Dünya gençleri buluştu: Amacımız daha büyük gençlik ağları kurmak

Kadınların toplumun değişiminde öncü rolleri olduğunu vurgulayan Dünya Gençlik Konferansı’ndan kadınlar, konferansla amaçlarının ortak mücadele için daha büyük gençlik ağları kurmak olduğunu söyledi.

Haber Merkezi- Dünyanın dört bir yanından gençlerin katılımı ile 3 Kasım’da Fransa’nın başkenti Paris’te başlayan Dünya Gençlik Konferansı 5 Kasım’da sona erecek. “Ronahi” ve “Gençler Tarih Yazıyor” ağı tarafından organize edilen konferansa, 60’tan fazla örgüt katıldı. 2015 ve 2019 Amed ve Kobanê’de gerçekleştirilen Gençlik Konferanslarının bir devamı olan Dünya Gençlik Konferansı’nın sloganı ise "Bizler Tarihi Yazacağız- Gençlerin özgürlük mücadelesi durdurulamaz" olarak belirlendi. 

Konferansa ve gündemdeki gelişmelere ilişkin sorularımızı ortak yanıtlayan Konferans Hazırlık Komitesi üyesi Jana Fricke ve Gençlik Tarih Yazıyor Ağı üyesi Mara Fischer, konferansı; günümüzün sistemik krizlerine ve savaşlarına karşı koyabilecek enternasyonalist gençlik ağları inşa etmeye yönelik daha büyük bir sürecin parçası olarak gördüklerini belirtti.

*Amed ve Kobanê’den sonra uluslararası gençlik konferansı Fransa’nın başkenti Paris’te toplanıyor. Bu konferansın öncesi de 2015 ve 2019 tarihlerinde Amed ve Kobane’de yapıldı. Öncelikle bu konferans diğer konferansların bir devamı mı? Farklılığı ne olacak, Konferansla neyi amaçlıyorsunuz?

Öncelikle Ortadoğu’da gerçekleşen konferansların içeriklerinin açıklığa kavuşturulması gerekiyor. İlk konferans, IŞİD'e karşı yürütülen savaşın ve genç Rojava Devrimi'nin inşa edilmesindeki birçok zorluğun etkisi altında gerçekleşti. İkinci konferansın toplanması ise bu direnişin tarihi sembolü olan Kobane'de yaşandı. Ortadoğu’nun her yerindeki gençliğin bir araya gelerek küresel liderlik pozisyonu alması özel bir önem taşıyor. Bu Dünya Gençlik konferansı, Kobane konferansına katılan tüm delegelerin oybirliğiyle kararlaştırdığı sonuç bildirgesinin doğrudan bir önerisiydi. Biz bu öneriyi ele alıp oradaki yoldaşlarımızın çabalarını genişletmek istedik. Bunu zamanımızın sistemik krizlerine ve savaşlarına karşı koyabilecek enternasyonalist gençlik ağları inşa etmeye yönelik daha büyük bir sürecin parçası olarak görüyoruz.

‘Amacımız Konferansın etrafında hareket edecek bir güç oluşturmak’

*Konferansa güçlü bir katılım var. Son zamanların en büyük enternasyonel gençlik konferansını gerçekleştiriyorsunuz. Konferans çağrısı yaptıktan sonra katılımcıların tepkisi nasıl oldu? Gençlik örgütlerin ilgisini değerlendirebilir misiniz?

Tepki gerçekten olumluydu. Bu çalışmanın güçlü bir gerekliliğini hissedebildiğimizi düşünüyorum. Pek çok genç, pek çok cephede mücadele ettikleri için katılmak istedi. Sistem bizi kırmak için izole etmeye çalışıyor, bizim en büyük motivasyonumuz buna izin vermemek. Ayrıca bizzat gelemeyenler de çeşitli şekillerde katılıyorlar. Amacımız konferansın etrafında devam edecek bir güç oluşturmaktır.

*"Bizler Tarihi Yazacağız- Gençlerin özgürlük mücadelesi durdurulamaz" sloganıyla yola çıkıyorsunuz, bu sloganı tercih etmenizin nedeni nedir?

Gençliğin tüm ilerici hareketlerin öncüsü olduğuna inanıyoruz. Gençlerin taze bir ruhu var ve henüz sistem tarafından tam olarak asimile edilemediler. Bu nedenle radikal fikirler her zaman gençlikten gelir. Onlar her hareketin ön saflarında yer alır ve bu nedenle alınacak yönlere karar verirler. Bu nesil, tüm toplumun geleceğinin nasıl olacağını tanımlayacak, çevresel yıkım ve toplumsal çürüme sorunlarına yanıt bulması gerekiyor. Bu gerçekten tarihi bir görevdir.

‘Gençliğin sorunları küresel’

*Enternasyonal bir gençlik mücadelesine neden ihtiyaç duydunuz? Gençlerin farklı coğrafyalarda benzer sorunları nelerdir?

Küreselleşen bir dünyada yaşıyoruz ve karşılaştığımız sorunlar da küresel. Kapitalizm, hayatımızın ve gezegenimizin büyük bir kısmını tekeline almış durumda, güç ve para giderek daha az sayıda elde yoğunlaşıyor. Bu sürecin ardındaki pozitivist ve kâr odaklı mantık, düşüncelerimizi ve ahlakımızı bile fethediyor. Baskının en eski biçimi olan ataerkillik, binlerce yıldır toplumumuzun her alanına kök salmış. "Sistem" terimi, kapitalizmin, sömürgeciliğin ve ataerkilliğin durumunu tanımlamak için çokça kullanılıyor. Dolayısıyla cevabımızın aynı zamanda her düzeyde olması gerekiyor: maddi ve ideolojik, yerel ve küresel.

‘Abdullah Öcalan'a yönelik tecrit sistemin ayakta kalma çabasıdır’

*Konferansın gündem maddelerinden biri de Kadın Özgürlüğü- Jin, Jiyan, Azadî başlığını taşıyor. Jin jiyan Azadi felsefesini geliştiren Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a dönük ağırlaştırılmış tecridi ve gençlere bu tecridin yansımasını nasıl yorumluyorsunuz?

Kürt Özgürlük Hareketi ve lideri Abdullah Öcalan'dan bahsetmeden Jin'den, Jiyan'dan, Azadi'den söz edemeyiz. Bu bağlamı dışarıda bırakmak, İran'da ve daha geniş olarak Ortadoğu’da devam eden kadın devriminin medya tarafından tasvir edilmesi açısından oldukça stratejik bir hareket olmuştur. Her zaman en yakın müttefiki Abdullah Öcalan olan Kürt kadınlarının başarılarına büyük saygı duyuyoruz. Felsefesi ve liderliği aracılığıyla onlara kendi güçlerini bulma yeteneğini verdi.

O tarihten bu yana Ortadoğu'da ortaya çıkan 7000 yıllık ataerkillik sistemi ve dolayısıyla insanlığın geleceği derinden değişti. Kürt halkına ve Abdullah Öcalan'a yönelik saldırılar ve tecrit, bu sistemin ayakta kalma çabası olduğundan çok serttir.

*Konferansın zamanlaması birçok açıdan önemli. Öncelikle 1 Kasım Dünya Kobane Günü’nün hemen ardından olacak. Kobane direnişinin de enternasyonal bir karakteri var. Kürt gençleri öncülüğünde dünyanın birçok yerinden gelen gençlerle tarih yazıldı. Kobane direnişi ve Rojava devrimi enternasyonel mücadeleye ve gençlerin mücadelesine nasıl ilham oluyor.

Gençliğin daha önce bahsettiğimiz bu öncü rolünün bu örnekte çok güçlü bir şekilde kendini gösterdiğini düşünüyorum. IŞİD'e karşı cesur duruşa ve onun insanlık için açtığı karanlık yola Kobane'de ölümcül bir darbe indirildi. Bu aynı zamanda bir dayanışma kampanyasından çok daha fazlası olan uluslararası bir hareketi de ateşledi. Rojava devrimi ve Kobane kahramanları hakkındaki bilgiler, bundan ilham alan birçok gence ulaştı. Biz de bu konferansla şehit olan tüm gençlerin anısını onurlandırmaya çalışıyoruz.

‘Halklar asla savaş istemez’

*Yine zamanlama açısından Ortadoğu’da 3’üncü dünya savaşı olarak tanımlanan bir süreçten geçiyoruz. Türk devleti Kuzey ve Doğu Suriye’ye saldırılarını artırdı, İsrail Gazze’ye saldırıyor. Bu savaş durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Gençler olarak Ortadoğu’daki savaşların çözümü olarak ne öneriyorsunuz?

3’üncü Dünya Savaşı'nı anlamak o kadar zor ki, ilk bakışta farklı aktörlerin ve onların çıkarlarının birbirine karıştığı birbiriyle alakasız birçok çatışma merkezi gibi görünüyor. Bu nedenle umutsuzluğa kapılmamak, mezhepçiliğe kapılmamak için öncelikle durumu iyi analiz etmemiz gerekiyor. Biz gençlik olarak savaşın mantığına henüz o kadar alışmadık, bu yüzden onu daha net görüyoruz: özünde istikrarsız olan dünya çapındaki bir sistemin şiddetli kaosu.

Gençlik aynı zamanda tüm bu savaşların doğasını da görüyor; bunlar ulus devletlerin ve diğer tekellerin halka karşı yürüttüğü daha büyük bir savaşın parçası. Biz savaşta olanın İsrail ve Filistin toplumu olmadığına, öyle olsaydı çözümün olamayacağına inanıyoruz. Ama halk asla savaş istemez, bu onlara karşı vahşet amacıyla kullanılan bir yalandır. Bunun yerine halkın, toplumun kendisini örgütlemesi, kendi barış iradesini tanımlaması ve savaşın ön saflarını aşan gerçek anlamda demokratik bir siyasette bir araya gelmesi gerekiyor. Kendi ulusötesi platformlarımızı inşa etmemiz gerekiyor.

‘Toplumu değiştirmede öncü rolümüz var’

*Özgün bir genç kadın buluşması da hedefleriniz arasında var mı?

Evet. Kadınların özerk bir şekilde örgütlenmesi gerçekten çok önemli. Ortak bir güç oluşturmak. İnsanlığın kurtuluşu kadının özgürleşmesiyle başlar. Toplumu değiştirmede öncü rolümüz var. Sistemin zulmünün her yerde bize saldırdığını görüyoruz, nesneleştiriliyoruz, kendi evimizde öldürülüyoruz. Bu sorunların arkasında yatan zihniyeti değiştirmek için kadınların özerkliği ve özgürleşmesi yoluna inanıyoruz.