Fermandan 8 yıl sonra toplu mezar açıldı: Kayıplarımızı istiyoruz

Şengal’e yönelik DAİŞ saldırısından 8 yıl sonra 4 Mart’ta Şengal’in Hemedan Köyü’nde bir toplu mezar açıldı. Ellerinde kaybettikleri yakınlarının fotoğraflarını taşıyan kadınlar, “Kayıplarımızın akıbetini öğrenmek istiyoruz” diyor.

HEVÎ EZDA

Şengal– Êzidî toplumu tarihten günümüze kadar birçok kez soykırım saldırılarına maruz bırakılırken, 74’üncü ferman olarak nitelendirilen, 3 Ağustos 2014 yılındaki DAİŞ saldırısıyla birlikte 7 bin Êzidî kadın ve çocuk kaçırıldı, binlerce Êzidî ise vahşi yöntemlerle katledildi. Tüm dünyanın gözü önünde yaşanan bu insanlık dışı vahşete karşı devletler kör, sağır ve dilsizi oynarken, içerisinde bulunduğumuz 21’inci yüzyılda Êzidî kadınlar köle pazarlarında satıldı. Soykırımın üzerinden 8 yıl geçmesine rağmen yaşanan trajedi hala Êzidî toplumunun bağrında kanaya bir yara olarak dururken, başta Irak devleti olmak üzere birçok ülke yaşanan saldırıyı soykırım olarak görmedi. Türk devleti, Irak ve KDP arasında geliştirilen 9 Ekim Anlaşması da soykırımın bir devamı olarak değerlendiriliyor.

Kadınların kurtarılması için çalışmalar başlatıldı

Bazı Êzidî kadınlar kaçmayı başardı ancak kaçmayı başaramayanlar DAİŞ çetelerinin fiziksel ve cinsel işkencesine maruz bırakıldı. Êzidî kadınların kurtarılması için Amed’de Zorla Alıkonulan Kadınlar İçin Mücadele Platformu kurulurken, Kadın Savunma Birlikleri (YPJ) de bu kapsamda önemli çalışmalar yürüttü. Bu çalışmaların bir sonucu olarak da yüzlerce Êzidî kadın çetelerin elinden kurtarılarak özgürlüklerine kavuşturuldu. Ancak halen kurtarılmayı bekleyen çok sayıda Êzidî kadının olduğu biliniyor.

Kayıpların bulunması için toplu mezarlar açılıyor

Soykırımın ardından Êzidî kadınlar geçmiş saldırılardan da yola çıkarak, özellikle öz savunma eğitimlerine ağırlık verdi. Kendi öz savunma gücünü oluşturan Êzidî kadınlar, siyasetten sanata, toplumsal yaşamdan örgütlenmeye birçok alanda varlığını gösterdi. Bir bütünen Êzidî halkı, ‘başka bir ferman yaşamamak’ adına her alanda öz örgütlenme gücünü oluşturdu. Bir yandan bu çalışmalar devam ederken, öte yandan DAİŞ’in katlettiği ve toplu olarak mezarlara gömdüğü Êzidîlerin bulunması ve kimliklendirilmesi için de çalışmalar yürütülüyor. Şu ana kadar 21 toplu mezar açılırken, bu toplu mezarlardan 500’e yakın cenaze çıkarıldı. Yaklaşık olarak 60’a yakın toplu mezar ve tekli mezarlarda bazı yardım kuruluşları ve Irak devletinin insafında açılmayı bekliyor.

Soykırım politikalarla devam ediyor

Şengal’i fermanda savunmayan ve aynı zamanda fermandan sonra da savunmayıp aksine Türk devletinin soykırım üreten saldırılarına sunan Irak devleti, Êzidî toplumuna dönük politikalarında durduğu noktayı da göstermiş oluyor. Ayrıca Irak devleti, KDP’nin Şengal’e dönük yürütmüş olduğu sindirme politikalarına da sonuna kadar destek sunan bir pozisyonda. Irak devletinin, KDP ve Türk devletinin ortaklığında yürütmüş olduğu Şengal politikaları, Êzidî toplumunun öncülerini ve her defasında toplumun değerlerini hedef alıyor. Şengal’e dönük gerçekleşen saldırılar hemen hemen bir periyoda bağlı yapılıyor. İlginç olanda her saldırı sonrasında Irak devleti DAİŞ’in oluşturduğu toplu mezarlardan bir tanesini açma kararı alıyor.

Halkın öncü isimleri hedef alınıyor

Irak devleti, YBŞ komutanları Pir Çeko ile Agri Cefri ve yine Ezidxan Asayiş Sorumlusu Şerzad Şemo’nun MİT’in de içinde olduğu bir operasyonla katledilmelerinden 6 gün sonra Şengal’in Hemedan Köyü’nde bulunan bir toplu mezarın açılması kararını aldı. Devlet yetkilileri bu toplu mezarı açarken, bunu bir törene dönüştürdü. Ancak mezarlar açılırken Şengal Demokratik Özerk Yönetimi ve savunma birlikleri çağırılmadı. Mezarların açılışına, KDP ve Irak devletine yakın isimler ve Êzidî toplumunun ruhani lideri Baba Şex katıldı. Mezarların açılışını göz yaşları ile izleyen Êzidî kadınlar,bir umutla kaybettikleri yakınlarının bulunması için oradalar.

Soykırımda tüm ailesini kaybetti

Êzidî kadın Sakine Mirad Xidar, DAİŞ Şengal’e saldırdığında o da her bir Êzidî gibi yaşam alanının peşmerge ve Iraklı güçler tarafından savunulacağını düşünmüş. Ancak yaşanan tablo bunun tam tersiydi. İhanete, DAİŞ’in vahşetine uğramak en çok Êzidî annelerini yaraladı. Daye Sakine de bu soykırımda tüm ailesini kaybetti. Toplu mezarın başında oturan Daye Sakine, “Şu an evim Solak Köyü’nde. Fermandan önce evimiz Hemedan Köyü’ndeydi. DAİŞ bizi tuttuğunda biz 95 kişiydik. Bizi burada birbirimizden ayırdılar, sonra Telifere götürdüler. Fermandan sonra 72 kişi döndük. 22 kadın ve erkek DAİŞ’in elinde kaldı. Herkesten dileğimiz bize bu insanlarımızı geri getirmeleridir. Ölmüş olsalar da bize ölülerini getirmelerini istiyoruz” diyor.

‘Yıllarca toplu mezarların başında bir umutla bekledik’

Kayıplarının akıbetini öğrenmek istediklerini kaydeden Daye Sakine, şu ifadelerde bulunuyor: “Biz yıllardır bu toplu mezarın başında bekledik. Hep bir umutla bekledik. Kayıplarımızın akıbetini öğrenmek istiyoruz. Bizim artık bir takatimiz kalmadı. Sadece benim ailemden 5 çocuğum ve babaları, dayım ve dayı çocuklarım olmak üzere bizim evimizde 23 erkek kayıp. Buradaki toplu mezarda bulunanların hepsi Hemedan Köyü’nden değiller. Ferman olduğunda Til Binat ve yine çevre köylerden insanlar yönünü dağa veriyordu, bizim köy de dağa gidiş yolundaydı. Bunun için birçoğu burada soluklanıyordu ve o esnada hepsi DAİŞ’in eline geçti. Bunun için bu toplu mezarda tam olarak kaç kişi var bilmiyoruz. Şu an buraya gelmiş olan birçok aile DAİŞ’in elinden kurtulmuş olanlar.”

Elinde kaybettiği yakınlarının fotolarını taşıyan kadınlar, bize taşıdıkları fotoğrafların hikâyesini anlattı. Her biri sesini bir yerlere duyurmak ve kayıplarını bir an önce bulma çabasında.