KJK’den Afganistan ve Şengal’deki kadınlar için kampanya

KJK Koordinasyonu, “Hegemon Erkek Saldırılarına Karşı Afgan ve Şengal Kadınlarının Yanındayız” sloganıyla 3-15 Ağustos arasında başlatacağı kampanyada, kadın kırımının uluslararası düzeyde insanlığa karşı işlenmiş bir suç olarak tanınmasını talep edecek.

Haber Merkezi – KJK Koordinasyonu, Şengal Katliamı ve Taliban’ın Afganistan’da yönetimi ele geçirmesinin yıl dönümleri nedeniyle başlatacakları kampanyaya ilişkin açıklama yaptı. Şengal’de IŞİD’in Êzidî kadınlar başta olmak üzere Êzidî toplumuna karşı yaptığı soykırımın hatırlatıldığı açıklamada, “3 Ağustos 2014 tarihinde DAİŞ tarafından gerçekleşen ve tüm dünyanın canlı olarak izlediği, seyrettiği ve müdahale etmediği, KDP’ye bağlı askeri güçlerin de bırakıp kaçtığı Şengal soykırımı üzerinden 9 yıl geçti” denildi.

‘Êzidî halkımızın yanında olacağız’

Soykırımda katledilen Êzidîlerin anıldığı açıklamada, “Bu kadın ve yaşam düşmanı vahşi güçlerin saldırılarını şiddetle kınıyoruz.  Êzidî halkımızın varlığını ve kimliğini korumak adına yürüttüğü direnişi ve mücadelesini selamlıyoruz. Soykırım sürecinde olduğu gibi, bundan sonra da her zaman ve koşulda Ezidi halkımızı ve kadınların yanında olacağımızı belirtiyoruz” diye kaydedildi.

 ‘500 bin insan Şegal’den göç etti’

21’inci yüzyılda dünyanın gözü önünde Êzidî halkının Şengal’de Irak peşmergeleri tarafından savunulmaksızın soykırım saldırısıyla yüz yüze bırakıldığına dikkat çekilen açıklamada, “Şengal yerle bir edilmiş, binlerce insan vahşice katledilmiş, binlerce kadın ve çocuk kaçırılarak köle pazarlarında satılmış, psikolojik, kültürel, fiziki ve cinsel saldırılara maruz bırakılmış, yüz binlercesi canlarını kurtarmak için her şeyi terk ederek göç yollarına düşmüştür.  Soykırım saldırıları nedeni ile 500 bin insan Şengal’den göç etti. Günümüzde hala 250 bin Êzidî, yerleşim yerlerinin dışında Irak’ın farklı bölgelerinde, Türkiye’de, Suriye’de ve bir kesimi de Avrupa’da yaşamaya mahkum edilmiştir” denildi.

‘Sistematik olarak kadın kırım politikaları yürütüldü’

IŞİD’in Şengal’de Êzidî topluluğuna karşı uyguladığı soykırım saldırılarını sistematik bir şekilde kadın kırım politikalarına oturtarak yürüttüğüne vurgu yapılan açıklamada, şöyle denildi:

“İşgal ettiği yerlerde 7 bine yakın kadın ve çocuğu kaçırarak yüzlercesini öldürmüştür. Kadınlar seks köleleri olarak pazarlarda satılmış, insanlık dışı uygulamalara maruz bırakılmıştır. DAİŞ ayrıca kaçırdığı kadın ve çocuklara zorla din değiştirmeyi dayatmıştır. Çocukları 'müslümanlaştırdıktan' sonra kendi karanlık savaşlarında savaşçı olarak kulanmış, Ezidi inanç merkezlerini sistematik olarak imha etmiştir.  Öldürme, zorunlu din değiştirme, köleleştirme, İnsan ticareti, tecavüz, zorunlu göç ve Êzidî çocuklarını DAİŞ terör kamplarında asker olarak eğitme gibi uygulamaların tümü yargılanmayı gerektiren insan hakları suçlarıdır. DAİŞ’in katlettiği insanlara ait olan 87 toplu mezardan yalnızca 36 tanesi açılabilmiştir.”

 ‘2 bin 700 Êzdî kadın ve çocuğun akıbeti bilinmiyor’

Şengal soykırımı üzerinden 9 yıl geçmesine rağmen IŞİD tarafından kaçırılarak köle olarak satılan, esir tutulan 2 bin 700 Êzidî kadın ve çocuğun akıbetinin bilinmediğine dikkat çekilen açıklamada, “Êzidî halkımızın yaşadığı, varlığını, inancını ve kültürünü koruduğu vatanları olan Şengal toprakları halen soykırım ve katliam tehditti altındadır. Bu tehdit ve tehlike geçmiş değildir. Türk devleti neredeyse günlük olarak her türlü savaş tekniği ile Ezidi halkımızın öncülerini, evlatlarını katletmeye devam etmektedir. KDP neredeyse günlük olarak yalan, yanlış kara propaganda ile hedef göstermekte ve tehdit etmektedir” diye kaydedildi.

‘Afganistan’da da kadınlar benzer katliam kıskacında’

Afganistan’da da kadınların benzer bir saldırı ve katliamın kıskacında olduğunun vurgulandığı açıklamada, “ABD’nin Taliban ile yürüttüğü müzakereler, yıllar öncesinde ilan ettiği çekilme için 29 Şubat 2020’de Doha’da anlaşma imzaladı. Bu anlaşma sonucu olarak 29 Nisan 2021’den itibaren ABD ve NATO güçleri Afganistan’dan çekilmeye başladı. Temmuz ayı sonundan itibaren Taliban adım adım ülkenin kontrolünü yeniden sağladı ve Ağustos 2021’de başkent Kabil’i de ele geçirmesiyle birlikte toplum ve kadın düşmanı iktidarını bir kez ilan etmiş oldu. DAİŞ-TALİBAN anlayışı-fikriyatı, iktidarı ve uygulamaları aynıdır” denildi.

 ‘Tüm dünya Afganistan’daki insanlık dramı ve katliamı seyretti’

Kadın karşıtlığı ve düşmanlığı üzerinden şekillenen Taliban iktidarının tarihin en gerici, insanlık ve toplum dışı uygulamalarının uluslararası güçlerin oluru, desteği ve katkısı ile sürdürüldüğüne dikkat çekilen açıklamada, “Şengal’de yaşananın bir benzeri de Afganistan’da yaşandı” diye belirtildi. Tüm dünyanın ABD ve Taliban arasında gerçekleşen anlaşma temelinde, Taliban’ın iktidarı ele geçirmesiyle yaşanan insanlık dramı ve katliamı seyrettiğine işaret edilen açıklamada, şunları kaydedildi:

“Öncelikle kadın düşmanlığını gizlemeye çalışan Batı merkezli küresel hegemonyanın gerçeğini, en iyi Şengal’in DAİŞ’e ve Afganistan’ın Taliban’a teslim edilmesinde ortaya çıktı. Her iki soykırım, katliam ve kadın kırımı Ortadoğu başta olmak üzere bütün dünya kadınlarına karşı geliştirilen küresel bir komplo niteliğindedir. Bu komplonun somut sonuçlarına her gün bir yenisi eklenerek devam etmektedir.  Gerçekleşen hegemon erkek egemen ve çıkar ilişkisine dayalı, kadın düşmanı erkek zihniyeti, aklı ve iktidarının en gerici ittifakıdır.  Bu vesile ile gerici Taliban rejiminin her türlü baskıcı, yasakçı, insanlık dışı uygulamalarına rağmen direnişçi tutumundan vazgeçmeyen Afganistanlı kız kardeşlerimizin soylu direnişini selamlıyoruz.”

‘Afganistan ve Şengal katliamında sorumlulukları olanlar hesap vermeli’

Afganistan’da kadınlar adım adım toplumsal yaşamın dışına itilip ev içi köleliğe mahkûm edilmek istendiğinin dile getirildiği açıklamada, “Şengal’de de kendi örgütlü kimliği ile var olma, yaşama, kendini savunma ve yönetme iradesi tehdit edilmektedir ve saldırı yapılmaktadır. Afganistan ve Şengal katliamlarında rolleri, sorumlukları olan, göz yuman devletler ve aktörlerin insanlık ve kadınlara hesap vermeleri gerekmektedir. Aynı zamanda bu saldırıyı bizzat uygulayan insanlık ve kadın düşmanı terör örgütü DAİŞ’e destek veren başta Türkiye olmak üzere farklı ülkelerin soruşturulup yargılanmaması utanç verici olduğu kadar yeni katliamların da önünü açık tutmaktadır” denildi.

‘Jenosidi tanıyan ülkeler harekete geçmeli’

Birleşmiş Milletler (BM), Avrupa Parlamentosu ve birçok ulusal parlamentonun Şengal’de gerçekleşen vahşeti “jenosid” olarak tanıdığının hatırlatıldığı açıklamada, “Özellikle jenosidi tanıyan tüm ülke ve kurumlardan sorumluların yargılanması için harekete geçmelerini talep ediyoruz.

Esir tutulan kadın ve çocuklar için uluslararası geçlere çağrı

Bugün hala DAİŞ'ın elinde esir tutulan binlerce ÊzidÎ kadın ve çocuğun özgürleştirilmesi için uluslararası bir çalışmanın yürütülmesi gerektiğinin vurgulandığı açıklamada, şöyle denildi: Aynı şekilde 74. Ferman’dan ötürü topraklarını terk edip çok zor koşullarda kamplarda yaşamaya mahkum edilen Êzidî halkının tekrardan geri kendi topraklarına dönmesi için var olan engellerin aşılması gerekmektedir. Êzidî halkının geri dönüşlerini çeşitli biçimlerde zorlaştıran PDK gibi güçleri bu girişimlerinden vazgeçmeye çağırıyoruz. Yine bir kez daha savaşta zarar görenlerin zararlarının tazmin edilmesi, çetelerce mayınlanan yerleşim yerlerinde mayınların temizletilmesi ve yerle olan Şengal şehrinin yeni baştan inşa edilmesi için tüm uluslararası güçleri destek olmaya çağırıyoruz.”

 ‘Şengal kadınlarının öz savunmaları meşru haktır’

Bugün çeşitli biçimlerde engelletilmek istenen Şengal halkının ve kadınlarının öz savunmalarını meşru hak olduğuna dikkat çekilen açıklamada, “Tüm farklılıkların kendini örgütleme haklarının olduğu bunun da en temel ve en meşru insan hakkı olduğunu belirtiyoruz. Dolayısıyla demokrasiden insan haklarından yana tüm kadınları Şengal halkının öz yönetim gerçekliğini desteklemeye çağırıyoruz” diye ifade edildi.

3-15 Ağustos’ta erkek saldırılarına karşı kampanya

Açıklamada, KJK olarak 3 Ağustos Şengal Katliamı’nın ve 15 Ağustos Taliban’ın Afganistan’da iktidarı ele geçirmesinin yıldönümleri vesilesiyle 3 Ağustos ve 15 Ağustos arası zaman dilimini “Hegemon Erkek Saldırılarına Karşı Afgan ve Şengal Kadınlarının Yanındayız” sloganıyla örgütledikleri kampanyanın başlatılacağı belirtildi.

Kapitalist modernitenin uyguladığı politikalarla erkek egemenliğini güçlendirdiğini, alan açtığını, kadınları anlık olarak kırımla karşı karşıya getirdiğine işaret edilen açıklamada, “Kapitalist moderniteden beslenen hegemon erkekliğin eseri olan kadın, doğa, yaşam katliamlarına dur demek için kadınlar olarak hayatın her alanında ve anında örgütlü mücadeleyi geliştirmeyi amaçlamalıyız” diye belirtildi.

‘Kadın kırımı hala insanlığa karşı suç olarak sayılmıyor’

Kadın kırımının hala insanlığa karşı işlenmiş bir suç olarak sayılmamasının kadın kırım politikalarıyla ayakta kalma çabası gösteren devlet ve diktatörlerin bu suçtan yargılanmaktan korkmamalarını ve kadına pervasızca saldırılarını beraberinde getirdiğine dikkat çekilen açıklamada, şöyle denildi:

“Kadın kırımı insanlığa karşı işlenmiş bir suç olarak tanınmadığı taktirde, soykırım gibi toplum kırım politikalarına karşı inandırıcı ve sonuç alıcı mücadele edilemez. Bizler bu kampanya ile hegemon erkek aklının kadın kırım politikalarını mercek altına almak ve görünür kılmak istiyoruz. Bu hamle ile Şengal ve Afganistanlı kadınların şahsında tüm kadınlara ses olmak ve işlenen suçları dünyaya haykırmak istiyoruz. KJK olarak ‘Hegemon Erkek Saldırılarına Karşı Afgan ve Şengal Kadınlarının Yanındayındayız’ hamlesi ile kadın kırımının uluslararası düzeyde resmen insanlığa karşı işlenmiş bir suç olarak tanınmasını talep ediyoruz.  Dünyayı kadınlar için daha yaşanılır bir hale getirmek için, kadın katliamlarını sonlandırmak için tüm kadın güçlerini, örgütlerini, şahsiyetlerini ortak mücadeleyi yükseltmeye çağırıyoruz.”

‘Örgütlü birleşik kadın eylemliliğinin zaferine inanıyoruz’

Şengal ve Afganistanlı kadınların haklı, meşru mücadelesini kendi mücadeleleri bilerek tüm kadın örgütlerinin zor koşullar altında yürütülen bu direnişe ortak olmaya ve destek sunmaya çağrıldığı açıklamanın devamında şu ifadeler yer aldı:

“Kadın mücadelesi ve direnişi karşısında her alanda örgütlü olan hegemon erkek sistemi ve uygulamalarına karşı örgütlü birleşik kadın eylemliliği ve direnişinin mutlak zaferine inanıyoruz. Bu temelde mücadele eden tüm kadın güçlerini hamleye katılmaya çağırıyor, kadınlar olarak Şengal ve Afganistan kadınlarına yaşatılan bu vahşete karşı en doğru cevabın evrensel olarak kadınların dayanışması ve örgütlülüğü olduğunu belirtiyor, tüm dünya kadınlarına Şengal’de, Afganistan’da yaşanan feminisidin hesabını birlikte sormaya çağırıyoruz."