Hana Al-Khalidi: Afetlerden sonra kadınlar en temel ihtiyaçlardan yoksun

Toplum araştırmacısı Hana Al-Khalidi, ülkede yaşanan kriz nedeniyle yoksulluk ve göç gibi birçok sorunla yüz yüze olan Suriyeli kadınların deprem sonrası koşullarının daha da ağırlaştığını söyledi.

NAGHAM KARAJEH

Gazze – Mereş merkezli 6 Şubat’ta yaşanan deprem Türkiye, Suriye ve Kürdistan kentlerini önemli ölçüde etkilerken, binlerce insan hayatını kaybetti. Toplum araştırmacısı Hana Al-Khalidi, Suriye ve Türkiye'deki deprem mağduru kadınların karşılaştıkları zorlukları değerlendirerek, çözüm yollarına ilişkin önerilerde bulundu.

Yerinden edilmenin yarattığı tehlikeler üzerine çalışmalar yürüttüklerini kaydeden Hana Al-Khalidi, “Yerinden edilme beraberinde kötü sağlık ve güvenlik koşullarını getirir. Ayrıca işkence, tutuklama, tecavüz ve kayıplara maruz kalınıyor. Yerinden edilen kadınlar ayrıca sosyal ve sağlık hizmetlerinden ve mahremiyetten yoksun kamplarda yaşamak zorunda kalıyorlar” diye belirtti.

‘Hizmet ve farkındalık programları yaratılmalı’

Feminizm ve kadın sorunları üzerine yaptığı çalışmaları anlatan Hana Al-Khalidi, "Kadınlar nesiller boyunca miras kalan kalıplaşmış erk zihniyeti değiştirmek için çalışıyor. Tüm kadınların el ele vererek yeniden bütünleşmeye ihtiyacı var. Kadınlar için hizmet ve farkındalık programlarının yaratılması gerekiyor. Afetler sırasında ve sonrasında kadınlar için yardım araçları sağlanmalı” dedi.

6 Şubat’ta Mereş merkezli depremlere dikkat çeken Hana Al-Khalidi, “Deprem nedeniyle Türkiye ve Suriye kentlerinde büyük kayıplar ve hasarlar yaşandı. Enkaz altından insanların kurtarılması için gerekli imkanlar yaratılmadı. Sınırlı imkan ve hizmetler nedeniyle binlerce insan yaşamını yitirdi ve bunların çoğunluğu kadın ve çocuklardı” diye konuştu.

‘Kadınlar birçok zorlukla karşı karşıya’

Türkiye’de kurtarma ekiplerinde çok sayıda kadın sağlık görevlisinin bulunduğunu sözlerine ekleyen Hana Al-Khalidi, “Kadın sağlık görevlileri mağdurların enkaz altından çıkarılması, tedavi edilmesi ve barınma merkezlerine ulaşmalarının sağlanması için yoğun çabayla çalışmalarını sürdürdü. Kadınlar arama kurtarma çalışmalarına katıldı. Türkiye'de hayatta kalanlar endüstriyel ve diğer sektörlerin tahribatı sonucu gelir kaynaklarının kesintiye uğramasına ek olarak mahremiyetlerinin ihlal edildiği aşırı kalabalık barınaklarda ve kamplarda yaşamak başta olmak üzere birçok zorlukla karşılaştı. Kadınlar işçilerin büyük bir bölümünü oluşturuyordu” dedi.

‘Deprem Suriyeli kadınların durumunu daha da kötüleştirdi’

Deprem nedeniyle Suriye’de yaşamını yitirenlerin istatistiklerini paylaşan Hana Al-Khalidi, “6 bin 516 kadın ve kız çocuğunun hayatını kaybettiği, yaklaşık 9 bin 668 kadının da kaybolduğu tespit edildi. Kurtarma ekipleri ülkelerine döndüklerinde yolların zorluğu, elektrik kesintileri ve ekipman eksikliğine dikkat çekti. Öte yandan deprem felaketinden önce Suriye'deki kadınlar zaten yoksulluk, güvenlikten yoksun, zulüm altında yaşıyordu. Deprem felaketi kadınların acılarına ikiye katladı ve durumu daha da kötüleştirdi” sözlerine yer verdi.

Hana Al-Khalidi, Suriye kriziyle birlikte yerinden edilmenin yarattığı sonuçları şöyle paylaştı: “Suriye krizi yerinden edilme, yer değiştirme ve güvenlik eksikliği nedeniyle kadınlara birçok zorluk yaşatıyor. Mülteci kamplarının yüzde 90'ında çoğunlukla kadınlar yaşıyor. Yardım kuruluşlarında erkeklerin olmasının yeterli olmadığını düşünüyorum. Kadınların temel ihtiyaçlarının karşılanması, gereksinimlerinin denetlenmesi için kadın personeller tercih edilmelidir. Hem Suriye’de ve hem de Türkiye’de eğitimin çökmesi nedeniyle reşit olmayan evlendirmelerin artacağı endişesini taşıyoruz. Öte yandan psikolojik ve sosyal destek programlarının yetersiz olması, aile içi şiddet oranlarındaki artış ve yoksulluk oranının yüksekliği beraberinde ciddi sorunları getirir. Tüm bunlar kadınların maruz kaldığı baskıları artırıyor.”

‘Deneyimlerimizi paylaşmak istiyoruz’

Kadınların maruz kaldığı baskıları hafifletecek ve çok sektörlü hizmetlere erişimlerinin önünü açacak çözümler bulunması gerektiğine dikkat çeken Hana Al-Khalidi, “Özellikle kadınların marjinalleştirildiği ve yeterli bakımdan yoksun bırakıldığı alanlarda yeniden yapılanma, yardım dağıtma ve yardım komiteleriyle iletişim kurmada kadın görevlilerin katılımı artırılmalı. Filistinliler olarak yaşadığımız afetler ve savaşlarla nasıl başa çıkılacağına dair deneyimlerimizi paylaşmak istiyoruz. Kadınların karşılaştığı zorluklarla yüzleşmek, onlara yeterli hizmetleri sağlamak ve yardım ağlarıyla koordinasyon yoluyla onları topluma yeniden entegre etmek için uluslararası bir söylem oluşturmak gerekiyor” önerisinde bulundu.