Kürt kadınının diriliş ve direniş sembolü: Zilan

“Kürt kadının diriliş sembolü” olmak isteyen ve Kürt özgürlük mücadelesine adını yazdıran Zeynep Kınacı, ölümsüzleşen adıyla Zilan’ın geride bıraktığı direnişi 27 yıldır yol göstermeye devam ediyor.

Haber Merkezi- Zeynep Kınacı, ölümsüzleşen adıyla Zilan’ın, “Ölmek ve öldürmek istemiyoruz ama özgürlüğü kazanmanın başka yolu yok” diyerek, açıkladığı fedai eyleminin üzerinden 27 yıl geçti. “Kürt kadınının diriliş sembolü olmak” isteyen Zilan, bugün Rojava’dan Rojhilat’a Kürt kadınlarının mücadelesine ışık olmaya devam ediyor.

Üniversitede okurken özgürlük mücadelesi ile tanışır

Meletî’nin Elmalı Köyü’nde 10 Ağustos 1972’de 7 kardeşin en küçüğü olarak dünyaya gelen Zilan’ın ailesi, “Mamureki” olarak tanınır. Haydarpaşa Sağlık Meslek Lisesi'ni bitiren Zilan, Şanlıurfa Birecik Devlet Hastanesi'nde röntgen teknisyeni olarak göreve başlar. 1990 yılında İnönü Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölümü’nü kazanan Zilan, görev yerini Malatya Devlet Hastanesi'ne aldırarak bir yandan çalışır bir yandan üniversiteye gider. Lisede okurken sol düşüncelere ve Kürtlüğe ilgisi gelişen Zilan, üniversite yıllarında PKK'ye sempatisi gelişir.

Adana’da faaliyetlerini sürdürür

Üniversite arkadaşı ile evlenen Zilan, birlikte Kürt özgürlük mücadelesine katılır. Zilan 1995’te Adana’da cephe faaliyetleri yürütür. 1995'te Dersim'e geçen Zilan, bu süre içerisinde kendi kişiliğini tüm yönleriyle tanıyarak, belli bir gelişmeyi sağlar. Bu süreci “İddia, kararlılık, moral, netleşme gibi konularda güçlendiğimi belirtebilirim” diye anlatan Zilan, PKK ve Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan için “Kürt halkını ölüm uykusundan uyandıran, dirilten, kendi özgürlüğü için savaşan, savaştıran bir konuma getirmiştir” der.

‘Kürt kadınının dirilişinin sembolü olmak istiyorum’

Zilan yapmak istediği fedai eylemini, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a, kadın savaşçılara ve bütün dünya halklarına hitaben kaleme aldığı mektupta anlatır. Abdullah Öcalan’a hitaben yazdığı satırlarda “Kendimi intihar eylemini gerçekleştirmek için aday görüyorum” diyen Zilan, devamında şunları dile getirir:

“…. Mevcut geriliklerimi aşmanın, özgürleşmenin ve kendini gerçekleştirmenin savaştan geçtiğini ve bu savaşın da gereğinin yerine getirilmesinin gereğine inanıyorum. Mazlum, Hayri, Kemal, Ferhat, Bese, Beritan, Berivan ve Ronahi yoldaşların direnişlerine sahip çıkmak ve onların takipçisi olmak istiyorum. Halkımın özgürlük isteminin ifadesi olmak istiyorum. Emperyalizmin kadını köleleştiren politikalarına karşı, bombayı kendimde patlatarak hıncımın ve öfkemin büyüklüğünü göstermek ve Kürt kadınının dirilişinin sembolü olmak istiyorum. Yaşam iddiam çok büyük. Anlamlı bir yaşamın ve büyük bir eylemin sahibi olmak istiyorum. Başkan APO önderliğinde yürütülen ulusal kurtuluş mücadelemiz çok yakında zafere ulaşacak ve mazlum halkım dünya insanlık ailesi içerisinde hak ettiği yerini alacaktır. Bu temelde Başkan APO'ya, tüm Kürdistan şehitlerine, tüm savaş ve cephe güçlerimize, zindandaki yoldaşlarımıza, Kürdistan halkına ve insanlığa bağlılığımızı bir kez daha ifade ediyor ve onlara layık olmaya çalışacağıma dair söz veriyorum. Yaşam iddiam çok büyük. Anlamlı bir yaşamın ve büyük bir eylemin sahibi olmak istiyorum. Yaşamı ve insanları çok sevdiğim için bu eylemi gerçekleştirmek istiyorum.”

‘Kadının varlığından iradesinden bahsetmek mümkün değildi’

Kadının ordulaşması, gerçekleşen Kadın Konferansı ve Kadın Kongresi’nin dünya devrim tarihinde ilk kez PKK’de gerçekleştirildiğini anlatan Zilan, “Kürdistan Kadın Özgürlük Savaşçılarına” hitaben yazdığı satırlarda Kürt kadınlarının durumuna ilişkin şu değerlendirmelerde bulunur:

“…Köleci toplumdan feodal toplum düzenine, kapitalist ve emperyalist toplum düzenine geçilmiş, kadın cinsinin sömürülmesi her sınıflı toplumda biçim değiştirerek ve daha ince bir tarzda sömürülerek devam etmiştir. İnsanlığı her alanda özgürleştiren, sınıflar arasındaki çelişkileri ortadan kaldırarak eşit, özgür yaşam olanaklarının oluşturulması anlamında olan bilimsel sosyalist teori, kadının insanca yaşam olanaklarına kavuşturulması gerektiğini savunmaktadır. Ancak gerçekleşen sosyalizm, her ne kadar kadını bu yönlü biçimlendirmeye çalışmışsa da, sosyalizmin bilimsel esaslarından sapma, kadın özgürlüğünün özgün bir temelde ele alınmayıp bütün insanlık sorunları ile birlikte ele alınması gibi nedenlerle kadını özgürleştirme çabaları sınırlı kalmıştır.

Kürdistan özgülüne baktığımızda kadının yitirilişi hem cins olarak sömürülüşü hem de diğer her yönden sömürülüşü Kürdistan'da kadın sorununun daha derinden yaşanmasına neden olmuştur. Ulusal kurtuluş mücadelemiz başlamadan önce Kürdistan'da kadının varlığından, iradesinden bahsetmek mümkün değildi. Kürt halkının nüfusunun neredeyse yarısından fazlasını oluşturan kadın sorunu çözülmeden Kürt kadınının özgürleştirilmesinden söz edilemez.”

‘Kadın özgürlüğü savaştan geçiyor’

Özgürleşmenin yolunun savaşmaktan geçtiğini, iyi savaşabilmek için de iyi örgütlenmek gerektiğini belirten Zilan, satırlarına şöyle devam ediyor: “Güçlü bir örgütlenmeyi gerçekleştirebilirsek güçlü bir iradeden de bahsedebiliriz. Kadın özgürlüğünün savaştan geçtiği bugün kanıtlanan bir gerçektir. Öyle ise hedeflerimiz bellidir. Kürt kadınına özgü olan yurtseverlik, bağlılık, kararlılık, cesaret gibi olumlu özelliklerimizi devrim lehimize kullanarak, korkunç bir çabanın sahibi olmamız gerekiyor.” Savaşan bütün kadın özgürlük savaşçılarının büyük moral ve cesaret verdiğini anlatan Zilan, şu mesajı veriyor:

“Kürdistan toplumunun geri bırakılmışlığına, özelde ise kadın köleliğine olan o büyük öfkemizi düşünceyle, ideolojiyle ve politikayla birleştirerek dönemsel görevlerimizi yerine getirmeli, ulusal kurtuluş mücadelesi içindeki rolümüzü oynamalı, hem de özgürleşmenin pratik adımlarını atmalıyız. Bu temelde bireysel olarak aldığım ‘intihar’ gerillası olma kararını sadece kendi şahsım adına değil, başta Başkan APO ve partimiz PKK'nin çabalarına layık olma, genelde sömürülen bütün insanlığa, özelde Kürdistan halkının özgürlüğü ve Kürt kadınının özgürlük istemlerine cevap olmak ve onların temsili olmak amacıyla aldığım bu karar, bana büyük bir moral ve cesaret veriyor.”

‘Ölmek ve öldürmek istemiyoruz ama özgürlüğü kazanmanın başka yolu yok’

“Tüm dünyaya haykırıyorum” ve “Bütün insanlığa sesleniyorum” başlığıyla devam eden satırlarında Zilan, şu mesajı verir: “Duyun artık! Açın gözlerinizi, biz vatanı elinden alınmış, dünyanın dört bir tarafına muhacir gibi dağılan bir halkın evlatlarıyız. Bizler artık vatanımızda, özgürce yaşama, insanca yaşama olanaklarına kavuşmak istiyoruz. Kan, gözyaşı ve zulüm halkımın kaderi olmamalı artık. Barışa, kardeşliğe, sevgiye, insana, doğaya ve yaşama en çok sevgi dolu olan biziz. Bu sevgidir bizi savaşa zorlayan. Ölmek ve öldürmek istemiyoruz. Ama özgürlüğümüzü kazanmanın da başka yolu yoktur. Bu savaşın suçlusu emperyalist güçler ve onun uşağı TC'dir. Susmak en büyük suçu işlemektir. Eğer gözlerimizin önünde akan bu kanı görüyor ve sessiz kalıyorsanız, en büyük suçlu sizlersiniz. Bütün insanlığa sesleniyorum! Eğer bu insanlık suçunu işlemek istemiyorsanız, Kürdistan halkına omuz verin, destek olun, Emperyalizmin dumura uğrattığı beyinlerinizin ve yüreğinizin pasını silin ve bir halkın özgürlük çığlıklarına kulak verin. Bu seste kardeşlik var, insanlık erdemleri var, dostluk var.”

Dersim’de eylemini gerçekleştirir

Zilan, Dersim merkezde 30 Haziran 1996’da Türk ordusunun bayrak töreninde fedai eylem gerçekleştirir. Eylemin ardından Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, Zilan hakkında "Zilan yaptığı eylem ile beni aştı. Bundan sonra ancak Zilan'ın militanı ve takipçisi olabilirim" der.

Adına şarkılar yapılıyor

Zilan’ın bu eylemi Türkiye ve Kürdistan’da ses getirir.  Hala adına şarkılar yazılan birçok kız çocuğuna ismi verilen Zilan, ölüm yıldönümlerinde sadece Kürdistan’ın dört bir yanında değil birçok ülkede de çeşitli eylem ve etkinliklerle anılıyor. 2004 yılından itibaren Almanya'da “Uluslararası Zilan Kadın Festivali” adı altında etkinlikler düzenlenirken, İngiltere’nin başkenti Londra’da da her yıl “Zilan Kürt Kadın Festivali” düzenleniyor