IŞİD'den kurtarılan Süryani kadınlar: IŞİD ile Türk devleti arasında hiçbir fark yok
IŞİD çeteleri tarafından 23 Şubat 2015'te kaçırılan Süryani kadınlar, Türk devletinin devam eden saldırılarını hatırlattı ve aralarında bir fark olmadığını söyleyerek, “IŞİD çetelerinin bize karşı işledikleri suçlardan dolayı yargılanması gerekir" dedi.

SORGUL ŞÊXO
Til Temir- Takvimler 23 Şubat 2015’i gösterdiğinde, Kuzey ve Doğu Suriye’nin bugün ki Cizre Kantonu’nun Til Temir kentinin kırsalında yaşayan Süryani kadınlar, IŞİD çetelerinin insanlık dışı uygulamalarına maruz kalarak, kaçırıldı. O gün köylerde kilise çanları yerine, IŞİD çetelerinin tekbir sesleri yükseldi. IŞİD çeteleri; kadın, yaşlı, çocuk, genç demeden birçok kişiyi katletti. Katliamdan sağ kurtulanlar ise kaçırıldı.
23 Şubat: Seyfo Katliamı’nın devamı
Til Temir’deki Süryaniler, 23 Şubat 2015'i Seyfo ve Semel katliamlarının bir devamı olarak görüyor. Çünkü o gün çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşan 250'den fazla Süryani kaçırıldı. Akıbeti henüz bilinmeyen Karolîn Şîmon isimli kadın dışında tüm Süryaniler fidye karşılığında serbest bırakıldı.
Süryanilere yönelik saldırı ve kaçırma olaylarının daha da artmaması için YPJ/YPG savaşçıları ve Süryani Askeri Meclisi, IŞİD saldırılarına karşı hep birlikte eşsiz bir direniş göstererek, birkaç ay sonra bölgeyi çetelerden kurtardı.
IŞİD saldırısının 10’uncu yıl dönümünde kaçırılan ve saldırıya uğrayan Süryani kadınlar ajansımıza konuştu.
İki kızıyla birlikte kaçırıldı
İki kızıyla birlikte 10 yıl önce Til Cezîr köyünde çeteler tarafından kaçırıldığını anlatan 80’li yaşlardaki Bebroniya Kako, "23 Şubat'ta koyun sürüsü gibi saldırıya uğradık ve kaçırıldık. Köyden ben ve 2 kızım dahil çok sayıda insan kaçırıldı. O gün Xabûr sel gibi akıyordu. Çeteler bizi tekneyle suyun karşı yakasına götürüp Kizwan Dağı'na kaçırdılar. Daha sonra bizi Şedadê’ye götürdüler. Neredeyse bir yıl tutuklu kaldık” dedi.
Yıllar geçse de yaşadıklarını unutamıyor
Til Xerîta köyünden Şadiya Marogêl de 10 yıl önce yaşadığı ve unutmadığı anları hâlâ hatırladığını belirterek, "Çeteler saldırdığında 04.00 sıralarıydı ve çok sayıda kişi saldırılarda yaralandı. O zamanlar kimin kendini kurtardığını, kimin kaldığını, kimin kaçırıldığını kimse bilmiyordu. Saldırı nedeniyle çok sayıda kadın kaçırıldı. Saldırı olmadan önce bizler köyden kaçtık. O dönemde Nusra çeteleri köylerimizin yakınındaydı ve bölgedeki savaş hâlâ sıcaktı” ifadelerinde bulundu.
Birçok akrabası yaşamını yitirdi
IŞİD saldırısının üzerlerinde psikolojik etki yarattığını kaydeden Şadiya Marogêl, “Çete saldırıları nedeniyle ruhsal olarak çok etkilendik. Saldırılar nedeniyle ailemden birçok kişi hastalandı, yaşamını yitirenler oldu. Çünkü o sırada etrafımız sarılmıştı ve Xabûr Nehri’ni bile geçememiştik, kimisi kaçırıldı, kimisi yolda öldü. Çetelerin Süryani köylerine girdiğini, nasıl ve nereden geçtiklerini kimse bilmiyordu. Ne olduğunu, kimin saldırdığını, nelerin yaşandığını bilmiyorduk. 23 Şubat saldırısı 1915 fermanının devamıydı" sözlerine yer verdi.
‘IŞİD ile Türk devleti arasında fark yok’
Türk devletinin saldırılarına dikkat çeken Şadiya Marogêl, IŞİD çeteleri ile Türk devleti arasında hiçbir fark olmadığını söyledi. Türk devletinin de aynı saldırı ve soykırım politikaları ile kendini yaşatmaya çalıştığını ifade eden Şadiya Marogêl, “İşgalci Türk devletinin Til Tewîl köyüne yönelik saldırıları nedeniyle çok sayıda Süryani aile göç etmek zorunda kaldı. Süryanilere yönelik işgal saldırıları tehdidi var” dedi.
‘IŞİD çetelerinin yargılanması gerekiyor’
Şadiya Marogêl, sözlerini şöyle sonlandırdı: "Durumun düzelmesini, tüm ailelerimizin ve sevdiklerimizin ülkeye dönmesini, Suriye'de barış ve sevginin hakim olmasını, Xabûr’un yeniden akmasını umuyoruz. Suriye’de Kürtlerden Araplara ve Süryanilere kadar herkes kardeş gibi ve aralarında güzel bir ilişki var. Eğer vicdan ve insanlık varsa tüm IŞİD çetelerinin bize karşı işledikleri suçlardan dolayı yargılanması gerekir."