Kayıp yakınları bir kez daha adalet istedi

Amed ve Elih’te kayıp yakınları, gözaltına alınarak kaybedilen Mehmet Salih Akdeniz ile Nazım Gülmez’in akıbetini sordu.

 Haber Merkezi- Amed’de İnsan Hakları Derneği (İHD) ve kayıp yakınları, 766’ıncı haftasında “Kayıplar Bulunsun Failler Yargılansın” başlıklı eylemlerini gerçekleştirdi.

Koşuyolu Parkı’ndaki Yaşam Hakkı Anıtı önünde bir araya gelen kayıp yakınlarına bu hafta CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu destek verdi.

 ‘Yüzleşmenin sağlanması gerekiyor’

İHD Amed Şube Başkanı Ercan Yılmaz, barış isteyenlerin, savaşın ve çatışma ortamının son bulmasını istediğine dikkat çekerek “Türkiye’de ve Ortadoğu’da devam eden savaşlardan en çok sivil insanlar zarar görüyor. Bugün burada gördüğümüz fotoğraflar, her hafta paylaştığımız hikayeler aslında Türkiye’nin toplumsal barışını sağlanmamasının bir sonucu. Bunların artık sonlanması, geçmişle yüzleşmenin sağlanması gerekiyor. Türkiye toplumu, Kürtler, artık yeni faili meçhul cinayetler, yeni hikayeler istemiyor. Türkiye’de sağlanacak barış ikliminin tüm Ortadoğu coğrafyasına hakim olmasını istiyor. Bir kez daha tüm barış yanlılarının, savaş çığırtkanlığına karşı bir araya gelmesini, barış talebini yüksek sesle dile getirmesini talep ediyoruz” şeklinde konuştu.

‘İnsanlar kitlesel olarak katlediliyor’

CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da 80’li, 90’lı 2000’li yılların yükünü üzerlerinden atamadıklarını belirterek, konuşmasında bu davalarda oluşan cezasızlığa değindi. Sezgin Tanrıklulu, “Barışı maalesef bu coğrafyada inşa edemedik. Şimdi bütün dünyanın gözleri önünde, neredeyse canlı yayında insanlar kitlesel olarak katlediliyorlar. Ve klavye muhalefetinden başka bir muhalefet de yok, maalesef bütün dünyada. Herkes ancak kınamakla geçiştirmeye çalışıyor, bu büyük insanlık dramını. Savaş, bütün tarih boyunca en büyük kıyımı yaşatmış. Maalesef egemenler, savaştan yana olanlar, kana doymuyorlar. Bizler başta bu coğrafyada ve dünyanın her yerinde savaşa karşı çıkacağız. Çünkü savaştan en fazla yoksullar, kadınlar, çocuklar mağdur oluyor. Dünyanın her yerinde, Türkiye’de, burada barış demeye, barışı savunmaya devam etmeliyiz. Bu yükü gelecek kuşaklara bırakmadan çözmeliyiz. Diyarbakır’dan bütün Türkiye’ye sesleniyorum; tek savunacağımız değer, savaşa karşı barış olmalı ve barışı mutlaka inşa etmeliyiz. İnsanlar üzerindeki bu travmanın yükünü atmalıyız, gelecek kuşaklara bu travmayı bırakmamalıyız” dedi.

Mehmet Salih Akdeniz’in akıbeti soruldu

Eylemde bu hafta Amed’in Pasur (Kulp) ilçesinde 9 Ekim 1993’te Şênê Yaylası’nda 11 kişi ile birlikte gözaltına alınarak kaybedilen Mehmet Salih Akdeniz’in hikayesi okundu.

“Mehmet Salih Akdeniz, Diyarbakır’ın Pasur (Kulp) ilçesi Kanikân (İnkaya) köyünde ikamet ediyordu. 68 yaşındaydı. Köyü çiftçilik ve hayvancılıkla uğraştığından yazın Pasur-Mûş sınırında bulunan Nedera köyüne bağlı Şênê bölgesine göç eder, Ekim-Kasım ayı içerisinde ise tekrardan köye inerlerdi. 1993 yılının Eylül ayında Nedera köyüne bağlı Şênê bölgesinde Tuğgeneral Yavuz Ertürk komutasında Bolu 2.Tugay Komutanlığı tarafından büyük bir operasyon yapılır. 9 Ekim 1993 tarihinde Mehmet Salih Akdeniz, köye dönüş hazırlıkları yaptığı esnada gözaltına alınır. Mehmet Salih Akdeniz, askerler tarafından gözaltına alındıktan sonra Nedera köyüne bağlı Kepir mezrasına götürülür. Orada bulunan köy sakinlerinden 10 kişi daha askerler tarafından gözaltına alınıp aynı bölgeye getirilir. Gözaltında tutulan 11 kişiye akrabaları tarafından yaklaşık bir hafta boyunca kendilerine yemek götürülür. Anlatımlara göre gözaltına alınan herkesin eli bağlı ve sadece ziyaretçileri geldiğinde ve yemek yedikleri sırada ya da ihtiyaçlarını giderdikleri esnada bağları çözülüyordu.

Mehmet Salih Akdeniz’in eşi Pembe Akdeniz’in anlatımına göre en son eşine yemek götürdüğünde eşinin kendisine ‘bir daha yemek getirme, bizi buradan götürecekler’ dediğini söyler. Ertesi gün görgü tanıklarına göre Akdeniz’le birlikte 11 kişi helikoptere bindirilerek oradan götürülür. O tarihten sonra Akdeniz ve diğer köylüleri ne gören olur ne de onlardan haber alan olur. Ailelerin tüm resmî kurumlara başvurmalarına rağmen gözaltına alınanlardan herhangi bir bilgi elde edilmez.”

Dava şu an Yargıtay aşamasında

Mehmet Salih Akdeniz’in kaybı ve yargılama süreciyle ilgili şu bilgiler de paylaşıldı:

“Mehmet Salih Akdeniz dosyasıyla ilgili olarak 2001 yılında AİHM Türkiye’yi mahkum etti. 2004 yılının Kasım ayında Kulp ilçesi Alaca köyünde tesadüfen dere yatağında insan kemikleri bulundu. Aynı zamanda bölgede insanların özel eşyaları da vardı. Kayıp yakınları eşyalarından tespitlerde bulundu. Mehmet Salih Akdeniz’inde oğlu babasına ait tütün tabağını hemen tanır. Bu esnada kemiklerin hiçbirinde kafatası bulunmaz. Eşyalardan ve objelerden anlaşılacağı üzere cesetler öldürüldükten sonra yakılmıştır. Soruşturma açılır ve o bölgede kaybedilen kayıp yakınlarından DNA testleri alınır ve kemikler ATK’ye gönderilir. Daha sonra kemikler ATK emanetinde kaybolur.

2013 yılı Ekim ayında açılan davada mahkeme operasyonu yöneten Tuğgeneral Yavuz Ertürk hakkında ‘yeterli ve ikna edici delil bulunmadığından sanığın beraatine’ karar verir. Bu karara karşı yapılan istinaf başvurusu 9 Aralık 2020 tarihinde Ankara Bölge Adliye  Mahkemesi tarafından reddedilir. Dava şu an Yargıtay aşamasındadır.”

Hikayenin okunmasının ardından kitle oturma eylemi yaptı.

Elih’te 602’nci hafta

 Êlih’te (Batman) İHD ve kayıp yakınları, eylemlerinin 602’inci haftasında Gülistan Caddesi’ndeki İnsan Hakları Anıtı önünde bir araya geldi. Bu haftaki eylemde, 15 Ekim 1994 tarihinde Dêrsim’in Xozat ilçesi Taştêk köyünde askerler tarafından gözaltına alındıktan sonra bir daha kendisinden haber alınamayan Nazım Gülmez’in akıbeti soruldu.

Açıklama oturma eylemi ile son buldu.