Evin Cezaevi’ndeki kadın tutuklular gizlice sevk edildi
İsrail'in Tahran’daki Evin Cezaevi’ne düzenlediği hava saldırısının ardından kadın tutuklular ailelerine haber verilmeden Karçak Cezaevi'ne sürgün edildi. İnsanlık dışı koşullarda tutuldukları bildirilen tutuklular, aileleriyle iletişim kuramıyor.

Haber Merkezi- İran’da kadın siyasi tutuklulara yönelik artan sistematik baskılar kapsamında, 24 Haziran gecesi, onlarca kadın tutsak ailelerine haber verilmeden, temel insan hakları ve yasalara açıkça aykırı bir şekilde Evin Cezaevi’nden Varamin’deki Karçak Cezaevi’ne nakledildi.
Evin Cezaevi, İsrail hava saldırısına hedef oldu
İsrail hava kuvvetlerinin Tahran’a düzenlediği saldırılarda Evin Cezaevi doğrudan hedef alındı. Saldırı aile görüşlerinin yapıldığı saatte gerçekleşti. Cezaevinin idari binası, giriş kapısı, revir, mutfak ve görüş salonu gibi temel altyapıları ağır hasar gördü. İran’a bağlı resmi haber ajansı saldırıdan saatler sonra yalnızca birkaç asker ve memurun yaşamını yitirdiğini duyurdu ancak detay vermedi.
Öğretmenler Sendikası ise yaptığı açıklamada, cezaevinde görevli çok sayıda asker, mali suçtan hükümlü bazı mahkumlar ve savcılığa gelen sivillerin katledildiğini belirtti. Ancak kesin sayı paylaşılmadı.
Ham Mihan gazetesi bir yurttaş olan Mina Caferzade’nin sözlerine yer vererek, saldırı anında eşinin izin işlemleri için Evin Cezaevi’nde bulunan kız kardeşi Leyla Caferzade'den hâlâ haber alınamadığını bildirdi.
Kadın tutuklulara gece yarısı kötü şartlarda sevk edildi
Edinilen bilgilere göre, kadın tutuklular gece saatlerinde elleri ve ayakları kelepçeli şekilde Karçak Cezaevi’ne nakledildi. Tutsakların yanlarına kişisel eşyalarını almalarına bile izin verilmedi. Kadınlar, yaz sıcağında klima, su, buzdolabı, yemek pişirme imkânı bulunmayan, gerçekte bir spor salonu olan kapalı bir alana yerleştirildi.
Telefon yasağı devam ediyor
Mahkumların aileleri, nakilden bu yana hiçbir şekilde yakınlarıyla iletişim kuramadıklarını belirtirken cezaevi yönetimi de sorulara yanıt vermiyor. Bu durum hem yasalara hem de temel insan haklarına aykırı olduğu gibi, tutuklu ve aileleri üzerinde ciddi bir psikolojik baskı yaratıyor. Evin Cezaevi’ndeki bazı tutuklular da ortak bir bildiri yayımlayarak durumu şu sözlerle aktardı:
“Cezaevinin reviri tamamen yok olmuş durumda. Yaralıların tedavisi için hiçbir temel imkân yok. Yetkililer yaralıları dışarıya sevk etmiyor, onları kendi hâline bırakıyor. Güvenlik güçleri ve cezaevi gardiyanları yardım etmek yerine baskıyı artırdı. Tehdit, korkutma ve sindirme taktikleri özellikle saldırı sonrası şiddetlendi.
Ne bombalamadan kaçacak bir yerimiz vardı, ne de yıllardır onurumuzu çiğneyen bu sistematik şiddetten kurtulacak bir yolumuz... Halktan, ailelerden ve vicdan sahibi herkesten sessiz kalmamalarını ve Evin Cezaevi önünde toplanarak hayatlarımızı kurtarmalarını istiyoruz.”
Karçak Cezaevi’nin spor salonunu insanlık dışı koşulları
İran’da daha önce tutuklu kalan İngiliz-Avustralyalı akademisyen Kylie Moore-Gilbert, siyasi tutuklu Sepideh Gholian’ın dijital medya hesabından yaptığı paylaşıma yanıt vererek şunları söyledi:
“Tecrübeyle sabit: Karçak Cezaevi'ndeki spor salonu aslında bir basketbol sahası. İnsan barındırmaya uygun değil. Ne izolasyonu var ne düzgün bir tuvaleti. Kuşlar ve diğer hayvanlar sık sık içeri girip ortamı kirletiyor.”
Sepideh Gholian daha önce yaptığı paylaşımda, tutukluların bu spor salonuna taşındığını belirterek şöyle yazmıştı:
“Biz burada kaldık; Evin Cezaevi kadın koğuşunda iki idam mahkûmu var. Biri infaz aşamasında, diğeri onay bekliyor. Onları unutmayın.”
Uluslararası tepki
Uluslararası Af Örgütü ise bu saldırıya ilişkin yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
“Evin Cezaevi'nde aralarında siyasi muhalifler ve insan hakları savunucularının da bulunduğu yüzlerce kişinin tutulduğu bir yerin vurulmasına dair görüntüler ve raporlar son derece endişe verici. Uluslararası insan hakları hukukuna göre, sivil hedeflerin kasten bombalanması yasaktır ve bu eylem savaş suçu sayılabilir.”
Uluslararası Af Örgütü son olarak, İran yönetimine de çağrıda bulundu:
“İranlı yetkililer, insan hakları ilkelerine aykırı şekilde tutuklu bulunan herkesi derhal serbest bırakmalı, kalan mahkumları saldırı riski altındaki cezaevlerinden tahliye etmeli ve cezaevi güvenlik görevlileri mahkumlara karşı silah veya başka zorlayıcı yöntemler kullanmamalıdır.”