Fatima Otaleb: Kadın hakları için dayanışma koalisyonları kurulmalı

İnsan hakları aktivisti Fatima Otaleb, özelde kadın, genel olarak insan haklarını etkileyen tüm ihlallerle yüzleşmek, ayrımcılığı, adaletsizliği ve eşitsizliği ortadan kaldırmak için uluslararası Arap-Berberi koalisyonlarının kurulmasını istedi.

HANAN HARITE

Fas- Fas 8 Eylül gecesi merkez üssü Marakeş kentine bağlı Al-Huz bölgesi olan 7 büyüklüğünde bir deprem yaşadı. Ülkenin İçişleri Bakanlığı depremde 3 bine yakın kişinin hayatını kaybettiğini ve 6 bin 125 kişinin de yaralandığını duyurdu. Yaşam koşullarını iyileştirmek ve özgür bir şekilde toplum içinde yer almak isteyen Faslı kadınlar için deprem, aynı zamanda varlıklarını da tehlikeye atan bir yıkım yarattı.  

Yaşanan felaket öncesinde ajansımızın sorularını yanıtlayan Kadın Eylem Birliği üyesi ve insan hakları aktivisti Fatima Otaleb, ülkede genel olarak kadınların yaşadıkları sorunları ve çözüm yollarını anlattı. Ayrımcılığı ve adaletsizliğin ortadan kaldırılması için ulusal, bölgesel ve uluslararası Arap-Berberi koalisyonlarının kurulması çağrısında bulunan Fatima Otaleb, mücadelenin tüm sınırları aşması gerektiğini belirtti.

*Kadın hakları alanında çalışmalarınıza nasıl başladınız?

Feminist bir aktivist olmak hiç planlamadığım ya da düşünmediğim bir şeydi ama çocukluk, ergenlik ya da üniversite yıllarım gibi hayatımın dönemlerinde yaşadığım ve kişiliğimi büyük ölçüde etkileyen birçok şey vardı. Fas'ın güneyindeki Tiznit şehrinde toplumun daha muhafazakar olduğu ve ataerkil zihniyetin hakim olduğu bir şehirde yaşıyordum. Benim zamanım ders çalışarak ve ev işleri yaparak geçiyordu ancak erkek kardeşlerimin oyun oynama hakları vardı. Erkek ve kız çocukları arasındaki ayrımcılık sürekli zihnimin bir tarafında duruyordu. Erkeklere bunca ayrıcalık tanınıyor ve ben nasıl oyun oynama hakkından mahrum kalıyordum? Aile içinde rol dağılımında eşitsizlik olduğunu hep kendime söylerdim. Ailemdeki adaletsizlik ve ayrımcılık imajlarını hep yıkmaya çalıştım. Bu da bana büyük sıkıntılar yaşattı.

‘Ayrımcılığa karşı mücadele yürüttüm’

Kadın haklarını savunma alanına girmemdeki en büyük motivasyon, Fas insan hakları arenasının önde gelen kadın figürlerinden biri olan, feminist mücadeleyi kendisinden edindiğim ve bu alanda çalışmaya kararlı olan aktivist Latifa Al-Jababdi ile olan temasımdı. Kadınların maruz kaldığı her türlü ayrımcılığa karşı mücadelesi bana ilham kaynağı olmuştu. Böylece 1988 yılında Kadın İşçi Sendikası'na katıldım ve yaşadığım tüm deneyimlerden gurur duyuyorum çünkü kişiliğimi şekillendirdiler. Bir Milyon İmza Kampanyası ve kadınların sesi olan 8 Mart Gazetesi’nde yer aldım. Tüm bunlar benim mücadele yolumu etkiledi, beni kadın hakları ve insan hakları savunucusu yaptı. Genel olarak kadına uygulanan her türlü şiddete, maruz kaldıkları ayrımcılığa karşı mücadele yürüttüm.

*Bir feminist olarak ne gibi zorluklarla karşılaşıyorsunuz?

Yasal mevzuatın değiştirilmesine, kadınlara yönelik adaletsizliğin ortadan kaldırılmasına, kadınlara ve savunmasız durumdaki kızlara yönelik şiddet uygulamalarına dikkat çekilmesine katkıda bulunan kadınların yanındayım. Aynı zamanda hükümetin bu değişikliği benimsemesine katkıda bulunan aktivistler arasındaydım. Fas toplumunun kadınlara ve kadınların kalkınmadaki rollerine bakış açısını değiştiriyoruz. Kadınların, kendilerine sosyal adaleti garanti eden bir ülkede insana yakışır bir yaşam talep etme hakları var. Ancak feministler olarak karşı karşıya olduğumuz bazı engeller var. Bu engeller bazı siyasi muhafazakar seslerden kaynaklanıyor. Burada yükü ağır olan feminizm kavramı üzerinde duracağım; feminizm topluma, değerlere ve dine meydan okumak anlamına gelmez; daha ziyade kadınların adaletsizliği ve bireyin onurunu aşağılayan tüm utanç verici uygulamaları sürdüren bir toplumda değil, besleyici bir toplumda yaşama hakkına sahip olduğuna inanmak anlamına gelir.

*Fas'taki feminist hareketin gidişatını nasıl tanımlıyorsunuz?     

Faslı kadınların haklarını güvence altına alan bir grup yasanın değiştirilmesine ve kabul edilmesine rağmen, bazı alanlarda eşitlik sorununun halen devam etmesi, bunu bu yasaların sahada uygulanmasına ve icrasına yönelik mekanizmaların bulunmamasına bağlayabiliriz. Örneğin, siyasi düzeyde, Fas'taki feminist hareketlerin kadınların seçilmiş organlarda temsilini artırmak için gösterdiği tüm çabalara rağmen, istediğimiz düzeye ulaşamadık.

*Fas'taki feminist hareketler olarak, çatışma bölgelerinde yaşayan, savunmasız durumdaki kadınlarla etkileşim halinde misiniz? Kuzey Afrika ve Ortadoğu'daki feminist hareketin bileşenleri arasında koordinasyon var mı?

Faslı bir feminist aktivist olarak, mücadelenin tüm sınırları aştığı ve ortak noktalarımızın olduğu inancıyla, Arap dünyası düzeyinde, Kuzey Afrika ve Ortadoğu'da feminist hareketin tüm bileşenleriyle yıllarca çalıştım. Özellikle Nawal El Saadawi, Fatima Mernissi ve Arap-Berberi dünyasından diğerleri tarafından kurulan ortak bir mücadele geçmişine sahip olduğumuz için daha güçlüyüz. Kişisel statü kanunları ya da Tunusluların deyimiyle Kadının Statü Kanunu üzerinde gruplar halinde çalıştık. Örneğin, 1992 yılında başlatılan Fas Kişisel Statü Yasasını değiştirmeye yönelik Bir Milyon İmza Kampanyası, Kadın Eylem Birliği Derneği'nin bir girişimiydi ve daha sonra İranlı kız kardeşlerin bu fikri ortaya attığı bölgedeki koalisyonlar tarafından benimsendi. İran toplumunda kadınlara karşı adaletsiz olan yasaları değiştirmek ve baskı yapmak amacıyla Bir Milyon İmza toplamak için benzer bir kampanya başlattılar. Faslı bir aktivist olarak İran'da, Suriye'de, Yemen'de, Libya'da, Sudan'da, Irak'ta olsun, tüm ülkelerde olup biten her şeyi takip etmenin görevimiz olduğuna inanıyorum. Ben dünyaya aitim ve sınırları olmayan bir davayı savunuyorum.

*İran’da Jina Mahsa Amini’nin katledilmesiyle başlayan halk ayaklanması birinci yılına girdi. İran’da yaşananlara nasıl tepki verdiniz? Mesajınız nedir?

Jina Mahsa Amini'nin katledilmesinin ardından Fas’ta sadece dayanışma açıklamaları yapmakla yetindik, acı olay sırasında ve 16 günlük uluslararası eylem sürecinde kadın katliamlarına karşı dayanışmamızı ve protestomuzu dile getirdiğimiz girişimler de oldu. Kadına yönelik şiddetle mücadele kampanyası başlatıldı, böylece her ülkede yürüyüşler ve protestolar yapıldı. Dünya ülkelerindeki kadınlar, kadınların kadın oldukları için öldürülmesine karşı çıkıyor. Jina Mahsa Amini’nin katledilmesi İranlı kadınları değişim aramaya ve mücadele yolunda ilerleme ve yükselme kararlılığına iten kıvılcım oldu. Fas'ta dünyanın çeşitli yerlerindeki kadınlarla, kadınların katledilmesine karşı her zaman dayanışma içindeyiz. Mesajım, özelde kadın haklarını ve genel olarak insan haklarını etkileyen tüm ihlallerle yüzleşmek, ayrımcılığı, adaletsizliği ve eşitsizliği ortadan kaldırmak ve başarıya ulaşmak için destek ve dayanışma içinde bölgesel ve uluslararası Arap-Berberi koalisyonlarının kurulmasının gerekliliğini vurgulamaktır.