Kayıp yakınları Lice’de katledilen 17 kişinin faillerini sordu

İHD Amed Şubesi ve kayıp yakınları, 22-26 Ekim 1993 tarihinde Licê’de katledilen 17 yurttaşın faillerinin bulunmasını istedi.

Amed- İnsan Hakları Derneği (İHD) Amed Şubesi ve kayıp yakınları, “Kayıplar Bulunsun Failler Yargılansın” eyleminin 768’incisini gerçekleştirdi. Kayıp yakınları bu hafta 22-26 Ekim 1993 tarihinde Licê’de katledilen 17 yurttaşın faillerinin bulunmasını istedi.

 Koşuyolu Parkı’ndaki Yaşam Hakkı Anıtı önünde gerçekleştirilen eylemde Tütiye Talan, Tahir Kozat, Zana Mercan, Suna Cantürk, Dilbirin Cantürk, Hüseyin Cantürk, Ali Canpolat, Hüseyin Boğa, Salih Boğa, M. Rezzak Yıldırım, Abdullah İzgi, Mehmet Kaya, Mustafa Çakır, Zana Çakır, Halil Doğan, İmam Mehdin Güler, Öğretmen Nurettin Soyer fotoğrafları taşındı.

Açıklamayı İHD Amed Şubesi Yönetim Kurulu üyesi Ali İhsan Demirtaş okudu. Ali İhsan Demirtaş, JİTEM tim Komutanı Tünay Yanardağ’ın, birçok PKK’linin Lîce’ye girdiğini iddia ederek Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Bahtiyar Aydın’ı ilçeye yönlendirdiğini bu sırada helikopterle Lîce’ye giden Bahtiyar Aydın’ın, suikast silahıyla vurularak yaşamını yitirdiğini anlattı.

 Lice’yle iletişimi kestiler

Bahtiyar Aydın’ın vurulması bahane edilerek ilçede sokağa çıkma yasağı ilan edildiğini ve silahlarla tarama yapıldığını belirten Ali İhsan Demirtaş, konuşmasına şöyle devam etti:

“Bazı görgü tanıklarının anlatımına göre; taramanın başlatılmasıyla birlikte bir asker halka seslenerek, ‘Biz bir generali öldürdük siz kimsiniz, hepinizi geberteceğiz’ diye bağırır. Olayın hemen ardından ilçeye giriş çıkışlar yasaklanır. Operasyon sırasında Lice’nin dış dünyayla bağlantısı günler boyunca kesilir. Olaylarda 3’ü güvenlik görevlisi 17 sivil olmak üzere 20 kişi yaşamını yitirir.  Onlarca insan ateşli silahla yaralanır.  Bazı ev ve işyeri güvenlik güçlerince yakılır. Toplamda 401 ev ve 242 işyeri hasar görür. İlçe 4 gün boyunca, parlamenterlerin, siyasetçilerin, sivil toplum örgütü temsilcilerinin ve halkın giriş çıkışına kapatılır. Kolluk görevlileri dönemin Başbakan Yardımcısı Deniz Baykal’ın dahi ilçeye girişine izin vermez. 3 ay içinde yüzlerce kişi göçe zorlandığı için ilçenin nüfusu beşte bir oranında düşer. 1993 yılında olay ile ilgili başlatılan soruşturma 20 yıl sonra tamamlanır. Dönemin Diyarbakır Jandarma Alay Komutanı Eşref Hatipoğlu ve Üsteğmen Tünay Yanardağ’ın sanık olduğu kamu davasının yargılamasına başlanır fakat iki sanıkta hiçbir zaman tutuklanmaz, haklarında adli kontrol hükümleri dahi uygulanmaz. Katliamdan 30 yıl sonra iki sanığın da ölmüş olması sebebiyle dava hakkında düşme kararı verilir.”

‘Failler cezasızlık zırhıyla korundu’

Olayın meydana geldiği günden davanın düşürüldüğü tarihe kadar, faillerin tespiti ve yargılanmasının yapılmadığını faillerin cezasızlık zırhıyla korunduğunu dile getiren Ali İhsan Demirtaş, “Bölgede özellikle son otuz yılda benzer suçların faillerine dönük yürütülen soruşturma ve yargı süreçleri aynı biçimlerde sürdürülmekte ve aynı neticelerle sonlanmaktadır. Lice katliamı davasında da gördüğümüz üzere, bölgede sivilleri katleden kolluk görevlilerine karşı yargı birimi; bir adalet mekanizması gibi çalışmaktan uzaklaşmış, suç niteliğindeki eylemleri meşrulaştırma ve failleri aklama mekanizmasına dönüşmüştür” dedi.

‘Mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz’

Ali İhsan Demirtaş, Licê’de katledilenleri saygı ile andıklarını ve yakınlarına başsağlığı dilediklerini söylerken “Bu coğrafyada işlenen her bir gözaltında zorla kaybetme ve faili meçhul cinayet aydınlanana kadar adalet mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz” şeklinde konuştu.

Açıklama, oturma eylemi ile son buldu.