Gulîstan Elî: 10 Mart Anlaşması Suriye’de çözüme açılan kapıdır

Suriye’deki son bir yılı değerlendiren Özerk Yönetim Dış İlişkiler Dairesi Eşbaşkan Yardımcısı Gulîstan Elî, “Siyasi İslam adıyla Suriye’ye çeşitli terör unsurları sokuldu” diyerek, 10 Mart Anlaşması’nın Suriye krizine çözümün kapısını açtığını belirtti.

NEXEM ÇAÇAN

Qamişlo- Suriye, Baas rejiminin devrilmesi ve cihatçı HTŞ’nin sahadaki etkisinin artmasının ardından zor bir dönemden geçiyor. Artan ihlaller ve değişen güç dengeleri, daha önce verilen reform vaatlerinin yerine getirilmemesiyle birleşince, halkın beklentileri karşılanamadı. Özerk Yönetim, yaşanan bu değişimlerin hem olumlu hem de olumsuz yönlerini değerlendirme ve bunların Suriyelilerin geleceği üzerindeki etkilerini ortaya koyma gerekliliğine dikkat çekiyor. Özerk Yönetim Dış İlişkiler Dairesi Başkan Yardımcısı Gulîstan Elî, Baas rejiminin yıkılmasının ardından ve geçici yönetimin kurulması sürecinde Suriye’de yaşanan gelişmeleri ajansımıza değerlendirdi.

‘Geçici yönetimin gelmesi bu sevincin önüne geçti’

Baas rejiminin 8 Aralık 2024’te yıkıldığını belirten Gulîstan Elî, “Baas rejiminin devrilmesi, tüm Suriye halkı için tarihi bir dönüm noktasıydı. Bu, halkın 14 yıldır verdiği mücadelenin bir sonucuydu. Suriye halkı, her türlü yerinden edilmeyi ve topraklarının işgalini yaşadı, tüm bunlar, Baas rejiminin iktidar sistemi tarafından yaratılmıştı. Suriye halkının iradesi 60 yılı aşkın süredir yok sayıldı. Rejimin devrilmesiyle büyük bir sevinç yaşayan halk, ‘Artık hayallerimize ve özlemlerimize kavuştuk’ dedi. Suriye halkı bugünü görebilmek için çok bedel ödedi, çocuklarını feda etti. Ancak ne yazık ki, geçici yönetimin gelmesi bu sevincin önüne geçti. Suriye halkının arzusu, ülkenin tüm unsurlarının kendi dili, kültürü ve kimliğiyle kabul göreceği demokratik bir devletin inşa edilmesiydi, çünkü Suriye çok renkli bir ülkedir” dedi.

‘Tek bir biçim, tek bir taraf ve tek bir renk ortaya çıktı’

Geçici yönetim tarafından düzenlenen Ulusal Kongre'de Suriyeli unsurların bulunmadığına dikkat çeken Gulîstan Elî, Suriye halkının uygulanan politikanın değişmesini istediğini kaydetti. Geçici yönetimin başlangıcından bu yana bazı şeylerin tek taraflı hale geldiğini dile getiren Gulîstan Elî, "Ulusal Kongre toplandığında yine tek bir biçim, tek bir taraf ve tek bir renk ortaya çıktı, Suriye bileşenleri katılmadı. Bu durum, tüm Suriye halkında güven eksikliğine ve bu tek taraflı durumun artık kabul edilemez olduğu ve tekrarlanmaması gerektiği yönünde bir üzüntüye yol açtı" ifadelerinde bulundu.

‘Türkiye gibi ülkeler yıkımda rol aldı’

Baas rejiminin devrilmesinin yıldönümünün yaklaştığını vurgulayan Gulîstan Elî, yıl boyunca Suriye’nin birçok bölgesinde zorluklar ve saldırılar yaşandığını belirtti. Kuzey ve Doğu bölgelerinin de hedef alındığını ifade eden Gulîstan Elî, Rakka, Tebqa ve Dêrazor’u örnek gösterdi. Gulîstan Elî, “Türk devleti gibi bazı komşu ülkeler de bu yıkımda rol oynadı. Geçici yönetimin gelmesiyle hem olumlu hem olumsuz gelişmeler yaşandı. Olumsuz gelişmeler arasında, Geçici yönetimde yer alan Emin El-Am’a bağlı bazı grupların insan hakları ihlalleri, katliam ve tecavüz saldırıları bulunuyor” sözlerine yer verdi.

‘Anlaşma krizin sona ermesinde etkili olacak’

Gulîstan Elî, 10 Mart Anlaşması’nın olumlu bir adım olduğunu belirterek, “Sahil ve Süveyda’da yaşanan ihlaller ve Kürtlere yönelik bazı dayatma girişimlerine rağmen, Kuzey ve Doğu Suriye’deki Özerk Yönetim, bu bölgede yıkım yaratmak isteyen devletlere fırsat vermedi. Öte yandan, 10 Mart Anlaşması, Geçici Yönetim ile SDG Genel Komutanı Mazlûm Ebdî arasında yapılan bir anlaşmadır ve eğer bu anlaşma sözleşmede belirtilen şekilde uygulanırsa, Suriye krizinin sona ermesine yol açacaktır” sözlerine dikkat çekti.

‘Ülkedeki durum daha da kötüleşecek’

Özerk Yönetim'in 10 Mart Anlaşması'nı hayata geçirmek için çaba gösterdiğine dikkat çeken Gulîstan Elî, “Bu anlaşma, Suriye için bir çözüme ve 14 yıllık krize son vermenin kapısıdır. Özerk Yönetim, anlaşmayı uygulamak için yoğun çaba sarf ediyor ve hükümlerinin kapsamlı bir şekilde, adım adım hayata geçirilmesi ve ortaya çıkan sorunlara çözüm bulunması için çalışmalar yürütüyor. Umudumuzu kaybetmemeliyiz, çünkü Suriye'nin siyasi bir çözüme doğru ilerleme olasılığı oldukça yüksek. Ancak Suriye merkezileşmeye devam eder, bileşenlerin hakları kabul edilmez ve anayasa değişikliği yapılmazsa, ülkedeki durum daha da kötüleşecektir” şeklinde konuştu.

Süveyda ve sahil kesimine saldırılar

Süveyda ve sahil kesimlerinde işlenen katliamları değerlendiren Gulîstan Elî, “Bu bölgelerdeki saldırıların başlıca nedenleri; ideolojik örgütlenmenin yetersizliği, kadınların gelişim ve rol eksikliği ile gençlerin öz savunma konusundaki hazırlıksızlığıydı. Bu eksiklikler, grupların sivillere, kadınlara ve çocuklara karşı katliam yapmasını kolaylaştırdı. Baas rejiminin devrilmesinden sonra Suriye halkı artık bu tür trajedilerle karşılaşmamalı; çünkü hayallerimiz ve özlemlerimiz, siyasi bir çözüme doğru ilerlemek, barış içinde yaşamak ve yeni bir Suriye inşa etmektir” dedi.

‘Türk devleti IŞİD’i destekledi’

IŞİD’in dünyanın dört bir yanından örgütlendiğine dikkat çeken Gulîstan Elî, sözlerine şöyle devam etti:

“Özerk Yönetim ile geçici yönetim arasında birçok görüşme yapıldı, ancak henüz kesin bir sonuç alınamadı. Suriye halkının talepleri ve özlemleri, Kuzey ve Doğu Suriye Bölgesi’nde karşılık buldu. IŞİD savaşında, dünyayı sistemlerini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya bırakan büyük bir saldırı gerçekleşti ve IŞİD dünyanın dört bir yanından örgütlendi. Türk devleti IŞİD’i destekledi ve bölgeye yönelik saldırıları durdurulmadı. Buna rağmen Özerk Yönetim, bölgeyi korudu ve toplumu örgütledi. Büyük zorluklar yaşadık, çok sayıda fedakarlık yaptık ve bu fedakarlıklar hala devam ediyor. Özerk Yönetim tüm toplulukları kapsıyor. Radikal fikirli bazı gruplar Kuzey ve Doğu Suriye’de toplulukları hedef alıp onları yok etmek istediler. Ama halk örgütlenip kendini savundu. Özerk Yönetim tüm toplulukları kapsıyor. Dürzî ve Alevi topluluklarına yapılanlar daha önce Êzidîlere de yapılmıştı. Bu yüzden halkın örgütlenmesi çok önemli. Biz hiçbir zaman, tek renk ve tek dil üzerinden toplulukları yok eden iktidarlara güvenmemeliyiz. Eğer Kuzey ve Doğu Suriye halkı örgütlenmeseydi, Şengal’de yaşananlar burada da yaşanabilirdi.”

‘Kadınların hakları temsil edilmiyor’

Kadınların durumunun toplumun genel durumu ile ayrılmaz bir bütün olduğunu vurgulayan Gulîstan Elî, “Suriye karşıtı bazı politikaları destekleyen birçok kişi, Özerk Yönetim ile geçici yönetim arasındaki süreçleri kullanarak kara propaganda yapıyor. Bu nedenle toplumun bu konularda bilinçli olması gerekiyor. Ulusal Kongre’nin toplanması ve anayasanın ilan edilmesinden bu yana kadın hakları ihlal edildi. Suriye’de uzun yıllar sonra bile, sürece katılan çok sayıda erkek arasında yalnızca bir kadın yer alıyor, bu nedenle, kadınların hakları yüzlerce erkeğin bulunduğu ortamda tam anlamıyla temsil edilemiyor ve korunamıyor” şeklinde konuştu.

‘Kadınların hakları görmezden geliniyor’

Gulîstan Elî, iktidar sistemlerinin kadın haklarını görmezden geldiğini belirterek şunları söyledi:

"İktidar sistemlerinde her şey erkek egemen zihniyete göre belirlenir, erkeklere haklar tanınır, kadınlar ise bu haklardan mahrum bırakılır. Siyasetin yalnızca erkekler tarafından yönetilmesi gerektiği düşünülür. Ama biz biliyoruz ki kadınlar devrime öncülük etti, devrimi sahiplenip onun sembolleri oldular. Binlerce kadın şehit düştü ve kadınlar bugüne kadar toplumu en ön saflarda savunmaya hazır oldu. Hakları için silaha sarıldılar. Amaçları, üzerlerinde uygulanan erkek egemenliğinin artık kabul edilemez olduğunu göstermektir.

Bu devrim, zamanımızın en büyük fırsatıdır, acısını ve ızdırabını yaşadık, ama aynı zamanda elde ettiğimiz başarıları da gördük. Bugün kadınlar karar verici konumlara geldi. Kuzey ve Doğu Suriye’de kadınlar en üst düzey karar alma pozisyonlarında yer alıyor ve kota yüzde 50 olarak belirlendi. Kadınlar diplomatik ve siyasi alanlarda etkin liderlik yapıyor. Ayrıca orduda, tüm kadınları temsil eden YPJ gücü bulunuyor. Devrimin 14 yılı boyunca yaşanan her olay, kadınlar için tarihsel öneme sahiptir. Kadın haklarını güvence altına almak için bu çizgide kararlılıkla duracağız."

Geçici yönetim tarafından ilan edilen anayasayı anlatan Gulîstan Elî, "İlan edilen anayasa, Baas rejiminin uyguladığı sistemi ve yapıyı değiştirmiyor. Bileşenlerin haklarını güvence altına almayan, kadınların temsilini sağlamayan ve kadın kotasını demokratik bir şekilde belirlemeyen bir anayasa, Suriye halkı arasında korku ve kaygı yarattı. Eğer bu anayasa, Suriye geçiş sürecinden sorumlu devletlerin hazırlığıyla değiştirilmezse, Suriye daha büyük bir krize sürüklenecek. Önümüzde büyük tehlikeler var. Bu nedenle, tüm bileşenlerin bu anayasa içinde yer alması ve haklarını temsil etmeleri gerekiyor ki, biz yeni ve demokratik bir Suriye inşa edebilelim" uyarısında bulundu.

‘Demokrasi öncelikli olmalı’

Geçici yönetimin demokrasi projesini kabul etmediğini vurgulayan Gulîstan Elî, "Demokrasi her zaman devletlerin planlarında öncelikli olmalıdır, ancak Ortadoğu uzun süredir demokrasiden uzak bir bölge olarak kalmıştır. Merkezi ve tek taraflı sistemlere bağlı iktidar devletlerinde demokrasi gelişemez. Geçici yönetim de merkezi bir sistem uygulayan tüm iktidar devletleri gibi demokrasi projesini benimsemiyor. Suriye’de demokrasi tesis edilirse, bu etki komşu ülkelerde de hissedilecektir. Türkiye ve Irak halkı bunun sonuçlarını görecek ve demokratik haklarını talep edecektir. Demokrasi için bir savaş başlatıldığında, bunun temel nedeni iktidar devletlerinin kapitalist sistemin ortadan kalkacağı korkusudur” diye ekledi.

‘Bu gecikmede Türk devletinin de parmağı var’

Gulîstan Elî, geçici yönetimin henüz resmi bir karar almadığını ve karar verici rolünü üstlenmediğini belirterek, uluslararası devletlerin geçici yönetimi kendi çıkarları doğrultusunda yönettiğini ve bu yüzden 10 Mart Anlaşması’nın uygulanmasının geciktiğini söyledi. Gulîstan Elî, “Bu gecikmede Türk devletinin de parmağı var. Anlaşmada yer alan maddeler Suriye halkının taleplerini içeriyor ve bu söz yerine getirilirse Suriye’nin sorunları çözülecek. Ancak birçok devlet için bu anlaşma iyi bir şey değil, bu nedenle sürekli olarak uygulamayı engellemeye çalışıyorlar” dedi.

Gulîstan Elî, Washington’da Suriye geçici yönetim başkanı Colani ile ABD Başkanı Trump arasında gerçekleşen son görüşmede, ele alınan ana konulardan birinin 10 Mart Anlaşması ve uygulanması olduğunu aktararak, “Ehmed El-Şara, ‘Bunu başarmaya çalışıyoruz’ diyerek olumlu yanıt verdi. Trump da bu anlaşmanın başarılı olması gerektiğini vurguladı. Geçici yönetim ve Özerk Yönetim, önümüzdeki ay bazı anlaşmalara doğru ciddi adımlar atmak için çaba gösteriyor” ifadelerini kullandı.

‘Diyalog yoluyla her sorunun çözülmesini savunuyoruz’

Suriye’nin birçok bölgesinde Özerk Yönetim’in talep edildiğine dikkat çeken Gulîstan Elî, “Eğer merkezi olmayan bir Suriye inşa edersek, sivil toplum örgütleri var olacak, gençler kendi haklarını ve toplumun haklarını savunma imkanına sahip olacak. Aynı zamanda kadın örgütleri de öne çıkacak ve kadınların karar alma ve siyasette aktif rol alması sağlanacak. Eğer Suriye merkezi bir yapı olarak kalırsa, merkezi devletler asla toplulukların, kadınların ve gençlerin haklarını vermeyecek” sözlerini vurguladı.

Gulîstan Elî, din ve siyasetin birbirinden ayrı olması gerektiğini söyleyerek, “Biz, Suriye halkı ve Özerk Yönetim için diyalog yoluyla her sorunun çözülmesini savunuyoruz, bu diyalog siyasi olmalı. Yetki, inançlardan bağımsız olmalı. Bu, özgürlük ve demokrasiyi yaşamış tüm devletlerde vardır. Yargı yetkisi bağımsız olmalı, insan haklarını güvence altına almalı ve yürütme ile yasama yetkileri de bağımsız çalışmalıdır. Bu şekilde yeni Suriye kabul edilecek ve tüm gruplar eşit şekilde temsil edilecek, hiç kimseye dayatma yapılamayacak. Herkesin kendi inancı, dili ve kültürü kabul edilmeli. Bölgesel devletler, Suriye’ye karşı siyasi İslam’ı kullanarak müdahalelerde bulundu. Siyasi İslam adı altında Suriye’ye çeşitli terör unsurları sokuldu” dedi.

‘Hakların her yerde uygulanması için kararlıyız’

Kadınların siyasi kararlara eşit katılma ve temsil hakkının önemine dikkat çeken Gulîstan Elî, sözlerini şöyle tamamladı:

“Biz tüm kadınlar olarak eşitiz, aramızda ayrım yoktur. Kadın haklarının her alanda korunması gerektiğine inanıyoruz. Bugün, tüm kadınların siyasi karar alma süreçlerinde kota ve temsil hakkı talep etme hakkı vardır. Biz bu hakların her yerde uygulanması için kararlıyız. 21. yüzyılda kadın direnişinin izlerini bıraktık. Özerk Yönetim, Suriye genelinde 10 Mart Anlaşması çerçevesinde mevcut sorunları diyalog yoluyla çözmeye, daha önce ilan edilen anayasayı değiştirmeye çalışıyor. Biz de umuyoruz ki, tüm topluluklar özgür, eşit ve demokratik bir şekilde bir arada yaşayabilir.”