Kadın haklarına yönelik artan tehdit: Dijital şiddet
Caydırıcı yasaların yokluğunda dijital şiddet, kadınların psikolojik ve sosyal güvenliğini tehdit eden endişe verici bir olguya dönüştü. Iraklı kadınlar dijital alanda artan şiddete karşı kadınların daha fazla bilinçlenmesi gerektiğini belirtiyor.

AFRAH SHAWQİ
Paris- Iraklı kadın hakları savunucuları ve gazeteciler, dijital şiddetin bireysel bir ihlal olmadığını, toplumun tamamını ilgilendiren bir mesele olduğunu ve kadınları bu tür organize saldırılardan koruyacak yasalara acilen ihtiyaç duyulduğunu vurguladı.
Bir gün, genç bir kadın kardeşinin telefonuna gelen tanımadığı bir numaradan gelen garip mesajlarla hayatının alt üst olduğunu anlattı. Bu mesajlar yüzünden üniversite eğitiminden mahrum kaldı ve annesi ile kız kardeşi son anda müdahale etmeseydi, şiddete maruz kalacaktı. Daha sonra bu mesajların, onun numarasından gönderilmiş gibi görünen aşk mesajları ve fotoğraflardan oluştuğu ortaya çıktı. Amaç, kadını maddi olarak şantajla tehdit etmekti. Şantaj başarısız olunca, fail ailesi nezdinde onu itibarsızlaştırmaya çalıştı.
Irak İçişleri Bakanlığı’na bağlı Toplum Polisi ve Şantajla Mücadele Birimi’nin kayıtları, özellikle kadınların dijital şiddet, şantaj, tehdit ve iftira gibi saldırılara sıkça maruz kaldığını gösteriyor.
Kadınlara dönük dijital şiddet artıyor
Kadınlara yönelik dijital şiddet artık toplum için ciddi bir tehdit oluşturuyor. Bir güvenlik ve dijital koruma örgütü, kadınların dijital şiddete maruz kalma vakalarının arttığını, buna karşın bu tehditlere karşı kendilerini nasıl koruyacakları konusunda yeterli bilgiye sahip olmadıklarını açıkladı. Bu durum, teknoloji ve yapay zekânın hızla geliştiği, kadınların dijital platformlara yoğun olarak katıldığı bir ortamda yaşanıyor.
Dijital alan şantaj için kullanılıyor
İnsan hakları aktivisti ve gazeteci Nura el-Kaysi, “Ben de bizzat sahte bir Facebook hesabı aracılığıyla dijital şantaj ve iftiraya maruz kaldım. Fotoğraflarım kullanılarak kadınlar tehdit edildi” dedi.
Nura el-Kaysi, 2019 Irak protestoları sırasında gösterilere katılan kadınlara destek verdiğini ve onların dijital medyada nasıl ahlaki itibarsızlaştırma ve onur kırıcı kampanyalara maruz kaldıklarını anlattı. "Bu bireysel değil, organize ve sistematik bir saldırı" diyerek, bazen bu kampanyaların güvenlik kurumlarıyla bağlantılı kişiler tarafından yapıldığını, hatta bazı sorumluların içişleri ve savunma bakanlıklarında görevli olduğunu belirtti. Nura el-Kaysi, kadınlara hukuki haklarını anlatan videolarla farkındalık kampanyaları düzenlediklerini ve bu skandalların bazılarını medya yoluyla ifşa ettiklerini söyledi.
Dijital şiddet kadınlar için bir tehdit
Bağdat’taki Nama Medya Eğitim Vakfı’nda dijital güvenlik eğitmeni olan gazeteci Raca Hamid, dijital şiddetin kadınları tehdit eden önemli bir sorun olduğunu vurguladı. Raca Hamid, kadınların erkeklere kıyasla daha fazla oranda iftira, tehdit, özel içerik yayma ve dijital tacize maruz kaldığını dile getirdi.
Raca Hamid “Bu şiddetin yayılmasında en büyük etkenlerden biri dijital güvenlik konusundaki bilgi eksikliği ve yetersiz yasal yaptırımlar” diyerek kanunların kadınlardan yana olması gerektiğini söyledi. Raca Hamid, “Toplumda mağdur kadının suçlandığı bir bakış açısının hâkim olması da kadınların yaşadıklarını gizlemelerine neden oluyor” diye belirtti.
Sivil toplumun dijital farkındalık kampanyaları başlatmasının şart olduğuna işaret eden Raca Hamid, kadınlara hesap güvenliği ve veri koruma konusunda eğitim verilmesi gerektiğinin altını çizdi. Raca Hamid, aynı zamanda dijital şiddeti her yönüyle suç sayan net yasaların yürürlüğe girmesinin, saldırganların cezalandırılmasını sağlayacak etkili bir adım olacağını ifade etti.
Gazeteciler de hedefte
Irak Basın Özgürlüğünü Savunma Derneği Yöneticisi Riya Faik, gazeteci ve kadın hakları savunucularının dijital şantajın başlıca mağdurları olduğunu belirtti. Elektronik Suçlar Yasası’nın taslağı hazırlanmış olmasına rağmen, hâlâ yürürlüğe girmediğini belirten Riya Faik “Kadınlar bazen İçişleri Bakanlığı’na bağlı dijital şantaj birimine başvursa da cezalar caydırıcı olmaktan uzak” dedi.
Riya Faik, dijital platformlarda gazetecilere yönelik itibar suikastlarının ciddi psikolojik ve ailevi sonuçlara yol açtığını, bazen intiharı düşünen kadınların bile olduğunu aktardı. Özellikle kadınların Kişisel Statü Yasası’na karşı çıkmasından sonra bu saldırıların yoğunlaştığına dikkat çeken Riya Faik, “Bazı din adamları kadınları hedef göstererek ölüm tehditlerinde bulundu” dedi.
Riya Faik, dijital şiddeti ciddi biçimde cezalandıracak bir yasanın hızla çıkması gerektiğini, teknolojik gelişmenin kadınların dijital güvenliğini sağlayacak hukuki altyapıyla desteklenmesi gerektiğini vurguladı.
‘Toplumsal baskıdan dolayı kadınlar susmayı tercih ediyor’
Aktivist Tayibe Imad, toplum polisinin kadın mağdurları gizlilik esasına göre dinleyecek kadın memurlardan oluşan özel ekipler ve acil hatlar aracılığıyla desteklemesinin önemine değindi. Ancak mevcut durumda dijital şiddeti doğrudan suç sayan açık bir yasa bulunmadığını ifade eden Tayibe Imad kadınların çoğu zaman toplumsal baskıdan çekinerek susmayı tercih ettiğini söyledi.
“Kadınların maruz kaldığı vakalar teyit edilmeden yayılıyor, bu da sorunu daha da büyütüyor” diyen Tayibe Imad, yasal bilinçlendirme ve açık yasaların hazırlanmasının maruz kalanları korumada temel adım olduğunu belirtti.
Veriler
Irak’ta dijital haklar üzerine çalışan sivil toplum kuruluşu Ansm Foundation’ın yaptığı araştırmaya göre, 117 kadından 81’i dijital şiddete maruz kaldı. Bu oran yüzde 69’a denk geliyor.
Federe Kürdistan Bölgesi’nde de durum farklı değil. Mevcut yasalar, dijital şantajı yalnızca 3 ay ila 1 yıl hapis ve 750 bin ila 3 milyon Irak dinarı (yaklaşık 500 ila 2000 dolar) para cezasıyla sınırlandırıyor. Ancak bu cezaların caydırıcı olmadığı ve yasaların açık bir şekilde siber suçları tanımlamadığı eleştirileri yükseliyor.
Sonuç olarak, uzmanlar mevcut yasaların güncellenmesini ve toplumsal değişimlere uygun hâle getirilmesini talep ediyor. 2022 yılında sadece Kürdistan’da 2 bin 576 iletişim cihazı kötüye kullanımı vakası kaydedildi. Bu rakam, bir önceki yıla göre artış gösterdi ve dijital şiddete karşı daha etkili bir yasal ve toplumsal mücadele gerekliliğini ortaya koydu.