Irak’ta kadın katliamları artıyor

Irak'ta kadınlara yönelik şiddet her geçen gün daha da derinleşiyor. Hak savunucuları, katliamların sıradanlaştırıldığına ve acil yasal reformlara ihtiyaç olduğuna dikkat çekiyor.

RAJA HAMİD RASHİD

Irak- Irak'ta kadın hakları aktivisti Hamsa Casim'in katledilmesi, ülkede kadınlara yönelik artan şiddetin geldiği ürkütücü boyutu bir kez daha gözler önüne serdi. Aktivistlere göre, bu katliam sadece bireysel bir olay değil; yıllardır süren yasal ihmallerin, ataerkil toplum yapısının ve cezasızlık kültürünün bir sonucu. Kadınların kendi hayatları üzerinde söz sahibi olmaya çalışması dahi ölümle sonuçlanabiliyor.

‘Tehlikeli bir tırmanış var’

Hak savunucusu Nidal Toma, Irak'taki katliam ve şiddet olaylarındaki genel artışı, toplumun yaşadığı ekonomik, sosyal ve güvenlik sorunlarına bağladı. Kadın katliamları olgusunun, Irak parlamentosunun ‘aile içi şiddete’ karşı bir yasa çıkarmaması nedeniyle tehlikeli ve hızlanan bir hal aldığını açıkladı. Bu yasa, siyasi partilerin dayattığı siyasi gündemlere hizmet ediyor ve bu ihmalin başlıca mağdurları kadınlar.

Rapor bekleniyor

Nidal Toma, Irak içinden ve dışından sivil toplum örgütleri ve aktivistler tarafından savunulan, cezasızlığın önlenmesine yönelik bir yasa çıkarılmış olsaydı, bu olgunun önlenebileceğini vurguladı. Konuşmasında Hamsa Casim’in katledilmesine de değinen Nidal Toma, "Komitenin raporunu bekliyoruz, ancak muhtemelen katliam gün yüzüne çıkmayacak. Eğer çıkarsa, büyük ihtimalle onların istekleri doğrultusunda şekillenecektir” dedi.

Kadınların hakları törpülendi

Kadın örgütlerinin dikkate alınmadığını ifade eden Nidal Toma, buna rağmen, Irak Kadın Derneği'nin öncülüğünde, kadın hakları konusunda farkındalık yaratma ve eğitim kampanyaları yürüten ve kadınlara yönelik şiddeti meşrulaştıran yasaların değiştirilmesini talep eden çalışmaların olduğunu vurguladı. Nidal Toma, insan hakları örgütlerinin karşılaştığı en önemli zorlukların, hükümetin Irak Ceza Kanunu ve Memurluk Kanunu gibi güncelliğini yitirmiş yasalara dayanması ve özellikle "Caferi Şahsi Statüsü Kanunu" olarak bilinen Şahsi Statü Kanunu'nda yapılan değişikliklerin onaylanmasının ardından yargının rolünün marjinalleştirilmesi olduğunu belirtti. Nidal Toma, yasaların kadınların haklarının törpülenmesine neden olduğunu anlattı.

‘Kadınlar korunmalı’

Rafah Ali ise hem kamuoyuna duyurulan hem de sessizce örtbas edilen kadınlara yönelik katliam ve saldırıların sayısındaki artışta, hâkim toplumsal yapının en büyük etkiye sahip olduğunu söyledi. Irak toplumunun doğası gereği aşiret karakterine sahip erkek egemen bir toplum olduğunu ve bunun kadına yönelik şiddet kültürünün yerleşmesine katkıda bulunduğunu açıkladı. Kadınların farkındalıklarının geliştirilmesinin önemine işaret eden Rafah Ali, özellikle kadınların şiddete karşı korunmasını istedi.

‘Acil bir yasa oluşturulmalı’

Suhaila Abdul Hussein de Irak'ta kadın katliamlarının meşrulaştırılmaya çalışıldığını anlattı. Kadınları şiddetten koruyacak bir mevzuatın olmadığına işaret eden Suhaila Abdul Hussein, ataerkil toplumsal söylemin erkeklere ayrımcı bir toplumsal otorite kazandırdığını, kadınların statüsünü düşürdüğünü ve haklarını kullanma becerilerini zayıflattığını vurguladı. Eğitimsizlik ve cezasızlığın yaşamı daha da kör bir noktaya getirdiğini ifade eden Suhaila Abdul Hussein, şiddete karşı, etkili ihbar, barınma ve yargısal hesap verebilirlik mekanizmalarını içeren bir yasanın acilen yürürlüğe girmesi çağrısında bulundu.