Girkê Legê’den Esma Murad: Önderimiz özgür olana kadar bize durmak yasak
Baas rejimi döneminden bugüne dek yürüttüğü çalışmaları anlatan Esma Murad, “Kadınlar olarak her zaman direneceğiz, savaşçılarımızın arkasında duracağız ve Önderimiz özgür olana kadar da durmak bize yasak” mesajını verdi.
ZEYNEB ÎSA
Girkê Legê - Kuzey ve Doğu Suriye’de yurtsever Kürtler, Rojava Devrimi öncesinde Baas rejiminin sıkı denetimi altında gizli örgütlenme çalışmaları yürütüyordu. Devrimle birlikte, kadınlar yaşamın her alanında öncü rol üstlendi; siyasi, askeri, kültürel, ekonomik ve sanatsal alanlarda toplumun değişiminde baş aktör oldular. Uzun yıllardır Baas rejiminin baskısı altında gizlice faaliyet gösteren ve halen kadınların örgütlenmesi ile Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü için mücadele eden isimlerden biri de, Qamişlo’nun Girkê Legê ilçesinden Esma Murad. Yıllarca ön saflarda yer alan Esma Murad, verdiği mücadeleyi ajansımıza anlattı.
‘Cephe çalışmalarını gizlice yürütüyorduk’
Esma Murad, Kürt Özgürlük Hareketi’ni tanıma sürecini şöyle anlattı:
“1988 yılında Önder Abdullah Öcalan’ın felsefesiyle tanıştım ve özgürlük hareketini benimsedik. 1990’da cephe çalışmalarına katıldım ve uzun yıllar aktif olarak yer aldım. O dönemde, örgütümüzü tanıtmak için ev ev dolaşıyor, yaz aylarında mercimek hasadı zamanında tarlalara gidip dayanışmayla ürün topluyorduk. Birçok zorluğa rağmen mercimek hasadına büyük bir coşkuyla giderdik çünkü bu hareketin bizi özgürleştireceğine inanıyor ve özgürlüğe susamıştık. Baas rejimi yüzünden ne çocuklarımıza ne de işlettiğimiz yerlere Kürtçe isim verebiliyorduk. Rejim, Kürt halkının haklarını sürekli ihlal ediyordu. Bu nedenle, haklarımızı elde etmek ve özgür olmak için cephe çalışmalarını gizlice yürütüyorduk. Lübnan’dan Önder Apo’nun ses kayıtları bize ulaşıyordu. Akşamları gizlice Şehîd Mahsûm Korkmaz Akademisi’nde toplanıp bu kayıtları dinlerdik. Zorluklar ne kadar ağır olursa olsun, örgütümüz için yaptığımız her çalışma irademizi güçlendiriyor ve bizleri mutlu ediyordu.”
1991’de Abdullah Öcalan ile tanıştı
Esma Murad, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile ilk kez 1991 yılında Lübnan’da tanıştığını anlattı. 15 Ağustos 1991’de Lübnan’a gittiklerini belirten Esma Murad, “Endiwar’dan Kobanê’ye kadar çok sayıda insan oradaydı. İlk gün Önder Apo’yu göremedik, ancak ikinci gün onunla bir araya geldik. Önder Apo saatlerce kadınların nasıl örgütlenebileceği konusunda bizimle konuştu. O günden sonra evlerimize döndük ve öfkemiz ile kararlılığımız daha da güçlendi. Günde 3 ev ziyaret ederken, Önder Apo’yu gördükten sonra bu sayıyı 10’a çıkardık ve çalışmalarımızı yoğunlaştırdık. 2004 yılında özgür dağlarda Yekîtiya Star’ın kongresi düzenlenene kadar faaliyetlerimizi sürdürdük. Ancak dönem 12 Mart ayaklanması yaşanıyordu. Kız kardeşim Eyhan ile birlikte Baas rejimi tarafından tutuklandık ve bir süre hapiste kaldık. Tutuklanmamız sonrası işlerimiz daha zorlaştı çünkü birçok kişi bizi artık tanıyordu. Baas rejimi çalışmalarımıza tekrar izin vermedi ve yeniden tutuklandık. Hesekê’ye götürüldük, burada bir ay hapiste kaldıktan sonra Şam ve Halep’teki hapishanelere sevk edildik. Ancak hapisten çıktıktan sonra çalışmalarımızı daha da güçlendireceğimize ve hapishanenin önümüzde bir engel olmayacağına dair birbirimize söz verdik” ifadelerinde bulundu.
Rojava Devrimi başlamadan önce de aktif olarak çalışmalarda yer aldığını belirten Esma Murad, şu anda Kadın Evi (Mala Jin) faaliyetlerini yürüttüğünü ifade etti. Esma Murad, “Halkların Baharı yani Rojava Devrimi başlayana kadar cephe çalışmalarını yürüttüm. Devrimden sonra Kadın Evi'ndeki yerimi aldım. Önder Apo, bu sürecin sadece ‘Arap Baharı’ olmadığını, aslında ‘Halkların Baharı’ olduğunu belirten bir mektup gönderene kadar biz de bu süreci Arap Baharı olarak adlandırıyorduk. Bu nedenle devrim sürecine tüm bileşenlerin katılması ve halkların kardeşliği ruhuyla demokratik bir ulus inşa edilmesi gerekiyordu” dedi.
‘Uluslararası dostlarımız da bu sürece dahil oluyor’
Baas rejimi döneminde Kürt ve Arap bileşenlerinin birbirine düşman edildiğini hatırlatan Esma Murad, “Ancak bugün kan kardeşi olduğumuzu ve aynı ruhla birlikte çalıştığımızı görüyoruz. Bu dayanışma sadece Arap bileşenleriyle sınırlı kalmıyor; burada görev yapan uluslararası dostlarımız da bu sürece dahil oluyor. Çünkü onlar da Önder Apo’nun felsefesini tanıyor, onun barışın öncüsü olduğunu görüyorlar. Kadınlar olarak her zaman direneceğiz, savaşçılarımızın arkasında duracağız ve gerektiğinde canlı kalkan olacağız. Önderimiz özgür olana kadar durmak bize yasak” diyerek sözlerini tamamladı.