‘Jin, Jiyan, Azadî bir özgürlük çağrısıdır’

Kürt kadınının isyan ateşine dönen “Jin, Jiyan, Azadî” serhildanı büyüyor. Serhildanın yıldönümünde kadınlar Jina Emini’yi anarken, aynı zamanda isyanın küresel düzeyde yankı bulmasıyla özgürlük çağrısını yineliyor.

HELÎN EHMED

Süleymaniye- Süleymaniye’de sayısız isimsiz kadın mezarı bulunuyor. Bu mezarlar aynı zamanda şiddet görmüş kadınların sayısını da gözler önüne seriyor. İran’da Jina Emini’nin katledilmesi binlerce kadının yaşadığı sondan bir tanesi. Ancak Jina’nın katledilmesi kadınlar için geri dönülmez bir mücadele ve direnişe neden oldu.   

Jina’nın yaşamını yitirmesi İran devletinin kalbinde bir korku da yarattı. Bu korku bugün kadınlara daha fazla zulüm anlamına geliyor. Buna rağmen “Jin, Jiyan, Azadî” isyanı üç yıldır büyüyor ve ateşi sönmüyor. Kadınlar Jina Emini’yi anarken, katledilen tüm kadınların anılmasını istiyor.

Kadın hakları savunucusu Kejal Abdulqader ve gazeteci Berivan Şaho “Jin, Jiyan, Azadî” ayaklanmasının yankılarını ajansımıza değerlendirdi.

‘Kadın cinayetleri sürekli artıyor’

Kadın hakları savunucusu Kejal Abdulqader, 21’inci yüzyılda kadın cinayetlerini konuşmanın ürkütücü bir gerçeklik olduğunu belirtti. Kadın cinayetlerindeki istikrarlı artışın acı verici olduğunu söyleyen Kejal Abdulqader, “Kadın cinayetleri sürekli artıyor; bu isimsiz mezarlar bizde derin bir yara açıyor. Şehirde bu tür isimsiz mezarların olması, acıyı daha da derinleştiriyor. Geçmişte (özellikle 1991 öncesi dönemde) kadın cinayetleri daha nadirdi; fakat 1991 sonrası, değişim ve toplumdaki duyarsızlık yüzünden cinayetler arttı. 2014 ve 2018 dönemlerinde ekonomik krizlerin derinleşmesiyle birlikte cinayet oranları daha da yükseldi. Ekonomik sıkıntılar, erkek egemen yapıyı güçlendiriyor ve bu da kadın cinayetlerinin artmasına yol açıyor” şeklinde konuştu.

‘Zihniyeti değiştirecek adımlar atılmalı’

Kejal Abdulqader, kadınların özgürleşmesi için kadınların öncülüğünde fikri ve kültürel bir dönüşüm gerçekleştirmek gerektiğini belirterek kadınların kahramanlıklarına dair kitaplar ve düşünsel çalışmaları destekleyerek, sadece cinayet vakalarını saymakla kalmayıp toplumsal zihniyeti değiştirecek adımlar atılmasını önerdi. Kejal Abdulqader “Eğer toplum bu zihniyeti sürdürürse, kadınların öldürülmesi toplumun yönetimini elinde tutan ataerkil güçler için bir araç olmaya devam eder” diyerek Güney Kürdistan’daki mevcut iktidarın bu tür cinayetlerin artışındaki rolüne dikkat çekti.

‘Kadınlar haklarını kazanmada ısrarlı’

Gazeteci Berivan Şaho, “Jin, Jiyan, Azadî” ayaklanmasının Ortadoğu genelinde köklü değişiklikler yarattığını; siyaset ve toplumsal muhalefet üzerinde etkili olduğunu söyledi. Berivan Şaho, üç yıl önce başlayan direnişin, İran coğrafyasında yıllardır süregelen baskı politikalarına karşı yükselen bir tepki olduğunu ve küresel düzeyde de yankı bulduğunu ifade etti. Berivan Şaho, “Kadınların mücadele azmi sonucunda toplumsal zihniyette dönüşümler görülmeye başlandı; kadınlar, haklarını kazanma yönünde ısrarlı oldu. “Jin, Jiyan, Azadî” felsefesiyle kadınlar ataerkil zihniyete karşı duruyor; çünkü kadın özgürlüğü toplumun özgürlüğünün ön şartıdır” diye konuştu. Berivan Şaho, üç yıllık süreçte sokaklarda, mahallerde ve evlerde kadınların direnişinin sürdüğünü, devletin baskılarının arttığını ama direnişin de devam ettiğini vurguladı.

‘Kadınların kendini güçlendirmesi şart’

Berivan Şaho konuşmasını şöyle bitirdi: “Jin, Jiyan, Azadî” tüm topluluklarda kök salıyor. Zindanlarda uygulanan ağır cezalar ve sindirme politikaları sesleri kısmaya çalışsa da kadınlar direnmeye devam ediyor. Zindanlardaki kadınların direnişi bize, dünyanın her tarafındaki kadınların özgürlük mücadelesinin bir parçası olduklarını gösteriyor. Bu nedenle, 3. yıldönümünde sesimizi birleştirip sokaklarda aynı kararlılıkla olmamız gerekiyor. Geçmişte özerklik eksikliğinin kadınların ilerlemesini engellediğini gördük; bundan dolayı kadınların küresel düzeyde kendi özerk organizasyonlarını güçlendirmesi şart. 'Jin, Jiyan, Azadî' isyanı hem zindanlardan hem de sokaklardan yükselen bir özgürlük çağrısıdır; kadınlar mücadeleyi sürdürecek ve seslerini tüm dünyaya duyuracaklar.”