‘Federe Kürdistan’da yasaların değişmemesi kadına şiddeti artırdı’

Nigar Ömer, Federe Kürdistan’da geçtiğimiz yıl kadına yönelik şiddet ve katliam verilerinin paylaşımının yasaklanmasının şiddeti azaltmadığını tam tersine çoğalttığını belirterek “Şiddetin önüne ancak ortak çalışmayla geçebiliriz” dedi.

ŞÎNYAR BAYÎZ

Süleymaniye – İşgal saldırıları, ekonomik kriz ve toplumsal sorunların ayyuka çıktığı  Federe Kürdistan Bölgesi’nde  Aydınlanma Bakanlığı tarafından 8 Haziran 2022 tarihinde tüm basın yayın kurum ve kuruluşlarına verilen ültimatomla kadına yönelik şiddet ve katliamlara dair verilerin paylaşılmasının yasaklandığı duyurulmuştu. Bakanlık karar gerekçesini “Toplumun ahlakını bozduğu ve olumsuz etkilediği” iddiasına dayandırırken, kadına yönelik şiddet, kadın katliamları ve bu konulardaki dava haberlerine dair sağlıklı bilgilere erişiminin de önüne geçmiş oldu. Deyim yerindeyse toplum kadın katliamlarından bihaber ve duyarsız kılınmaya çalışılıyor.

Resmi kurumlar rapor ve istatistik veri paylaşmıyor

Federe Kürdistan Bölgesi Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele İdaresi, 2022 yılına dair şiddet ve katliamlara ilişkin veri paylaşmadı. Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele İdaresi’nin 2021 yılı verilerine göre, 12 ayda 24 kadın katliamı yaşandı. İdare’nin yayınladığı raporlar sağlıklı veriler içermemekle birlikte şu anda bölge yönetimine bağlı hiçbir resmi kurum da konuyla ilgili rapor ve istatistik yayınlamıyor. Ajansımızın Soranca servisi tarafından derlenen verilere göreyse sadece kadın katliamı haberlerine yayın yasağının geldiği 2022 yılı Haziran ayında bile 8 kadın katliamının yaşandığını hatırlatmakta fayda var.

Kadına şiddet geçiştirilmeye çalışılıyor

2023 yılı başından itibaren ise çok sayıda kadına yönelik şiddet vakası, linç girişimi, kadın katliamı yaşandığı bilinirken, kadın katliamları ‘intihar’, ‘kaza’ ya da topluma cinsiyetçi algı pompalayarak ‘namus cinayeti’ adı altında geçiştirilmeye devam ediliyor. Hal böyleyken şiddet verilerinin yayınlanmaması, paylaşılmaması üzerine ajansımıza konuşan Avukat Nigâr Ömer, “İstatistiklerin eksikliği, verilerin az oluşu, sorunların karşısındaki zayıflığı gösterir” dedi.

‘İstatistikler sağlıklı bir şekilde açıklanmalı’

Öncelikli olarak kadına yönelik şiddet ve kadın katliamları ile ilgili bilgilerin ve istatistiklerin yayınlanmasının önemine dikkat çekilmesi gerektiğini söyleyen Nigar Ömer, tüm kurum ve kuruluşların kendi çalışmaları temelinde istatistikler oluşturması, bunları toplumsal aydınlanma, açıklık ilkesi gereği paylaşılması gerektiğine vurgu yaptı. Nigar Ömer, konuyla ilgili veriler-istatistiki bilgilerin paylaşılmamasının basın yayın organları tarafından farklı veriler derleme, farklı bilgiler yayınlama ve bilgi kirliliğine neden olacağının da altını çizdi. Nigar Ömer, “Toplumun sorunlarına çözüm bulmak için istatistikler sağlıklı bir şekilde açıklanmalı” diye belirtti.

‘Toplumsal sorunlara ses çıkarılmalı’

Toplumsal sorunlara ses çıkarılması, meselelerin örtbas edilmesinin önüne geçilmesi gerektiğini söyleyen Nigar Ömer, aile içerisinde kadına şiddet, kadın katliamları, şüpheli kadın ölümü verilerinin açıklanmasının “gereklilik” olduğunun altını çizdi. Nigar Ömer, “Verilere ihtiyaç duyan kamu çalışmaları yürüten kadın kuruluşları ile beraber, kendilerini kadın çalışmalarına adamış kurumlara destek olmak ve medyaya sağlıklı bilgiler vermek de sorumluluktur” ifadelerinde bulundu.

‘Yasalar toplumun ihtiyaçlarına göre oluşturulmalı’

Kadına yönelik şiddetin yasalarla önlenmediği gibi değişmesi gereken maddelerin de aynı kaldığını sözlerine ekleyen Nigar Ömer, bu durumun şiddeti daha da arttırdığına dikkat çekti. Nigar Ömer, “Yasaların değişmemesi sorunları artırdı. Bir hukukçu olarak 2023 yılının başında yaşanan olaylar, sosyal medyanın kötüye kullanılması ve yasaların doğru uygulanmamasına bağlıyoruz. Günümüzde içinde olduğumuz toplum iletişim çağını yaşıyor ve bugüne kadar iletişimde bu kadar ileri bir aşama yaşanmamıştı. Yasalar bunun gerisinde kalıyor. Yasalar değişmeyince aile, toplum ve birey daha kötüye doğru gidecek. Toplumun ihtiyaçlarına göre yasalar oluşturulmalı” çağrısında bulundu.

Toplumsal dönüşümde eğitimin önemi

Nigar Ömer, ataerkil zihniyetin kadın ve kız çocuklarına bakış açısının yasalardan toplumsal dokuya her alanda ve mekanda sadece kadınları değil toplumu da geriye çektiğini kaydetti. Nigar Ömer, sözlerine şöyle devam etti: “Ataerkil zihniyet ve köklü geri gelenekler temelinde çocuklar yetiştirilmemeli, başta aile olmak üzere yetkili kuruluşlarda bunda kendi paylarını görmeli. Bireyin, kadının güçlendirilmesi gereken eğitim politikalarına ihtiyaç var. Toplumsal değişim ve dönüşümün sağlanmasına dönük bir eğitim tarzı olmadığı sürece yaşanan şiddet te toplumda normal karşılanabilir. Bunun önü ancak eğitimle alınabilir.”

‘Ortak çalışma yapılmalı’

 Nigar Ömer son olarak, medya ve basın yayın organlarında haberlerin yasaklanması değil aksine medyanın çözüm aracı olarak kullanılması, yine bilinçlendirme aracı olarak medya organları ile ortak çalışma yapılması gerektiğinin altını çizdi.