Kadını şiddetten koruyan 6284 sayılı kanun neden hedefte?

İstanbul Sözleşmesinin ardından 6284 sayılı kanun da iktidar ittifakları tarafından hedef gösterilirken, kadınlar yaşanan süreci, “Onlar için asıl olan kadının yaşam hakkı değil ailenin kutsallığı” sözleriyle yorumladı.

MEDİNE MAMEDOĞLU

Amed- Kadına şiddet ve kadın katliamlarının arttığı son dönemlerde kadınların kazanımları da hedefte. Yeni yasama yılının kadın kazanımlarının hedef gösterilmesi ile başladığı Türkiye’de kadın kazanımları tek tek yok edilmek isteniyor. Cumhurbaşkanı kararıyla 20 Mart 2021 tarihinde İstanbul Sözleşmesinin fes edilmesinin ardından “Şiddetle mücadele kanunu” olarak bilinen 6284 sayılı kanunda iktidar ve ittifakları tarafından tartışmaya açıldı. Son olarak Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı ve Milletvekili Fatih Erbakan’ın "6284 haşa bir ayet değil" ifadelerini kullandı. Bu konuşma ile birlikte TBMM'de yeni yasama yılı kadını şiddete karşı nispeten de olsa koruyan 6284’le ilgili tartışmalarla başladı.

6284’ün tartışmaya açılmasına dair kadınların tepkisi devam ederken, İstanbul Sözleşmesinin fes edilmesinin ardından kanunun uygulanmasında sorunlar yaşandığını belirten Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Komisyonu Üyesi Songül Argünağa, kadın kazanımlarının hedef gösterilmesi ve bununla amaçlananları değerlendirdi.

‘Saldırılarla ev içi şiddeti meşrulaştırmak istiyorlar’

‘Gerçek dışı gerekçeler ürettiler’

Hem seçimden önce hem de seçimden sonra iktidarın en çok tartıştığı konulardan birinin kadınların kazanımları olduğuna dikkat çekerek sözlerine başlayan Songül Argünağa, İstanbul Sözleşmesinin fes edildiği dönemde olduğu gibi şimdi de kendilerince birtakım sebepler öne sürerek 6284’ün hedef gösterildiğini ifade etti. ‘Aileyi yok ettiği’, ‘eş cinselliği özendirdiği’ ve benzeri ifadelerle sürecin başlatıldığına dikkat çeken Songül Argünağa, bu söylemlerin gerçek dışı olduğunu ve kanunda herhangi bir karşılığı olmadığını söyledi.

Saldırı ve hedef göstermeleri İstanbul Sözleşmesinin fes edilmesinin ardından çokça tartıştıklarını aktaran Songül Argünağa “O dönem sözleşme feshinde de bunları çokça tartıştık. Hiçbir kanun maddesi ya da sözleşmedeki cümleden aileye yıkmaya dönük bir sonuç çıkarılamaz. Ne kadar incelerseniz inceleyin iktidarın fes etme nedeni olarak sunduğu gerekçelerin hiçbiri sözleşmede yer almıyordu” dedi.

‘6284 şiddete maruz bırakılan kişiyi koruyor’

Songül Argünağa bu gün iktidarın hedefinde olan 6284 sayılı kanunun içeriği ve amacına dair şunları söyledi: “6284 sayılı kanunda da ev içi şiddet ya da aile içi şiddete maruz bırakılan kadınların korunmasına yönelik madde hükümleri var. Koruyucu ve önleyici tedbirler var. Tamamen şiddete maruz bırakılan kişiyi koruyan maddeler. Yine bir diğer kısmı da faile yaptırımı olanlar ve şiddetin önlenmesine yönelik tedbirler. ‘Aileye saldırıyor’ gerekçesiyle 6284’ü hedef almak demek tamamen ‘kadınlar aile içerisinde şiddet görebilir’ anlamına geliyor. Şiddet gören kadının korunmasına yönelik oluşturulan bir kanun metninden siz aileye yönelik bir saldırı anlamı çıkarıyorsanız, bu anlamın karşılığı kadınlar şiddete maruz kaldığında buna yönelik önleyici bir tedbir veya yaptırıma gerek yok gibi sonuçlar çıkıyor.”

‘6284 aileye bir zeval getirmiyor’

“Onlar için asıl olan kadına yönelik şiddetle mücadele değil, aileyi korumak” diye Songül Argünağa, 6284’e saldıranların aileyi, kadının yaşam hakkından daha kutsal gördüklerini aktardı. Songül Argünağa, onlar için ailenin bütünlüğü ve devamlılığının, kız çocuklarının istismar edilmesi ve kadına yönelik şiddetten daha önemli olduğuna yer verdi. Songül Argünağa, 6284’ün hedef alınmasının nedenine dair ise şunları dile getirdi: “İstismara maruz bırakılan çocukların istismar faili ile evliliği sonucu af istenmesi, karma eğitime yönelik bir düzenleme talep edilmesi ve yine kadınların istediği uzaklaştırma kararlarına dair bu kadar tepki gösterilmesi amacı net bir şekilde ortaya koyuyor. Tüm bunlardan şunu açık şekilde anlayabiliriz; evet aile onlar için her şeyden daha önemli. Tüm bu manipülasyon ailenin ortadan kaldırılmasına yönelik bir kanun metni varmış gibi algı yaratılmasının sebebi de tam olarak bu. Aslında 6284 sayılı kanun aileye bir zeval getirmiyor. Sadece şiddete maruz bırakılan kadınların alabileceği tedbirleri düzenleyen bir kanun metnidir.”

‘Güçlü uygulanması için konuşmalıyken varlığını koruma mücadelesi veriyoruz’

İstanbul Sözleşmesinin feshinden sonra 6284 sayılı kanunun uygulanmasında da çok ciddi sıkıntılar yaşandığına da dikkat çeken Songül Argünağa, şiddet gören kadınların uzaklaştırma kararı alamadığını, alınan uzaklaştırma kararlarının da çok kısa bir zamanı kapsadığı bilgisini paylaştı. 6284 sayılı kanuna dair tartışılacak tek noktanın nasıl daha etkin kullanılabilir olduğuna değinen Songül Argünağa, “Kanun içerisinde bir sürü tedbir olmasına rağmen kadınlar bu tedbirlerden faydalanamıyorlar. Sığınaklar yetersiz, gerekli maddi destek kadınlar için yeterli değil. Bizim 6284’ü daha etkili ve etkin nasıl kullanılması gerektiğini tartışmamız gerekirken ne yazık ki karşımızda ki tabloda varlığına sahip çıkmak durumunda kalıyoruz. Şuan verdiğimiz mücadele uygulanmasına sahip çıkma mücadelesi” şeklinde konuştu.

‘Kazanımlarımıza sahip çıkmamız gereken bir dönemdeyiz’

Songül Argünağa on yıl boyunca yürürlükte olan ve hiçbir maddesi değişmeyen İstanbul Sözleşmesinin bir anda iktidarın korkulu rüyası haline geldiğini hatırlatarak, sözleşmenin tartışmaya açıldığı dönemde bir sonra ki adımın 6284 sayılı kanuna olacağını öngördüklerini söyledi.  Bu noktada da kadınlar olarak mücadelelerini buna göre şekillendirdiklerini belirten Songül Argünağa, 6284’ün kadınların yaşam hakkı için uygulanmasının önemine dikkat çekti.

Songül Argünağa bütün kadınlar açısından 6284’ün şiddetle mücadele kanunu olduğunu vurgulayarak, “6284 kadına yönelik şiddetle nasıl önlenebilirin bize koyduğu bir yol haritasıdır. Kadınlar olarak bunu tartışabileceğimiz tek şey o kanun maddelerinin daha iyi nasıl uygulanabileceği üzerine olmalıdır. Ciddi anlamda kâğıt üzerinde kalan birçok tedbir var. Uygulandığı takdirde şiddete maruz bırakılan bir kadının yeni yaşam kurmada son derece kolaylaştırıcı birçok tedbir var.  Ama ne yazık ki bu tedbirler kâğıt üzerinde kalan tedbirler. Hal böyleyken bu kadın düşmanı politika üreten partilerin 6284’e yönelik saldırıları karşısında bütün kadınların ortak mücadele edeceği bir şeydir. Kadınların tek bir geri atmadan kazanımlarına ve haklarına sahip çıkması gerektiği bir dönemdeyiz” dedi.