediyor: “Güneyde sanatçıların eserlerini sergileyebileceği alanlar çok sınırlı. Eğitim, atölye ve sergi alanlarının eksikliği yaratıcılığı engelliyor. Oysa yeterli destek olsa, sanat sosyal bilinci artırmak ve toplumsal konuları duyurmak için güçlü bir araç olabilir.”

‘Korkma, başla’

Semer İbrahim’in hikâyesi yalnızca kişisel değil; o, diğer genç kadınlara da sesleniyor:

“Sanata ilgin varsa korkma. Kendini tanıma yolculuğuna çık. Gerekli araç-gereçler uygun fiyata bulunabiliyor. Geriye sadece tutku ve düzenli çalışma kalıyor.”